#people watching

303 23 9
                                    

Taehyung ağacın altında oturmuş,insanlığımı yitirirken adlı kitabı okuyordu. Çok severdi bu kitabı, kaçıncı okuyuşu sayamamıştı. Sevmediği sayfaları koparmış, sevdiği sayfaları yıldızlamış ve kendi yorumlarını katmıştı kitaba. Hastanede uyumadan önce yastığının altına bu kitabı koyardı hep. Eğer onu tanımak isteyen biri olursa o kitaba bakarak onu tanıyabilirdi.

Kitap okumaktan yorulduğunda ona adadığı defterini çıkardı ve yazmaya başladı içindekileri.

Mor fulyalarla kapımda belirsen birden. Saçlarımda sigara külleriyle birlikte karşılarım seni. Aklımda çalan şarkının ritmiyle öpsem seni, çok mu ağlarsın sevgilim? Ellerim narin, hassas tenini okşasa. Ayın ışıltısına izin versek de yaksa bizi, çok mu üzülürsün gün ışığım? Ellerim gelse eline, gözlerim değse gözlerine, sence de deprem yaratır mıyız küçük dünyamızda?

O gece yolumu kaybedeceğimi bile bile geldim kapının önüne. Haklıydım, kaybettim yönümü. Hatta öyle kaybettim ki bir daha bulamadım, öyle kaybettim ki küçük bir çocuk gibi başımın okşanmasını beklerken ağladım. Ah, saçlar demişken. Artık saçlarım dökülüyor. Belki bir gün güzelce seversin diye bakım yaptığım saçlarım dökülüyor biriciğim. Özür dilerim.

Dizim yaralanabilir, yere düşebilirim, yere düşerken dizim sızlayabilir ama saçlarım, sevgilim saçlarım dökülemez.

Demem o ki, bana iyi bak. Ben bakamadım. Sen gel ve bana iyi bak. Tek sözün yeter iyileşmeme. Tedavim, terapim, canımın sızısı lütfen gel bana.

Gözündeki birkaç yaşla beraber bitirdi cümlelerini. Cümleleri biter bitmez içindeki ressamı ortaya çıkararak en güzel portresini çizmeye başladı. En güzelinin yüzü.

Öyle detaylarla çiziyordu ki, gören biri aşık olabilirdi. Saçlarına çiçekler ekliyor, ellerine yıldızlar çiziyor, kafasına melodiler yerleştiriyor. Ama en önemlisi bunları yaparken ona adadığı şarkılardan oluşan listeden müzikler dinliyor, şarkıların hissiyatı ile beraber onu hissediyordu.

Aşkı sığmıyordu içine. Zaten kırılmış bir çocuktu.

Başını çevirdi yana doğru, izledi küçüğünü. Ona bakmaya doyamazdı. Sürekli izlerdi onu. Aklına iyice kazıyordu onu. Her detayını, her gülüşünü.

Tekrar defterini çıkardı. Aşkını anlayabileceği tek şey defteriydi.

Yapamıyorum. Ne senle ne de sensiz yapamıyorum. Yerini doldurmaya çalışmıyorum yanlış anlama beni, ki doldurmaya çalışsam bile dolduramam en iyi şekilde biliyorum. Sanki anne karnında huzurla yaşarken gözlerini bir anda bu dünyaya açan bir bebeğin hayal kırıklığı var üstümde. Oysa ki bebekler çok küçüktür kırılmak için. Ama ne tesadüftür ki bebekler ilk doğduğu anda hayal kırıklığıyla ağlarlar.

Aklıma gelmişken değinmeden geçemeyeceğim sevgilim, yanındaki kız. Ah o yanındaki kız.

O benim öpemediğim dudakları öptü, sarılamadığım kollara sarıldı, tutamadığım elleri tuttu, bakamadığım gözlere baktı. Sende haklısın küçüğüm. Kimse sevmez hastalıklı birini.

Cüzdanımın en diplerinde sakladığım fotoğrafını çıkartıp öylece saatlerce baktım gözlerine, gülüşüne. 123 kere ezberlediğim yüzünü tekrar tekrar ezberledim. Sana bakamadığım kadar baktım, sana gülemediğim kadar güldüm, sana ağlayamadığım kadar ağladım fotoğrafına. Ne zaman gittin benden de elimde kalan son fotoğrafına ağlaya ağlaya anlattım bütün olan biteni. Gerçi bana hiç gelmedin ki gidesin.

Derin uykudayken izliyorum şimdi seni.

Lovers rock #TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin