Kardeş Bağı

304 25 43
                                    

"Dostunu yakın, düşmanlarını daha yakın tut."


Yazarın Anlatımıyla:

Vartolu karşısındaki sandalyede oturan ve iki saattir yerinde rahatsızca kıpırdanan sarışına bakarken nefesini verdi bıkkınca. "Koltukta falan oturabilirsin rahat değilse." Yamaç bir an durdu. Maviş maviş bakan gözlerini halıdan çekip Vartolu'ya dikti. "Ha şey, yok..." dedi çekingence. İtiraf etmeye yeltenmese de rahatsız hissettiği her yerden belliydi. Özellikle çaprazında ona sert bakışlar fırlatan bir Medet varken.

Yamaç utangaç bir tavırla Medet'e baktığında, Medet ona kırmızı mendil görmüş boğa gibi sert bakışlar atmaya devam ediyordu. Genç adam pes edip halıyı incelemeye devam etti. "Medet sert sert bakma çocuğa, korkuyor." dedi Vartolu ukala ama uyarıcı bir ses tonuyla. Yamaç'tan gözlerini ayırmadan söylemişti bunları. Sarışın gözlerini Vartolu'ya diktiğinde, "Korkmuyorum, ben sadece..." diye açıklama yapacak oldu lâkin Vartolu ondan önce davranıp bütün lafları ağzına tıkmıştı. "Biliyorum Yamaç'cığım ama çekinmene gerek yok, burada adam yemiyoruz." Yamaç başını usulca salladı. Olay çıkartmak veya uzun uzun konuşmak istemiyordu. Tek istediği: rahat bir uykuydu.

"Eee yemek demişken, acıkmadın mı sen?" Vartolu'nun sorusuyla afallayan Yamaç dudaklarını araladı ama yemek umurunda değildi şu an. Aklında hâlâ kayıp olan abisi vardı ve kim bilir o şu an aç mıydı, tok muydu? Hâlbuki karşısında duruyordu abisi. Ona aç olup olmadığını soruyordu. Kahverengi gözleriyle ona buz gibi soğuk bakıyordu ama Yamaç gözlerinin en derinine baktığında hissediyordu merhamet duygusunu. "Ben," dedi Yamaç zorla. "Hiçbir şey istemiyorum. Teşekkür ederim beni evine kadar aldın ama..." diyecek olduğunda Vartolu oflayarak lafını kesmişti. "Sen ne utangaç bir şey çıktın ya öyle? Söyle bakayım en sevdiğin yemek ne senin?" Yamaç bu soru karşısında şaşırmıştı açıkçası. Neden iyi hissediyordu? Genç adam gözlerini bir halıya bir de Vartolu'nun meraklı bakışlarına çevirirken omuz silkti.

"Ben pek yemek seçen bir insan değilim. Ne bulursam yerim yani." Vartolu yarım ağız gülerken kafasını salladı. "Peki. Medet, sen aç mısın? Sen kesin açsındır hadi bi' tavuk döner söyle de yiyelim yav midem kazındı." Vartolu'nun Medet'e bakarak söylediği şeylere ve Medet'in, "Hemen abim!" diyerek telefona koşmasına sadece tebessüm etti Yamaç. Vartolu'nun bir anda, "Hii!" diye bir ses çıkartmasıyla sarışın adam neredeyse yerinden sıçramıştı. "Off Selim'imi nasıl unuturum yav? Ulan sende hiç söylemiyorsun ha Yamaç! Medet, bir tane daha döner iste Selim'i de çağıra- ay senin bir tane daha abin vardı de mi? Ne bitmez aileymişsiniz amına koyayım... Medet, beş tane döner ayran iste koçum hadi!"

Yamaç yerinde belli belirsiz sırıtırken karşısında oturan adama şaşkınlıkla bakıyordu. Övmüş müydü, sövmüş müydü? Her neyse, Yamaç için hem tatlı hem de komik bir andı. Vartolu Yamaç'a boş boş bakarken gözlerini devirdi. "E sende zahmet olmazsa abilerini çağırıver Yamaç'cığım." Vartolu'nun sözleri üzerine genç adam, "Ha, doğru..." diyerek ayaklandı.

-

"Kimin fikriydi lan bu?" Kahraman ağızındaki lokmayı yutmaya çalışarak konuşurken Vartolu gururlu bir şekilde elini kaldırdı. "Been!" Esmer adamın sesini inceltip söylediği şeye karşı sağında oturan Selim'den büyük bi' kahkaha kopmuştu. Yamaç sırıtarak yemeğine devam ederken Medet Vartolu'nun kulağına yaklaştı. "Abim, biz niye bu adamlarl-" Medet'e dirsek atıp susmasını sağlayan Vartolu boğazını temizlemişti kısa sessizliğin ardından. Şu an düşmanlarıyla aynı sofrada yemek yediğini farkındaydı lâkin ne demişti atalarımız? Dostunu yakın, düşmanını daha yakın tut.

"Selim abisi," dedi Vartolu karşısındaki Yamaç'a bakarak. "Bu siz yokken kediye dönmüştü böyle göreceksin suspus oturuyo'du." Yamaç utanarak gülerken Kahraman elini Yamaç'ın omuzuna attı. "Dalga geçmeyin lan kardeşimle! Aslandır o aslan! De mi Yamaç'ım?" Yamaç dönerinden bir lokma daha alırken, "He abi, aslan." diye mırıldanmıştı. Herkes gülerken Kahraman Yamaç'ın açık ensesinden faydalanıp oraya sert denebilecek bir tokat atmıştı. Yamaç acıyla inledikten sonra direkt yanında duran Kahraman'a döndü ve elinden gelebildiğince sinirli bakışlar fırlattı. Bu sırada bir elini ensesine çıkartmayı ihmal etmiyordu tabii. Selim'in ayranı burnundan çıkarken Vartolu'da Selim'in hâline kahkahalarla gülüyordu. Medet'de onların bu hâline gülerken bir an abisine baktı. İlk defa onu bu kadar içten gülerken görüyordu. İçten içe, "Acaba bu adamlar abime iyi gelebilir mi?" diye düşünmeden edemedi.

Gülüş sesleri, Selim'in telefonunun çalma sesiyle bölünürken Selim ellerini yanda duran peçeteye sildi ve telefonu aldı. Arayan Ayşe'ydi. Ayşe'nin böyle güzel bir anı bozmasına sinir olarak kardeşlerinin duymayacağı bir yere vardığından emin olduktan sonra telefonu açıp kulağına götürdü. "N'oldu Ayşe?" Selim'in sorusu birkaç saniye yanıtsız bekledikten sonra Ayşe'nin endişeye bürünmüş sesi doldurdu Selim'in kulağını. "S-selim, acil eve gelmeniz lazım!" Ayşe'nin fısıldayarak söylediği şeye karşın genç adam kaşlarını çattı. "O ne demek? Tehlikede misiniz Ayşe? Karaca nerede?" Ayşe bu ard arda gelen soruların ardından ofladı. "Hayır hayır öyle bir şey değil..." dedi ve sustu. Selim telefonun ardından merakla beklerken devam etti genç kadın. "Cumali Abi, Cumali Abi burada..."

Selim şokla, "Ne?" derken beyninde bütün düşünceleri çorba olmuştu sanki. Ne için gelmişti? Nasıl gelmişti? Ne yapacaktı? Bundan sonra ne olacaktı? "Selim?" Arkadan gelen sesle telefonu kapattı Selim hemen. Arkasına dönerken arkasındaki kişinin Vartolu olduğunu ve ona meraklı gözlerle baktığını görmüştü. "N'oldu?" Selim durdu. "Abim," dedi. "Yani Cumali Abim, bizim evdeymiş..."

Selam

Bu bölüm aşırı kısa oldu özür dilerim:(
ama uykulu uykulu anca bu kadar yazabildim... Neyse, bölüm nasıldı? Bence tatlı oldu. Öbür bölüm tüm çoçovalılar bir arada, bakalım neler olacak. Tabii ilk Vartolu ile Cumali arasında gerginlik olmazsa olmaz. Neyse spoi vermiyeyim. Görüşürüz <33

Oylayıp yorum yazarsanız sevinirimm

Sırrımız Mahşere KaldıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin