Rosé ile beraber mekandan çıkınca bir taksi bulmak için caddeye doğru yürüdük. Rosé nereye gittiğimizi sorunca her zaman doğum gününde nereye gidiyorsak oraya gittiğimizi söylediğimde mutluluğunu yüzünden anladım. Gerçekten her yıl aynı günde o mezarın başına gidip onunla sohbet etmeyi seviyordu.
Caddeye geldiğimizde boş bir taksiyi durdurup bindik. Yol yaklaşık on dakika sürüyordu. Bu on dakika boyunca ikimiz de konuşmadık.
Taksiden inince Rosé'nin koluna girdim ve beraber mezarlığın en sonunda olan mezara doğru yürümeye başladık.
Mezarın yanına ulaştığımızda Rosé benim kolumdan çıktı ve hemen mezarın yanına oturdu. Ben de onun yanına oturup çantamı yanıma koydum.
"Biz geldik sevgilim. Bugün doğum günüm. Bugün doğum günümüz."
Her zaman yaptığım gibi hiç sesimi çıkarmadan Rosé'yi dinliyordum.
"Sana hediyeni getirdim sevgilim."
Rosé montunun cebinden ucunda tavşan olan bir kolye çıkardı. Ve her sene getirip koyduğu hediyelerin olduğu ve mezarın tam başında duran küçük kutuya kolyeyi bıraktı.
Kutunun içinde şimdi koyduğu kolye ile birlikte dört tane küçük ama ölü sevgilisi için anlamlı hediyeler vardı. Dört tane olmasının sebebi de bugün ölen sevgilisinin dördüncü ölüm yılı olmasıydı.
Bu hediyeler, ucunda tavşan olan yüzük, ucunda tavşan olan bileklik, küçük bir peluş tavşan ve şimdi koyduğu da ucunda tavşan olan bir kolye. Rosé'nin boynundakinin aynısından.
Rosé'nin sevgilisi tavşanları çok severdi. Hatta ikisinin birer tavşanları bile vardı. Tavşanlarının ismi Nasha'ydı.
Ama Rosé'nin sevgilisi öldükten iki gün sonra Nasha da öldü. Onu da sevgilisinin yanındaki mezara gömdü.Rosé sevgilisi için aldığı hediyeyi kutuya bıraktıktan sonra kapağını kapattı ve ellerini, sevgilisinin bedenini örten toprağa koydu.
"Yaz veya kış fark etmez uyuduğunu zaman üzerine örtü örtmezdin. Hatırlıyor musun? Sevmezdin çünkü. Ama şimdi bu simsiyah örtü bütün vücudunu kapatıyor. Yüzünü bile göremiyorum. Bu beni mahvediyor sevgilim. Yüzünü görememek beni mahvediyor."
"Ama merak etme bizim için iki mezar kazdım sevgilim¹. Ben de senin gibi uyanmamak üzere uyuyacağım zaman yanına geleceğim. Eski günlerde olduğu gibi beraber uyuyacağız."
"Hatta bu sonsuzluk uykusuna yattığımızda rüyalarımızda buluşuruz. Kim bilir?"
"Neyse. Senin yanında ağlamak istemiyorum. Sen beni hep çok güçlü bir kız olarak bildin. Hep öyle bil. Şimdi Lisa bana hediyesini verecek. Değil mi Lisa?" diyerek bana bakıp gülümsediğinde ben de ona gülümsedim. Çantamdan onun için aldığım hediyeyi çıkarttım ve Rosé'ye uzattım.
Paketi açtı ve içinden kendi ellerimle hazırladığım ikimizin fotoğraf ve anı albümünü görünce şok oldu. Tam bir yıl boyunca Rosé ile beraber yaptığımız her şey bu albümde yazıyordu. Her anımızı özenle buraya yazmıştım ve bu anılardan kalan resimleri de buraya yapıştırmıştım.
Rosé bu hediyeyi görünce kendini tutamadı ve ağlamaya başladı.
"Lisa inanamıyorum. Bu çok güzel ve anlamlı bir hediye. Çok teşekkür ederim."
"İçinde biz olduğumuz sürece her şey güzel ve anlamlı Rosé."
Tekrar teşekkür edip bana sarıldıktan sonra sevgilisine döndü ve hediyesini ona da gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
anısı var | jenlisa
FanfictionLisa 6 yıldır Jennie'ye aşıktı. Jennie ise Lisa'yı 2 aydır tanıyordu. En azından Lisa öyle sanıyordu. yan ship|chaesoo (texting - düz yazı) -☀️ #1 jenlisa #3 bp