One Last Kiss.

191 16 10
                                    

One last kiss.
I love you like an alcoholic.

The Taxpayers- I love you like an alcoholic.

Not: Final. 

Sabah uyanır uyanmaz kendimi pistte buldum. 1. Olmak istiyorsam en iyisini yapmalıydım sonuçta. Yarışmaların yapılacağı ülke bu akşam belli olacaktı. Japonya çıkmazsa İwaizumi'den ve minik meleğim Yami'den ayrılmak zorunda kalacaktım. Tamamen olmasa da 16 gün boyunca ikisinde de eksik kalacaktım. Onlara ihtiyacım vardı. Onlar aynı benim kalbim gibiydiler. Vücudun çalışması için birden fazla organ gerekir ama kalp olmazsa hepsi gereksizdir. O ikisi de benim için öyleydi. Ama yapabilecek bir şey yoktu. 16 gün boyunca oradaydım ve onlar yanıma gelse bile onları görmeye zamanım yoktu, sanırım. Belki de vardır ama benim haberim yoktur. Asistanıma kesinlikle sormam gereken bir soru.

2,5 saat süren antrenmanın sonunda bir molaya çıkmıştık. Şuan saat sabah 10 gibi bir şeydi. İwaizumi'nin bu saatlerde uyandığını biliyordum bu yüzden günaydın mesajı atmanın hoş olacağını düşündüm. Telefonumu çıkarıp yanında bir sürü kalpler olan bir günaydın mesajı attım. Bir yandan da Kaori'ye merak ettiğim soruyu sordum. "Kaori-chan baksana bi'." Kaori üzerine not aldığı sekreterlikden kafasını kaldırıp bana baktı.

- Şimdi insanlar yanında sevdikleri olunca daha güzel iş yaparlar ya

+ Hee

- Benim de bir tane sevgilim var ya

+ Heee

- İşte onun bizimle gelme olasılığı var mı?

+ Biz özel uçaklarla gidiyoruz bildiğin gibi ama isterse o başka bir uçakla gelebilir. Ayrıca aynı otelde veya odada kalmazsınız biliyorsun dimi?

- Yo bilmiyorum.

+ Seçilen ülke yarışların yapılacağı piste en yakın olan oteli kapatıyor. Oraya sevgilin giremez yani sadece sen.

- Yaaa ciddi misin?

+ Evet. Ama isterse vip bilet alıp piste çıkmadan önce senin yanında durabilir.

Bu konuyu kesinlikle İwaizumi'ye anlatmalıydım. Umarım benimle birlikte gelirler. Molamız bittiği için patenimin bağcıklarını bağlayıp piste çıktım.

---

İkinci mola saatim geldiğinde -yani diğerinden 3 saat sonra- bir hışım dışarı çıktım. İwaizumi ile buluşup olanları anlatacaktım. Biz antrenman yaparken olimpiyatların yapılacağı ülke açıklandı. Maalesef Japonya değildi hatta bırakın Japonya'yı, Asya kıtasında bile değildi. Amerika- New York. 2023 kış olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak olan pist bana tam olarak 12 saat 45 dakika uzaklıktaydı. Benim için sorun değildi sonuçta özel uçak götürüyordu. Tek sorun İwaizumi'nin nasıl geleceğiydi. 12 saatlik bir uçuş, 6 yaşında bir çocuk. Bilemiyorum belki de gelmek istemezdi. Eğer o gelmezse moralim çok düşerdi ve bu performansıma yansırdı. Şuan tüm Japonya'nın kaderi İwaizumi'nin bir 'tamam' ya da 'hayır' demesine bağlıydı.

Buluşacağımız kafeye vardığımdan bu yana 3 dakika geçmiş ve ben hala konuşmaya başlayamamıştım. Masadaki tek ses kucağımda oturup ayaklarını ileri geri sallayarak şarkı mırıldanan Yami'nin sesiydi. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. "İwa sana çok önemli bir şey söylemem lazım." İwaizumi masada duran elimi sıkıca tuttu. "2023 buz pateni olimpiyatları New York'ta yapılacak. Yani New York'a uçmam lazım. 16 gün boyunca orada kalıcam bu da demek oluyor ki 16 gün birbirimizi göremeyebiliriz." Kendi halinde takılan Yami de artık pür dikkat beni dinliyordu. "Eğer sende bilet alırsan benimle New York'a gelebilirsin. Ben gerçekten bunu çok istiyorum ama gelemem dersen seni anlarım çünkü gerçekten çok uğraştırıcı. İlk olarak uçuş 12 saat 45 dakika sürüyor. Sonra sizin için başka bir otel bulmamız lazım çünkü benimle aynı otelde kalamazmışsınız. Ayrıca ben piste çıkmadan önce sana son bir kez sarılmak isterim bu yüzden de vip bilet almamız lazım. Ben bunların hepsini karşılarım eğer sorun paraysa. Ama eğer başka bir nedeni varsa da anlayışla karşılarım tabiki." Konuşmam bittiğinde Yami'nin sweatimi çekiştirdiğini fark ettim. Ağlıyordu doğal olarak. Çantamdan bir peçete alıp önce burnunu sonra da gözyaşlarını sildim. Üzuleceğini biliyordum ama onu böyle görünce içimde birşeyler kırıldı, kalbim bin parçaya bölündü. "Oikawa bunu düşünürüm ama yapabileceğimi sanmıyorum. Seninle gelmeyi çok isterdim ama gelemem. Eğer uygun şartlarım olsaydı gerçekten gelirdim." Uygun şart derken Yami'yi kast ediyordu. Maalesef biliyordum ve anlamıştım. Ben olsam bende reddetmek zorunda kalırdım çünkü küçük bir çocukla gerçekten çok zor. "Anlıyorum, gerçekten anlayabiliyorum. Üzgünüm hemde çok üzgünüm ama sana da hak veriyorum tabiki." Tahmin ettiğiniz üzere bu cümleleri söylerken ağlıyordum. Derin derin iç çekip hızlıca gözyaşlarımı sildim. Yami'nin önünde ağlamak istemiyordum. İwaizumi Yami'yi yanına çağırdı. Yami zor bela kucağımdan inip babasının yanına geçti. Ben kafamı masaya gömmüş kendimi susturmaya çalışırken telefonumdan alarm sesi yükseldi. Mola bitmişti çalışma zamanım gelmişti. Son bir kez gözlerimi silip ayağa kalktım. "Gitmem lazım antrenman vaktim gelmiş." İwaizumi'nin yanına gidip ona sıkıca sarıldım. "Biliyorsun yarın hemen gidecek değilim daha 2 ayımız var."

---

İki ay dolmuştu, vakit gelmiş geçiyordu. İwa ve Yami ile geçirdiğim mükemmel 2 aydan sonra vedalaşma kısmı gelmişti. Yanıma 3 tane valiz almıştım şuan hepsi arabadaydı. 1 saatlik bir araba yolculuğu ardından da 12 saatlik bir uçuşum vardı. Bunu yapmak yani vedalaşmak ikimiz içinde çok zordu. 16 gün cidden uzun bir süreydi ve ben dayanabilir miyim bilmiyorum. Önümü göremeyecek kadar dolu gözlerimle İwaizumi'nin kollarına atladım. "Sakin ol bebeğim sadece 16 gün. Hem her dakika mesajlaşırız, ben seni hep ararım. Tamam mı prensim? Ağlama lütfen dayanamıyorum." Kafa salladım. İkimiz de biliyorduk mesajların yeterli olmayacağını, ikimiz de biliyorduk 16 günün fazla olduğunu ama ne yapabilirdim? Şuan yapabileceğim en iyi şey dışarıya hiçbir şey belli etmeden olimpiyatları kazanıp gelmekti. Ve öyle de yapacaktım.  İwaizumi ile sarılmayı bırakıp Yami ile vedalaştım. Tam arabaya binecekken İwaizumi kolumdan tutup beni kendine çekti. Son bir kez yüzüme gülümseyip ellerini yanaklarıma çıkardı. Yüzlerimiz git gide birbirine yaklaşırken o gözyaşlarımı siliyordu ama bilmiyordu ki kendisi de ağlıyor. İkimizin arasında kalan kısacık mesafeyi hemen kapatmış ve dudaklarınızı birleştirmişti. Yüzüm ve tüm vücudum deli gibi yanıyordu. Nefeslenmek için birbirimizden ayrıldığımızda alnım İwaizumi'nin alnı ile buluştu. Kesik kesik nefesler alırken biraz daha burada kalırsam uçağı kaçıracağımı hatırlayıp İwaizumi'nin dudaklarına son bir öpücük bırakıp arabaya bindim. Dolu dolu gözlerle arabayı çalıştırıp sürmeye başladım.

Final ama kesinlikle son bölüm değil. Aklımda yazmak istemeyip ekstra bölümüne kaldırdığım bir sürü fikir var. Onlar için beklemede kalın baybayy \⁠(^o^)⁠/

Buz Kral | İwaoiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin