part iki - ödenecek bedel

120 11 33
                                    

medya: garmarna - herr mannelig 

"  Engellesen de, kaçsan da hiçbir şeyi değiştiremezsin. "

- Vampir Şövalye Cilt 1

*:・゚✧

Emin adımları prensin eski çalışma odasına, şimdi ise Kral'ın bulunduğu odaya ilerliyordu. Bakışları kendisinden emin, adımları sağlamdı. Karşılaşacağı adam bir katildi. Onlarca masumun ölümüne göz yummuş, ülkenin savaşa girmesinin yegane sebebiydi. Namjoon'un o adamın oğlu olduğunu duyduğundan çok sinirlenmişti. Prens'in de onun gibi olduğunu sanmış, etrafına geçilmesi oldukça zor duvarlar örmüştü. Ancak Prens Namjoon'un saf kalbini, halkı için canını bile verebilecek ülke aşkını gördüğünde o duvarların yıkılması hiç de zor olmamıştı. Ardından kendisini kurtaran adamın her daim yanında olmuştu. Namjoon ile tanışmadan önce yıllarda büyücüyle yaşamıştı. Bunun artıları prensin sadık yardımcısı olabilmesinde büyük rol oynamıştı. Hoseok'tan şifacılığın en ince ayrıntılarını, kılıç kullanmayı öğrenmişti. Ona bahşettiği bilgiler için her daim minnettardı Jungkook.

Kapıda bekleyen iki şövalye onu karşılarken kim olduğunu gördüklerinde mızraklarını kapı eşiğinden çekmişlerdi. Kapıyı çalmış, birkaç saniye sonunda içeriden gelen onayla büyük kapıyı iki yanından iterek içeri girmişti. 

Kral, Namjoon'un masasında oturmuş, önündeki haritayı yardımcısıyla incelemekteydi. Adımları büyük odada odağına yaklaştıkça ikilinin dikkati de ona dönmüştü. İstediği yakınlığa geldiğinde durdu. Selam vermek için sağ dizinin zeminle buluşmasına izin verirken diğerini yukarı gelecek şekilde karnına çekmişti. 

"Kral'ım, ben Prens Namjoon'un sadık yardımcısı Jeon Jungkook."

Tekrar doğruldu ve bu sefer keskin bakışları direkt kralın yüzündeydi. "Sizi yalnız bıraktığım için affınıza sığınıyorum kralım." 

"Gerek yok. Peki neden buradasın? Aşağıda hazırlıklarla ilgilenmen gerekmiyor mu?" dedi tek kaşı havaya kalkarken. Jungkook sakin olması gerektiği ile ilgili kendisine telkinlerde bulunurken "Hazırlıklarla baş hizmetkarımız ilgileniyor efendim, merak etmeyin. Ben sizden bir iyilik istemek için buraya gelmiştim." dedi.

Kral ilgilenmediği çok belli olsa da başını salladı. "Seni dinliyorum."

Derin bir nefes aldı Jungkook. "Prens Kim Namjoon'un cenazesini bir hafta bekletilmesini rica ediyorum sizden."

"Daha açık konuş. Durduk yerde bu da ne için?" Kaşları daha da çatılmış, Jungkook'un isteğini anlamlandırmaya çalışıyordu Kral. Söyleyeceği şeyler için alacağı tepkiye kendini hazırladı.

"Prens'imizin ölümü oldukça zamansızdı. Ölmeyi hak etmiyordu. Ben..." Derin bir nefes aldı. "Onu hayata döndürebilirim."

Jungkook sözlerini bitirdiğinde odada soğuk bir rüzgar esmişti sanki. Bunun sebebi Kral'ın samimiyetten uzak, gür kahkahasıydı. "Sen ne dediğinin farkında mısın?" Sözlerindeki alay yüzüne de yansıyordu. "Bu söylediğin deli saçması fikrine kim inanır? Bir de gelip bana anlatıyorsun." Yumruklarını sıktı genç olan. "Kral'ım, biliyorum mantıklı gelmiyor kulağa ancak deneyebilirim. Sadece bana bir hafta zaman vermeniz gerek." 

Kral karşısında ona göre soytarıdan farksız olan gence döndü. "Ne yapacaksın?" dedi aynı alaylı sesle. "Tanrı'dan ruhunu geri bağışlaması için edeceğin duandan ayrı ne var elinde, söylesene." Sandalyesinden çoktan kalkmıştı. Beyaz renkte, oldukça pahalı gözüken pelerini hareket ettikçe yeri süpürüyordu adeta. Yavaş adımlarla kendisine yaklaştı. "Senin gibi aciz bir kul ne yapabilir?" diye devam etti sözlerine.

for you and me - namkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin