"Bu kadar bencil olmamalısın, alt tarafı telefonda biriyle konuştum diye benle konuşmayacaksın?"
Hyunggu, önündeki makarnadan yerken aynı zamanda diğer eliyle tuttuğu oyun kumandasından oyuncularını ayarlamakla meşguldü.
Yanan' ı takmadığını daha nasıl gösterebilirdi bilmiyordu ama artık bir şey yapmamaya karar vermişti ilişkileri hakkında.
"Hem kavgayı başlatıyorsun hem de susuyor musun gerçekten?"
Son zamanlarda Yanan iyice farklılaşmıştı. İlk tanıştığı kişi gibi hissettirmiyordu Hyunggu' ya. Sanki Yanan başından beri onu kandırmak istemiş de o yüzden de farklı biri gibi davrandığını düşünmeye başlamıştı.
Yanan ise Hyunggu' nun bu hallerine anlam veremiyordu. Ona göre her gün saçma tripler atıyor ve değişiyordu. Ne olursa olsun Hyunggu' yu seviyordu.
İçinde oluşan sinirle Hyunggu' nun kolunu tuttu. Kendisiyle konuşmasını istiyordu. "Cidden, susacak mısın?"
Hyunggu, dudaklarını aralayacakken çalan kapıyla durdu. Yaman'ın elini kolundan çekti. "Söyleyecek bir şeyim yok, Hongseok ve YeRim geldi." diyerek kapıya ilerledi.
Kapıya gelince elini kulpuna sıkıca koydu, derin nefes alırken yavaşça açmaya çalıştı. Kapı, kendisine yük gibi geliyordu.
Nihayet kapıyı açtığında karşısında sevgilisi ile gelen yakın arkadaşına baktı ve hiç düşünmeden ona sarıldı.
Özlemişti, Yanan için değiştirdiği ve değiştirmeye devam ettiği hayatında he şeyi özlemişti ama en çok Hongseok' u.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
castle in the snow | kinan
Fanfiction"Bitirelim." dedi adam dudakları arasındaki sigarayı içine çekerken. Omuz silkti Hyunggu, aylardır hem bedenen hem ruhen kendini yoran adamın gözlerinin içine baktı. "Olur." Adam beklemediği sözlerle şaşırırken daha bitirmediği sigarasını yere attı...