Haru'yla tanış

17 24 14
                                    

Allison süpürgeyle yerdeki kan lekesini temizlerken birşey fark etti. Yerdi kan diğer varlıkların kanına hiç benzemiyordu ve hatta akışkan da değildi. 100 yıl öncesindeki işgalcilerin kanı her zaman mor olmuştur ama bu yaratığın kanı sarıydı. İlginç diye düşünde Allison. Belki bu yaratığı başkalarına gösterseydi daha mı iyi olurdu? Ama bunun çok fazla olasılığı vardı, ya bizden bilgi öğrenmek için gönderildiyse diye düşüncelere daldı Allison. Süpürgesini tam yere bırakıcakken kapıyı tanıdık biri açtı ve Allison hemen süpürgeyi alıp dolabının arkasına attı.

(N:)) Allison, ben geldim!

(A:)) N-naber Nine! Umarım seni yanlız bıraktığım için kızmamışsındır.

(N:)) Yani çok kızgın değilim ama sen niye beni orada bıraktın?

(A:)) Küçük bir işim çıkmıştıda, hehe biliyorsun, biraz yoğunum bu aralar.

(N:)) Evet, sesinden anlaşılıyor. O küçük iş neymiş bakalım?

(A:)) Şey ben dolabı düzenliyordum! Biraz dağanık gibiydi de.

(N:)) Biliyor musun, bana hatırlat ki sana bir daha yalan konusunda güvenmeyeyim. Hiç iyi yalan söyleyemiyorsunuz.

(A:)) -nuz ne için?

(N:)) Eve giderken kapıya kadar Cyrus'la konuştum. Bana seni andırıyor. Neden arkadaş olduğun anlaşılıyor.

(A:)) Tabi, tabi.

Allison elini silkeledi ve yemeğe yardım etmek için mutfağa gitti. Ama bilmediği birşey vardı ki Haru'yu kimse öldüremez. Ama şanslıydı ki Haru kafasına yediği levyeyle bir süre uyanacağı söylenemezdi.

(N:)) Hey Al, benim için yatak odandaki çarşafları getirebilir misin lütfen?

(A:)) Tabiki! 2 dakikaya burdayım.

Allison içi rahatça gezerken yanlışlıkla yatak odasının kapısını açık unuttu ve fark etmeden dirseğiyle bardağı düşürdü ve fazla ses çıkarttığı için Nine hemen onun yanına gitti.

(N:)) Allison, sen iyi misin?
Birşey mi düştü?

(A:)) Sıkıntı yok, merak etme. Sadece bardağı düşürdüm.

(N:)) Allison ben-

Nine dolabı görünce şaşkınlıktan orada dikili kaldı. Yerde kocaman, ahşap ve kırık bir dolap duruyordu.

(N:)) Bu da ne? Böyle birşeyi evde tuttuğumuzu hatırlamıyorum...

(A:)) Aa o mu, şey... H-hediyeydi o.

(N:)) Kimden?

(A:)) Kimden bilmiyorum ama bizim bodrumda buldum onu.

Nine elini kızıl dolaba yaklaştırdı ve eliyle tozları savuşturunca çok tadık bir amblem ortaya çıktı.

(N:)) Galiba ben bu sevimli hediyenin kimden olduğunu biliyorum, ama önce sana bir soru sorucam Allison.

(A:)) N-neymiş?

(N:)) Allison Maise Sun, sen Istari'ler için mi çalışıyorsun?

(A:)) Nereden çıkardın onu şimdi! Hem ben tanımadığım kişilerle niye anlaşma yapayım ki!

(N:)) Oh, sen Istari'leri bilmiyorsun. Kısacası kendilerini güçlü sanan orta Dünya Evreni'ndeki kurgusal bir cadı ırkı. Aramızda onu bir şaka olarak söyleriz biz.

(A:)) Şaka derken bir anlamı olmalı değil mi?

(N:)) Kısacası sahtekar demek. Şimdi cevap ver, sen "onlar" için mi  savaşıyorsun?

(A:)) Hayır, bu saçma teorileri bırak artık! Son kez söyleyeceğim hayır!

(N:)) Hayırsa sana gelen "rastgele" bir hediyede neden düşman ırkların arması var!

(A:)) Sana söyledim ya- bekle arma mı dedin?

Nine onu dolabın üstüne itti ve Allison'un kabullenmesini bekledi. Allison dolabın üstündeki armaya dokununca bunun gerçek bir arma olmadığını anladı. En azından düşündü, şimdi şokta olan arkadaşına bunu inandırması gerekiyordu. Ne kadar zor olabilirdiki?

(A:)) Nine bu gerçek bir arma değil. Altında kuyruk yok.

(N:)) Ah, neyden bahsediyorsun sen orada resmen yoktun bile. Senin kaçma nedenin de anlaşıldı. Çocuk oyunlarını bırak. Oyun zamanın yakında sona ericek...

(A:)) Hayır Nine, beni dinle! Oyun oynamıyorum ben. Küçükken armaları ezberlemek için kuyruk oyununu oynardık ve hiçbir zaman kuyruğu unutmazdık. Hatırlamıyor musun? Anka kuyruğu!

(N:)) Ne demek istediğini anlamıyorum Maise. Hem bunda bir kuyruk var zaten! Her ulusal galaksinin olur!

(A:)) Git ve kendin bak o zaman!

(N:)) Beni bakmaya gittiğimde kutuya iticeksin değil mi? O kadar da salak değilim Maise!

(A:)) Bana o isimle hitap etmeyi bırak artık! Ben büyüdüm, değiştim ve ismim de öyle!

(N:)) Ah evet tuttuğun tarafta değil mi? Benimle oyun oynama Maise. Seninle işim bitmiştir. Hemen Damon'u arayıp seni kilitlenmesini söyleyeceğim.

(A:)) Nine hayır-

Allison daha sözünü bitiremeden Nine kapıyı onun yüzüne kapattı. Allison ağlamamak için kendini zor tutuyordu. İşgal yüzünden biraz delirmiş olabilirdi ama bu kadarı bile Nine için fazlaydı. Allison kafasını kaldırıp odayı aramaya başladı sonra çatı katının penceresi aklına geldi. Dolabı açıp içinden süpürgesini aldı ve pencereye süpürgeyle manevra yapmaya başladı. Sesler yüzünden uyanan Haru, sessizce yerinden kalktı ve kuyruğuyla çatı katının penceresini açmayı başardı. Haru'nun yeteneklerine şahit olan Allison artık onun bir şekil değiştirici olamadığına kabullendiğine göre biraz daha ilerleme kaydetmiş sayılabilirdi. Ama hala bir sorun vardı. Haru'nun dilini anlayamıyordu. Allison bu soruna çözüm ararken Haru'nun aklına yazma fikri geldi ve önüne bir kağıt ve bir kalem koydu.

(A:)) Evet, garip bir başlangıç yapmış olabiliriz ama sıkıntı yok, toparlayabiliriz. Şimdi, senin ismin nedir?

Allison şanslıydı ki Haru'ya daha öncesinde Cyrus okuma yazma öğretmişti.

Haru kağıda büyük harflerle Haru yazdı.

(A:)) Haru, hmm güzel isim! Şimdi, senin annen baban nerede ve nerde doğdun?

Haru yavaşça, kağıda annesi ve babası olmadığını fakat tek hatırladığı şeyin onu Mars'ın yüzeyinde, yani işgalin başladığı yerde bulduğunu yazdı ve sonuna da aslında Cyrus'la yaşadığını eklemeyi unutmadı.

(A:)) Oh, Cyrus ha? Bu gerçekten ironik doğrusu... Ben Cyrus'un şekil değiştiricilerden korkutuğunu düşünüyordum. Galiba sen korkunç değilsin. Bu arada senin hakkında herşeyi öğrenmeden seni evine geri götürmeyeceğim.

Allison, eline kağıdı tekrar aldı ve gözden geçirdi sonra esneyip kendi dünyasına daldı.

(A:)) Mars... Umarım ki
Mecca iyi ellerdedir. Onun işgal sırasında öldüğünü söylüyorlar ama aslında şekil değiştiricilerden biri onu son anda kaçırdı. Onu koruyamadık. Ondan beri Mars'ın kontrolü Jüpiter'in koruyucusu tarafından kontrol ediliyor. Tam olarak kim olduğunu bilmiyorum ama çok fazla görev üstlendiği kesin...

(H:)) Meep miiiip mep!
(Senin için ne yapabilirim?)

(A:)) Oh Haru, seni o dille anlayamadığımı ikimizde biliyoruz. Şaka bir yana gerçekten dil problemi için bir çözüm bulmalıyız ama.

(A:)) Bekle... Eğer Nine bana o mesajı atmadıysa, o mesajı bana sen mi yazdın?

(H:)) Miip meep mip! Meeep mep!
(Ben düşündüğünden daha zekiyim Allison. Ve her zaman da öyle kalıcam. Siz ölümsüzler benim gücümü fark edene kadar...)

(A:)) Hey, dondurma ister misin? Dolapta biraz olucaktı. Nine'la yiğcektim ama o gitti. Hepsi bize kaldı demek!

Yazarınız Kimitai

Güneş Kitaplığı |ARA VERİLDİ|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin