Artık son derse giren grup, akşam jisung'un anlatacağı şeyleri düşünüp düşünüp durdular. Ne olmuş olabilirdi? Ve işte zil çaldı, diğerleri jisung'un etrafına toplanıp birbirlerinin kollarına girdiler ve taehyun'un evine gittiler. Rahatça konuşabilecekleri tek yer orası. Daha rahat ağlamak için de uygun bir yerdi orası. Her kötü şey olduğu gün oraya giderler, konuşur ve ağlarlar. Yolda tek kelime etmediler jisung'u sıkmamak için. Eve gelip çantaları kapıya attıkları gibi salona geçtiler. Müsaade jisung'un.
"anlat bize jisung, ne oldu bodrum katta?" Sadece en büyükleri konuşuyordu.
"ben her şeyi duydum aslında. Minho'nun babası eğer ki minho benden ayrılıp, Mina ile beraber olmazsa beni öldüreceğini çünkü benim tecavüz ile dünyaya geldiğimi söyledi. Ya ayrılıktı ya da benim ölümümdü tek çare. Bana söylediği şeylere zorlandığını bile biliyorum. Çünkü o bana 'gerçekten iğrençsin bir baban bile yok tecavüz ile geldin dünyaya ve ben seni sevmiyorum Mina' yı seviyorum 'demez. O bana kıyamaz bile değil mi? Rol yapmamı istedi benden, yine de gerçeği oynadım ben. Canım yanıyordu çünkü bunları yaşamak zorunda kaldığımız için canım yanıyordu, öyle böyle değil ama külü bile yok oldu gitti. Bende ona kıyamadım, son kez olsa da sımsıkı sarılıp kokusunu içime çektim. Cennet gibi kokuyor meleğim benim. Sonrası yok sadece bunlar var içimde deprem yaratan"
Ryujin soru sordu ama cevabı gerçek anlamda olmayan bir soru.
"bir şeyin var mı jisung'um?"
"yok"
"ne anlamda?"
"her anlamda"
Herkes minho'nun jisung'un her şeyi olduğunu bilir. Ama şuan hiç her şeyi yoktu, hiç bir şeyi yoktu.
Onu unutmak kolay mıydı? Herkes sadece jisung'un etrafına sapa sağlam bir duvar kurup omuz omuza ağlıyorlardı. Seungmin ve dahyun her şeyi biliyorlar. Jisung'un babası minho'nun babasıydı. Annesi sevdiği adamın babası tarafından tecavüze uğramıştı. Biliyorlar. Ama bilmiyorlar. Her zaman olduğu gibi felix yine ortamdaki kardeşlerini güldürmeyi başaran kişi oldu.
Anıları açtılar, birazcık eskiye gittiler."siz hep beraber pikniğe gittiğimizde taehyun ve jimin'in bok çukuruna düştüğünü hatırlıyor musunuz?"
"gerçekten çok komikti ama o gün hala dün gibi hatırlıyorum"
"evet, minho da orada benimle beraberdi hep benim fotoğrafımı çekiyordu"
"için ölmüş senin"
Diyiverdi jeongin. Tek içi mi ölmüştü ki?
"yapma jisung "
"hayır sadece aklıma geldi bir an"
"bir an mı?"
"doğru, evi yok gibi her zaman aklımda"
"mesela ona demek istediğin farklı şeyler var mıydı?"
"vardı"
"şimdi yok mu?"
"var"
Kafasını dağıtmak için minho hakkında konuşmak istediler. Çünkü jisung konu minho olduğu zaman çok mutlu olur.
"ona ne şarkılar, şiirler yazdım ben ama diyemedim ki gitme diye. Olmadı işte adam akıllı unutamadım, ama biliyor musunuz? Bana öleceğiz ama gel dese bile giderim. Gurur benim neyime? Sabah olmadan güneş daha kendini göstermeden onu görüntülü ararım ben, herkesten önce gün yüzünü ben görürdüm. Geceyi gözlerinde yaşardım, bende nasıl bağ bilmiyorum. Onda tutuklu kaldım resmen, unutmak ne demek? Ben onu minho'nun yanında unuttum. Elleri yardım bekleyen küçük bir çocuğun elleri gibi titrer benim yanımda. Benimde o olmadığı zaman, sanki birbirimizin elini tutmadan bir değiliz gibi. En sevdiğim fotoğrafını yatağımın başına koyarım, her gece onu öper öyle yatarım sabahta onu öper kokusunu içime çekerim. Gözlerim her zaman onu arardı benim, o da benim gözlerimi. Göz göze gelince de çok utanır o, bir güler varya sanırsın cennete düşmüşsün. Kısılan gözleri kalbimi eritiyor. Ona ilk onu sevdiğimi söylediğim zaman varya, sanki o da hep o günü beklemiş gibiydi hiç bu günü beklemezken. Babası beni öldürsün ama benim yıldızıma dokunmasın. Aynı zaman ama farklı yerde buluşuruz. Rüyalarda buluşuruz yani. Her şeyim olmuş o benim, izi kaldı kalbimde. Güzel günlerdi işte, tekrarı olmaz. Ama olsun ben engelleri aşıp kollarına koşacağım. "
Hayat hikayesi gibi denemez buna, hayat'ının hikayesi denir.
Sever o. O da sever. Hep sever.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2566 x minsung
FanfictionHer şey gönlünüzce olsun. İster okuyun ister okumayın. Mutlu kalın şu iki günlük dünyada :) #minsung #bts #itzy #twice #txt #straykids