Ailesini, onların suçları üzerine kalacak biçimde kaybeden Jeon Jungkook, ülkenin en ünlü yetimhanesinde yaşamaya başlar. Babasının kirli geçmişi yüzünden bu yetimhanede dışlanan Jungkook, bir gün o yetimhanenin sahibi olan adamın oğlu Kim Taehyung...
Bölüm, giriş bölümü olduğu için biraz kısa. Diğer bölümler bu kadar kısa olmayacak.
Keyifli okumalar~
1. Bölüm
Babası, ünlü bir yetimhanenin sahibi olan Kim Taehyung hayatında ilk defa bu ünlü yetimhaneye gitmişti. Babası onun buraya gelip diğer çocuklarla konuşmasını istemiyordu. Kendi oğlu, yetimhanedeki o satılık bedenlerden daha değerli, daha zekiydi.
Oğlu uzun süredir ısrar ettiği için onu yanında götürmüştü bu sefer. Yetimhanedeki diğer odaların aksine temiz, ferah ve eşyaları gıcır gıcır olan odasında masasının başında oturuyor, müşterilerden gelen isteklere uygun çocukları arıyordu bilgisayardaki bilgilerden.
Taehyung ise babasının onunla ilgilenmemesi üzerine pencereden bahçeyi izlemeye başlamıştı. Oyun saati olduğu için dışarısı çocuk doluydu.
O sırada kalabalığın arasından yalnız bir çocuk çarptı gözüne. Bahçenin tenha bir köşesinde oturmuş, elindeki çubuğu yere sürterken oyun oynayan çocukları izliyordu.
Taehyung o çocuğun yanına gitmek istedi o an. Kim bilir? Belki de kendisine benzettiğinden dolayıydı içindeki bu istek.
Ciddi bir yüz ifadesi ile işini yapan babasına döndü ve "Ben biraz hava almak istiyorum. Gidebilir miyim?" diye sordu. Ona saygı veya sevgi göstermeyen o adama baba demeye varmamıştı dili.
Babası ise onu arayan müşteriler ile daha rahat konuşabileceği için bu isteğine hemen izin vermişti. Eğer çocuk sormasaydı kendisi gönderecekti onu.
Taehyung babasının izin vermesi ile koşarcasına odadan çıktı ve geldiği zaman aklına kazıdığı yoldan giderek bahçeye çıktı. Etrafı gözleriyle tararken o çocuğu gördü tekrar. Aynı yerde, aynı pozisyonda duruyordu.
Yavaş adımlarla çocuğun yanına vardığında kafasını kaldırarak yanına gelen yabancıya baktı yerdeki. Daha önce hiç görmemişti bu çocuğu. Yetimhaneye yeni geldiğini düşünse bile üzerindeki temiz ve kaliteli kıyafetler bu teorisini kurutmuştu.
Taehyung, üzerindeki pahalı kıyafetlerin kirlenmesini umursamadan çocuğun yanına oturdu ve "Ben Taehyung, merhaba. Sen kimsin, kaç yaşındasın, burada ne yapıyorsun tek başına?" diye sordu yuvarlak yüzlü çocuğa.
O sırada yerdeki çocuk, Taehyung denen bu yabancının yanına oturmasıyla gerilerek ondan biraz uzaklaştı. Kendisine zarar vermesinden korkmuştu.
Taehyung, çocuğun uzaklaşmasına karşılık daha fazla gitmemesi için kolunu tutmuştu. Cevap beklerken karşısındaki çocuk kısık bir sesle "Jungkook, yedi yaşındayım." dedi son soruya cevap vermeden. Söylediklerinden sonra tekrar oyun oynayan çocuklara bakmıştı.
Taehyung ise onun oynayan çocuklara olan bakışlarında imrenme görerek tuttuğu kolu bırakmadan ayağa kalktı. Jungkook ondan daha uzun ve iri olan çocukla beraber kalktığında Taehyung onu oynamak için oradan oraya sürüklemeye başlamıştı bile.
Yaklaşık bir saatin sonunda görevli oyun saatinin bittiğini haber vermek için bahçedeydi. Bu süre boyunca Taehyung, Jungkook ile oynamıştı.
Taehyung, Jungkook'un ilk arkadaşıydı. Jungkook bunu bilmese bile kendisi de aynı şekilde bu kısa sürede hayran olduğu esmer çocuğun ilk arkadaşıydı.
İkisi de yıllarca birbirlerini unutamayacaklardı.
--------------------------
Biz geldik...
Evet biz diyorum çünkü bu fici 2 kişi ortak yazıyoruz. Ama konu arasında kopukluk olmayacaktır. Önce birbirimize anlatıp ortak noktada buluşup bölümlere öyle aktarıyoruz.
İsimlerimiz Hera ve Tılsım.
Bölüm sonu yazılarında hangi satır kime ait belirteceğiz.
~Tılsım
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
