Yoz Oğlan

40 6 0
                                    

Ertesi gün Barış'ı ziyarete gittim. Söylene söylene bitiremedi.
"Mutlu musun Zeynep?"
"Ya uzatıyorsun, gel ovayım sırtını."
"Yatmaktan daha ikinci günden sırtım ağrıdı! Her gün buraya gelecek misin?"
Her gün okul çıkışında Umut'lara giderek Barış'a hasta bakıcılık yaptım. On yedi gün sonra nihayet ayağındaki alçı çıkarıldı.
On yedi gün boyunca ayağı alçıda olan Barış tüm sınav haftasını kaçırmıştı. Tüm konulara yüklenince sınavlardan da düşük aldı. Bunun üzerine, tüm derslere sınav yerine ödev götürme sözü verdi.
Yine bir okul çıkışı Umut'lara giderek Barış'ın ödevlerini yaptık.
"Fizik?"
"Tamam."
"Edebiyat?"
"Tamam"
"Geometri?"
"Tamam"
"Kimya?"
"Tamam"
"Tamam galiba ya, bu kadardı işte. Geri kalanı iptal."
Yemek sonrası uyku bastırmasına kurban gidiyordum. Gece boyunca iki kez yazı yazarken uyuyakalıp, başımı masaya çarpmamla uyanmıştım.
"Umuuuut"
"Öföndöm?.."
Masaya kafasını koymuş, uyukluyordu. Ağzı burnu yamulduğu için bir değişik konuşuyordu.
"Ben azıcık yatayım mı senin yatağında?"
"Hıı"
Onayladığını düşünerek yatak odasına gittim. Orada yatmak ilk defa bu kadar farklı hissettirmişti. Bu, beni düşüncelere boğmuştu. Diğer kızlarla farklarımı düşündüm, bu Uzay'a nasıl çekici geliyordu? Belki de gelmiyordu... Hareketlerimi değiştirmeyi deneyecektim. Kendimi etekle hayal etmeye çalışırken bir el belime sarıldı. Çığlık atarak arkama bakmadan tekmelemeye başladım.
"Giiit!"
"Gitsenee!"
"Barııış bişey var burdaa!"
Barış koşarak içeri girdi.
"Ne oluyor lan?"
Sesime uyandığı şişmiş gözlerinden belliydi.
"Bişey var burda!" Bir çığlık daha attım ve bu Barış'ın kahkahalarına karıştı. Ellerimle kapattığım gözlerimi açarak arkama baktım. Umut yerde yatıyordu..
"Umut ama bu yapılır mı!" Bunu en son korku filmi izlediğimizde yapmıştı, az kalsın kendimi camdan atıyordum. "...korktum salak."
Barış kapının önüne çökmüş, Umut yerde yatarak gülüyordu.
"Çok mu komik? Ay, haspam.. Kendine bak sen.. Mosmor şeyler var bacağında..."
Umut bacağına baktı.
"Ahahaha of acıyor..." Gülmeye devam ediyordu ve sinirim bozulmuştu. Barış'a göz kırptım. Umut'un ellerini ayaklarını bağladı.
"Göreceksin..." Kötü bakışlar atarak odadan ağır çekimde çıktım. Buz torbası hazırlayıp odaya doğru yürümeye başladım. Koridor boyunca kıkırdayarak odanın kapısına kadar gittim. İçeri girerken ciddi bir ifade takındım.
"Eveeeeeet..." çirkin çirkin gülümsedim. "...hazır mıyız Umut Bey?"
"Zeynep seni siker- küserim sana!" Kurtulmaya çalışıyordu.. Nafile.. "...Barış bak ısırırım kıçını!"
Uzun bir Bacağa Buz Sürme Seansı'ndan sonra Barış Umut'u bıraktı. Tabii bu arada kendi hazırlayacağı son ödevi unuttu... Öküzler gibi halıda uyuduk..

"Uyanın lan! Saat 10:00!"
"Öf anneee..." Barış kafasını halıdan kaldırdı. Yanağındaki yastık izinden öptüm. Barış Umut'u uyandırdı ve alelacele evden çıktık. Okula gittiğimizde Barış sürekli ödevleri sayıp duruyordu. Arda ve Derya kantinde otururken yanımıza geldiler.
"Barış tarihçi seni çağırıyor kanka.."
Barış'ın bir şey hatırlar gibi ağzı açık kaldı. Yumruğunu masaya vurdu.
"Biliyordum lan! Bir şeyi unuttuğumu biliyordum!"
"Sınıfa gidip hemen yapalım o zaman?" diye teklif ettim.
"Koş koş koş!"
Derya, resim kesip yapıştırıyordu, Arda, Derya'ya yardım ediyordu.
"Oh my god! Görüyor musunuz makası nasıl profesyonelce kullanıyor... Harikasın sevgilim..."
Derya Arda'nın karnına dirsek attı. Arda iki büklüm olmuşken dudağına öpücük kondurdu.
Ben tarihçiyi oyalıyordum, gezi yaptırmaya çalışıyordum. Uzay'da bana yardım ediyordu.
"Hocam, Bursa'da bir sürü eğlence merkezi var. Bizimkilere ikinci sınavda 60 üzeri alanları geziye götüreceğinizi söylerseniz hepsi ırgat gibi çalışır."
"Zeynep o zaman siz geziye nasıl geleceksiniz? Hayatında toplasan kaç kere 60 üzeri not aldın?"
"Hocam ama ayıp oluyor..."
Umut kapıdan Uzay'a el işareti yaptı, Uzay hemen gitti. Giderken onu izledim. Umut bana da göz kırptı.
"Tamam Zeynep, şimdi derse girmem gerek. Bunu düşünürüz."
Seke seke sınıfa girdim. Sinan, aramızdaki adıyla Çapkın, alnımdan öptü.
"Helal bee."
"Ter attık ama ha." diye abarttı yine.
"Aynen aynen ölümlerden döndük..." diye dalga geçtim.
O anda Bülent Hoca sınıfa girdi. Hepimiz ayağa kalktık. En arka sıradan Barış koşarak geldi.
"Yavrukuşum hemen kapak yapman lazım." dedi. Yanağımdan makas alıp yerine gitti.
A4 kağıdının üzerinde sanatımı icra ettim. Ad, soyad, sınıf, numara, hepsi tamamdı. Arka sıraya gittim.
"Lan Barış?"
"Gavat?"
Ikinci seslenişimde duydu ve öküzce cevap verdi.
"He?"
"He değil efendim."
"Efendim?"
"Kız bunun soyadı neydi?"
"Bilmiyorum git sorarım ben."
Adam yıllardır dersimize giriyordu. Ben olsam ben de delirirdim.
"Hocam soyadınız neydi?" diye cesurca bir girişimde bulundu Barış.
"Cabbaroğlu. Ulan yoz herif yıllardır dersine giriyorum soyadımı soruyor. Ben de senin soyadını unutacağım. Yaratık. Çıkar şu kafandakini de"
Barış yavaşça kendini sıraya bıraktı. Kafasını sıraya gömdü, yanında oturan Umut'da sırtını sıvazlamaya başladı. Sarsılarak ağladığını gördüm.
Iki sıra arkamda oturan Barış'ı sırasından kaldırdım. Fısıldayarak konuştum.
"Regl döneminde falan mısın?"
Normalde olsa buna gülerdi. Ama hâlâ ağlıyordu. Başını omzuma gömdü ve fısıldadı.
"Beni çıkar."
Birlikte hocanın yanına gittik. Barış'ın elleri yüzündeydi.
"Hocam, Barış iyi değil, çıkabilir miyiz?"
"Mazeretiniz nedir?"
"Muayyen günümdeyim.."
Hoca şaşkınlıkla yüzümüze bakıyordu.
"Bunu iyi olmadığının bir kanıtı sayabilirsiniz bence."
"Çıkın."
Barış koşarak çıktı. Beni de bileğimden tutarak sürükledi.
" Erkekler de regl oluyor derlerdi de inanmazdım..."
"Dalga geçme. Uzay'la çıkıyormuşsunuz?"
" Kim dedi onu be?"
Büyük iftira. Uzay bana yürüyor, hattâ koşuyor olabilirdi. Ama, Uzay'dı o. Bildiğimiz yani, bizim Uzay. Hani geceleri camdan odamı izleyen, doğum günü pastamın yarısını önceden kendine ayırtan Uzay... Aşık olunamazdı ki ona, çok sevilebilirdi sadece.
"Onunla çıkmıyorum, ama senin asıl ağlama sebebine gelebilir miyiz?"
"Seni seviyorum."
Dudakları dudaklarıma değdiği an vücudum buz kesti. Duvarla Barış'ın arasında kalmıştım. Göğsüne ellerimi dayayıp kendimden uzaklaştırdım.
"Barış... Bu... Bu yaptığın, doğru değil. Ben seni on iki senedir tanıyorum ve sana asla bu gözle bakmadım..."
"Ben sana bu gözle bakabildiğimi yeni farkettim. Ortaokuldan beri kimseyle çıkmadım. Hep sana aşıktım Zeynep... kendime bile itiraf edemedim bir süre. Ama farkettim ki, seni görünce kalbim deli gibi atıyor. Diğerlerini görmüyorum bile. Uzay'ı da çok severim ama, bunu öğrenince, ne bileyim işte..."
Çığlık atarak uyandım. Hepsi berbat bir rüyadan ibaretti. Barış'a baktığımda ağladığını gördüm. Her şeyin tekrar yaşanmasından korkuyordum. Yavaşça kalktım, yanına gittim. Öğle arasındaydık. Başını sıraya gömmüştü. Yanına oturdum, başını elimle destekleyerek kaldırdım. Yanağına bir öpücük kondurdum ve başını boynuma yasladım.
"Iyi misin?"
"Iyiyim, neden böyle oldu bilmiyorum."
"Eve gidelim. Iyi değilsin. Hem belki birlikte uyuruz?"

YOLCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin