"Çağıracağım... muhakkak çağıracağım!"
İyi bir ressamdı degilmi ? Ah.. hayattı buya elbetteki bir sonu vardi! Peki olmak zorundamıydı bu son ?
Kafamı otobüsün camına çarpınca tüm düşüncelerimden sıyrılmıştım. Fakülteye gelmiştim. Otobüsten indim. Süslenmiş hafif eskimiş tabeladaki "Güzel sanatlar Fakültesi" yazısını okudum. Yıllarımı verdiğim amacım buraya gelmekti. Peki şimdi ne olacaktı ? Fakülteyi bitirip bir iş bulcaktım ya sonra, sonrasında ne yapacaktım ki ? Neden bunları şimdi nedamet getirmiştimki ?
Dersimin başlamasına bir saat vardı bu yüzden kafeterya ya geçtim. Bir masaya oturdum ve çantamdan kitabımı almak için doğruldum. Masaya biri oturdu. Kim olduğuna bakmadım.
-Sana kahve ısmarlayabilirmiyim ?
Dedi.
-lüzum yok.
Kafamı kaldırıp baktığımda onu gördüm. ,Yıllarımı geçirdiğim çocukluğumdan beri herşeyimi bilen sırdaşımı, Caneri gördüm.
-Caner!
Ayağa kalktım ve ona sarıldım hiç değişmemişti. Hâlâ gözlük takıyordu, Ayakkabısının bağcığı bağlı değildi,Yüzündeki çilleri hâlâ aynıydı hafif sarıya çalan saçlarını yine gözünün önüne çekmişti ve hâlâ "Iron Maiden" hayranıydı. Bunu tişörtünden anlamıştım.
Benden üç yaş büyüktü. Ailelerimiz arkadaştı ve sıkça görüşüyorlardı. Haliyle bizde sıkça görüşüyorduk. Beraber büyümüştük. Ben 8. Sınıfken onlar babasının işi için Washington a taşınmışlardı. Başlarda irtibattaydık ama ben liseye hazırlanma derken onu tamamen unutmuştum. Oda beni.
-Beni tanımanı beklemiyordum.
Dedi
-Ah Caner nasıl tanımam seni hâlâ aynısın, hiç değişmemişsin.
Hafifçe sırıttı.
- Sen değişmişsin. Küçükken uzatmaya yemin ettiğin saçların uzamış ama hâlâ beline kadar değil omzunda. Nefret ettiğin siyah rengine bürünmüşsün. Müzik dinlemekten nefret ederdin. Fakat şuan kulaklıklasın.
Hafifçe tebessüm ettim.
- Çok şey değişti. Seni hangi rüzgar attı buraya ?- Babam iflas etti bu yüzden geri döndük. Seninde güzel sanatlar fakültesinde olduğunu annenden öğrendim. Hayalini gerçekleştirmene çok sevindim
Ne hayal ama !Nasıl Annemin haberi varmıydı benim niye yoktu ? Hemen sordum.
- Annemin taşındığınızdan haberi varmı ?-Tabiki var babanında var. Ama onlara hemen kızma ben tembihledim " Çağlaya söylemeyin" dedim. Sürpriz yapmak istedim.
Tam konuşcaktım ki saat dikkatimi çekti dersimin başlamasına az kalmıştı.-iyiki geldin Caner seninle uzun uzun konuşmak istiyorum ama dersim başlamak üzere. Görüşürüz arkadaşım.
- Görüşürüz Çağla.
Ona veda edip dersime gittim. Ortalara doğru bir yer buldum ve oturup müzik dinlemeye başladım. Camdan dışarı bakmak için başımı çevirdiğimde biri dikkatimi çekmişti. Kumral arkaya taranmış ama yinede önlerden taşan saçları vardı. Bembeyaz bir ten rengine sahipti. Uzun boyluydu. Hafif çekik ve Kahverenginin en koyu tonuna sahip gözleri vardı.Bir asyalı yı andırıyordu. Üzerindeki Uzun pardesüsü ve altındaki siyah kumaş pantolonu onun boyuna çok yakışmıştı boynuna doladığı atkısını çıkardı ve bir yere oturdu. Ben onu seyrederken ders başladı. Onu daha önce görmüştüm ama hiç bu kadar dikkatimi çekmemişti. Birine benziyordu ama kime ?
Bütün derlerim bitmişti fakülteden çıktım ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Tanıdık bir yüzle karşılaştım.
-Caner!
- Çıktınmı ? Bende seni bekliyordum.
Beni almaya gelmişti
- Hava soğuk değilmi zahmet etmeseydin.- Sıkıntı yok. Zaten bende sizin eve gideceğim gitmişken beraber gidelim.
Annemgil büyük ihtimalle ailesini yemeğe çağırmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALDIRMA GÖNÜL
RomanceSeni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.