Yarım saat önce....
"Ah, cidden bok gibi hissediyorum."
Elime bir bira daha alıp ağzıma götürdüm. İlk defa içiyor olduğum için tadı bana berbat gelirken yanımdaki Sana tek seferde bitirmişti. Şaşırmış değildim nede olsa istekle buraya gelen oydu. Hatta sırf içmek için geldiğine yemin edebilirim.
"Hadi bebeğim, asma suratını. Seni böyle görünce kendimi kötü hissediyorum," dedi bana yapmacık bir şekilde üzgün duramaya çalışan Sana.
"Zorla olunca olmuyor ama," diyerek karşılık verdim. Okulun bize verdiği küçük tatile başlamadan önce okuldan biri parti yapmanın eğlenceli olacağını söylemişti. Bunu duyan Bestfriend diye adlandırdığım Sana, Yeji ve Ryujin'in düzenlediği parti fikirini duyar duymaz beni zorlamasına şaşırmadım. Direkt kabul etmez isem olacakları bildiğim için kabul ettim.
Üstüme giydiğim beyaz, diz kapağının hemen üstünde olan dar giysimi Sana seçmişti. Bunlar bedenimde güzel dursa da sıkmaya başlamıştı. Giyinin yeterince sıktığı yokmuş gibi sütyenimde sıkıyordu. Git gide daralmaya başlıyordum. Parti seyiri oldukça sıkıcı ve bunaltıcı olsada Sana'yı mutlu görmek benide mutlu ediyordu. Yerimde biraz kırpıştım ve gözümü Sana'nın kahverengilerine buldu.
Pembe saçını eliyle arkaya atarak ayağa kalkan Sana, ağzını araladı. "Boş yere gelmedik, öyle değil mi? Hadi dans edelim," diyerek müziğe ritim uydurup dans etmeye başladı. Bedeni, pembe elbisesine çok iyi dururken bir yandan da seksi havasını veriyordu.
Elimden çekince ben daha ne olduğunu anlamadan ayakta heykel gibi dikili kaldım. Şu an evde olup anime veya dizi izlemeyi tercih ederdim. Ona bakarak saçma haraketler yapmaya başladım. Dans ediyordum demek cidden saçma olurdu çünkü ellerimi sağa sola sallayıp yüzüme zorâki bir gülümseme yerleştirip ayaklarımda ellerime uydurmaya çalıştım. Ah, cidden güzel olmak yetmiyordu.
"Şu ikiliyi görüyor musun? Sürekli bize bakıp duruyorlar. Hadi asıl parti eğlencesi başlasın." Sana yüzüne sırıtış eklerken bense onun bu hareketine göz devirdim. "Ben senle değilim Sana, şimdi istediğin kadar eğlen-" diyordum ki ciddi yüzünü bana dikti. "Hadi ama, bizim sınıftan spor kulübünün takım yıldızı olan Hyunjin'i sevdiğini biliyorum. Baksana o da buraya gelmiş. Ne dersi-"
Sana'nın lafını elimle ağzını tuttuğum için yarıda kalmıştı. Gözlerindeki pislikçe sırıtışını far ediyordum. Bu kız bir gün beni cidden delirtecekti. Sana geri adım atarak ellerini havaya kaldırdı. "Tamam, sen eğlencene bak. Ben diğerleriyle görüşeceğim. Hadi Hyunjin'le iyi eğlenceler," diyerek kahkaha attı. Cidden ölmek için beni zorluyordu. Nefesimi sinirden dolayı sesli verip Sana'ya tekrar göz devirip arkamı döndüm. Evet, arkamı döndüm. Döndüm... Tam önümde duran kumral uzun saçlı, koyu kahverengi gözlü, oldukça uzun, iyi bedene sahip ve... ve tapılası dolgun dudakları. Ah, tam karşımda duruyordu.
Hyunjin'in üstünde yeşil bir bluz, mavi kot pantolonu ve başına taktığı siyah bandaj ile yeterince kalbimi tekleşmekti. Nefesim hızlandıran Hyunjin, bana bir adım daha yaklaşınca iyi olmayacağını anladım. Öff, Sana, niye tam ihtiyacım olduğu zaman yanımda olmazsın. Kendini diri diri öldürmek için resmen yalvarıyordu. Bir elime geçsin.
"Waow, Lora. Ortalığı yakıyorsun. Bu ne güzellik böyle." Bir dakika hyunjin az önce bana iltifat mı etmişti. Ve... ve adımı biliyor. Onunla Koç'un bana verdiği projelerle falan ilgilenirken konuşmuştuk, bir de okul çıkışı düzenlenen başka partide ama beni fark ediyor olması cidden kalbimde kelebeklerin uçuşmasını bırak öldürmüştü resmen.
Derin bir nefes alıp karşımdaki Afrodit'in oğlu olduğunu düşündüğüm Hyunjin'e bir süre daldım. Gözünün altındaki ben olmak istiyorum. Banada bir büyü yapsalar keşke.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leo
FanfictionGenç bir kız sokakta bulduğu yaralı kediyi evine alır. Ama olacaklardan habetsizdir!