-Tabi tabi bakarım.Hadi görüşürüz.
________________________________
-Görsen Jisung,o kadar güzeldi ki çook tatlıydı bir an ısırasım geldi ama belki korkar diye ısıramadım.Jisung sevgilisin anlattıklarını gülerek dinliyordu.Minho'nun anlatırken daha tatlı olması dışında bir sorun yoktu.
-Biliyorum sevgilim ama şimdi senin yüzünden tatlılık krizinden ölücem.Lütfen bu güzel anlarını bu kadar tatlı anlatma.Hem sen içeriye girerken neden kapıda öyle bi kötü oldun.
Minho'nun birden suratı değişmişti ve gözleri dolmuştu.
-Ben...bir şey olmamıştı dalmışım sadece öyle
-Minho bunu yemeyeceğimi biliyorsun değil mi hayatım
-Tamam.Ben küçükken yetimhanede kalırken orda kız çocuklarına çok kötü davranırlardı.Sinirlendiklerinde onları döverlerdi.Bende erkeklerden dayak yerdim sürekli ve birbirimizi teselli ederdik."geçecek"derdik."sabret,geçecek her şey".14 yaşında geçti her şey ama aslında geçmedi.Daha kötüsü oldu o gece orada bir kız çocuğu dövülerek öldü.O kadar salaktım ki ölmesine dakikalar kala dışarıya çıkıp polise haber vermeye cesaret edebildim.Daha erken gitseydim belki de ölmeyecekti.Ondan sonra her gece rüyalarıma girmeye başladı.Hesap soruyordu."Neden beni daha erken kurtarmadın,neden polise daha erken gitmedin,Lee Minho neden beni o gece duymadın.Beni kurtarmanız için o kadar çığlık attım,canım acıdı diye bağırdım,belki biriniz olsun bana yardım edersiniz de kurtulurum umuduyla çığlık atıp durdum.Ama siz sadece izlediniz,ağlayarak izlediniz beni öldürmelerini."Bunları söylüyordu.Ben bir şey yapmadım Jisung.Ben çok korkmuştum ve aklım çalışmıyordu.14 yaşındaydım daha bende bir çocuktum.Ne yapacağımı bilmiyordum.Evet çok çığlık attı onun her bir çığlığında ben boğuldum.Ama bende çok korktum.Atlatamadım onu.
Her şey o yetimhanede o kapının önünde oldu.O kız orada çığlıklarını attı.Kanı geldi birden gözümün önüne.Öldükten sonra yüzüne en uzun ben baktım o kadar rahatlamış gözüküyordu ki.Hem yaşamak istiyormuş gibi ama aynı zamanda da öldüğü için kurtulmuş,mutluymuş gibiydi.
Yapamadım onu kurtaramadım ben.Onu kurtaramadım şimdi milyon tane iyilik yapsam bi yazar ki o beni affetmedikten sonra.
Minho ağlamaya başlamıştı.Aslında hayır bu ağlamak değil,haykırmaktı.Yokun kenarındaki banka oturmuş haykırarak anlatıyordu her şeyi.Canı hiç olmadığı kadar acıyordu.
Jisung arka arkaya damlayan gözyaşlarıyla beraber Minho'ya sarıldı ve onu sakinleştirmeye çalıştı.İnsanları sakinleştirmek için bir ilaç bir iğne gerekirdi.Ama onlar için birbirleri yeterliydi.O bankta o gün acılarını dışarıya vurarak rahatladığını zannetti Minho.Hayır onun rahatlamak için affedilmeye ihtiyacı vardı.
İkiside sakinleşip eve gitmişlerdi ve gider gitmez Minho duşa girmişti.Jisung ise Minho kendine bir şey yapar korkusuyla beraber o duştan çıkasıya kadar beklemişti.En sonunda çıktığında sarılmış ve saçlarını severek bir bebekmiş gibi uyutmuştu.Kendisi ona bakarken karşısında bir küçük çocuk görüyordu.Sevgiye muhtaç küçük bir çocuk.Çocukluğu iğrenç geçmiş bir çocuk.İnsanın hayatının yönünü çocukluğu belirler doğru kişiyi bulana kadar.Bazıları bulmak için çaba sarf eder bazıları ise Minho ve Jisung gibi tesadüfen karşılaşır.Kader diyelim.
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Minho sabah gözlerini su sesiyle açmıştı.Jisung'un duş aldığını gördükten sonra kıyafetlerini çıkarmış ve Jisung'un yanına girmişti.-Günaydın sevgilim bir şey mi oldu
-Seninle duş almak istiyorum.
-Tabi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni seviyorum/Minsung
General FictionHan jisung ve Lee Minho aynı şehire giderlerken tanışırlar ve gemide geçirdikleri günden sonra sevgili olurlar. Jisung'un kaçırılmasından sonra Minho Jisung'u bulmaya yemin eder fakat her şey o kadar da kolay değildir Smut içerir Angst değil İyi...