Kütüphane

97 15 16
                                    

Çabucak yarın olmasını istiyordum. Mesajlaşmadan sonra hemen yattım. Sabah gene uyanıp klasik hazırlıkları yaptım, gene içimde bir heyecan, bir mutlulukla. Gelmesine çok az kalmıştı, bende bir değişiklik yapıp onu kapıda beklemek istedim. Evin dışına çıktım ve uzaktan geldiğini gördüm. Beni görünce adımları hızlandı ve yanıma geldi. Kapıda konuşurken birinin bizi izlediğini fark ettim. Tanıdık birine benziyordu ama tam olarak yüzünü göremedim. Ben ona bakar bakmaz kafasını çevirip gitti Muhtemelen komşulardan biri olmalı,
bir sorun olacacağını düşünmedim.

Her neyse eve gittik ve ders çalıştık gene, yorulunca da arada bir sohbet ettik. Artık gitmesi gerekiyordu vedaştık ve gitti. Bu sefer çokta anlatmaya değer bir şey olmadı. Bakışmalar, küçük iltifatlar falan.

Bu günde geçti böyle bir şekil. Ikinci dönemin ilk gününe geçtik. Edebiyat dersinde hoca, okuldan sonra kütüphanede ki kitapları dizmek için yardıma ihtiyacı olduğunu, ikinci ders isteyen bir kişiyi seçeceğini söyledi.

Okulumuzun kütüphanesinde dizilmek için tonlarca kitap bekliyordu, birinci dönem yapılmamıştı anca sıra kütüphaneye geldi.

Zil çaldı ve Taehyun ile, Kai ve Soobin'in yanına gittik. Önce tatildir, boş sohbetlerdir falan konuştuk. Sonra Soobin kütüphaneye konusunu açtı nedensizce.

S: Aranızda hocaya kütüphanede yardım etmek isteyen var mı?

K: Ben o tarz işleri seviyorum yapabilirim aslında

T: Eğer sözlüye ek puan getiriyosa bakarız hahaha

Hiçbir yorum yapmadım

S: Beomgyu ya sen?

B: Ben ne?

Soobin'in konuşması garip gelmişti, ses tonu falan olsun.

S: Sen istemez misin?

B: Yani isterim de, özellikle niye bana sordun?

S: Bilmem hocayı çok seviyor gibi gözüküyosun da ondan

Taehyun'a baktım bir şey mi söyledi diye, ama gerçi söylese bile normal sevdiğimi biliyordu o da. Kimse aşık olduğumu bilmiyordu benden başka, bilmemeliydi de.

S: Tamam tamam utanma be sevdiğin hocanla aranıza girmeyiz merak etme git rahat rahat dizin kitapları

B: Peki

Hocaya benim onunla geleceğimi söyleyince yüzünde bir gülümseme ortaya çıktı.

Dersler işlendi, zaman geçti, çaldı okulun bitiş zili. Ben direkt kütüphaneye gittim ve Edebiyat hocamın gelmesini bekledim. Okuldaki herkes çıkmıştı hocalar dahil olmak üzere. Sadece tuvalette Taehyun vardı, o da giderdi birazdan.

Edebiyat hocam içeri girdi.

Y: Merhabalar nasılsın?

B: Iyiyim hocam sizi gördüm daha iyi oldum siz nasılsınız?

Güldü

Y: Bende iyiyim teşekkürler

Kitapları dizmeye başladık ve iki saat sonra bitirdik. Kapıya doğru yöneldik ama bir sorun vardı, kapı kilitliydi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken son gördüğüm kişi aklıma geldi.

Kendi kendime
B: Şerefsiz Taehyun kesin o kilitledi

Y: Bir şey mi dedin?

B: Kapı kilitli onu söyledim

Y: Çekil bakayım

Kapıyı açmaya çalıştı ama başaramadı tabiki.

B: Napıcaz şimdi?

Y: Telefonundan birileri ara gelip alsınlar bizi

B: Huh benim mi?

Y: Neden?

B: Telefonumu akşam şarja takmayı unuttuğum için getirmedim yanımda eee sizde yok mu?

Y: Çıkınca alırız diye öğretmenler odasına koydum

B: Ee napıcaz?

Y: Birinin gelmesini beklicez

B: Ee sabaha kadar kimse gelmez ki

Y: Tamam işte sabaha kadar beklicez

Garip bir sessizlik oluştu. Ikimizde gerilmiştik.

Y: Istersen zaman geçirmek için kitap okuyabiliriz

Isteksizce kabul ettim başka zaman geçirecek bir şey yoktu. Aslında sohbet etmek aklıma geldi ama çekindim galiba.
Bir süre kitap okuduk. Saat sekiz olmuştu, aslında erken uyuyan biri değilim ama kitap okumaktan uykum gelmişti. Kafamı çevirip ona baktım uyuyakalmıştı. O uyumuşken, bir anlık istekle kafamı omzuna koyup gözlerimi kapadım.

 O uyumuşken, bir anlık istekle kafamı omzuna koyup gözlerimi kapadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uykuya daldım ve bir süre sonra gözlerimi araladım ve ona baktım. Baktım ki o çoktan beni izliyordu.
Gözlerine bakakaldım. Hiçbir şey söylemiyorduk, sadece birbirimizi izliyorduk. Sanki bu bakışma hiç bitmeyecekmiş gibi, ama bitti.

Birden bire yaklaşıp dudağıma yapışmasıyla bakışmamız bitti. Gözlerimi kapattım, o an hiçbir şey düşünemiyordum. Sadece bir yandan olayın şokunu atlatmaya bir yandan bu anının tadını çıkarmaya çalışıyordum.

Yumuşak bir şekilde beni öpmeye devam etti. Ve en sonunda yavaşça geri çekildi. Kıpkırmızı olmuştum utançtan. Hiçbir şey söyleyemedim. Hoşuma gitmişti ama hâlâ olayın şokundaydım. Aşık gözlerle ona bakıyordum.

Y: Beomgyu... sen beni seviyor musun?

B: N-ne

Y: Dedim ki beni seviyor musun?

B: Ben bilmiyorum... sizde ne var onu da bilmiyorum ama kalbimin çarpışlarının hızlanmasına sebep oluyorsunuz, gülüşünüz gülmeme sebep oluyor. Sırf o gülüyor diye güler mi bir insan? Yıldızlar gibi parıldayan gözlerinizde kayboluyorum, sesiniz dinlediğim en güzel müzik sanki. Bir de şey hayatımdaki en ufak olayları bile hep size anlatma isteği. Bir şey daha var
Ev olmuşluğunuz var bana.
Sizce seviyor muyum?

Hiçbir şey söylemeden tekrar dudaklarıma yapıştı. Elini yüzüme koydu. Bulutların üzerinde gibi hissediyordum, o anın hiç bitmesini istemiyordum. Yavaşça geri çekildi.

Y: Seni seviyorum Gyu

B: Bende seni

Ona sarıldım ve oracıkta uyuyakaldık.

...


Bu bölümde burda bitsin bir daha ki bölüm için beklemede kalıın


𝐈 𝐭𝐡𝐢𝐧𝐤 𝐈'𝐦 𝐢𝐧 𝐥𝐨𝐯𝐞 𝐰𝐢𝐭𝐡 𝐦𝐲 𝐭𝐞𝐚𝐜𝐡𝐞𝐫 (𝐘𝐞𝐨𝐧𝐠𝐲𝐮)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin