Silent Cry

62 8 4
                                    

Saat neredeyse gece yarısına gelmişti. Ben hala arkadaşımın çalıştığı barda oturuyordum. Kimseyi beklediğim yoktu ama oturuyordum işte. Babamı kaybettiğim günden beri her yıl doğum gününde yapardım bunu. Sanki kanıma alkol işledikçe babam geri dönecekmiş gibi. Saçmalık değil mi? Yarın haftasonu olduğu için kursu açmama gerek yoktu. Kurs.. Babamın ölmeden önce bana devrettiği yüzme kursu. Genellikle küçük çocuklardan oluşuyordu. Bu yüzden sadece haftasonunu içerek geçiriyordum, çocuklara kötü örnek olmamak için. Ama nedense şu an canım hiç içmek istemiyordu.

Oturduğum yerden kalktım ve barmen arkadaşımın tezgahının önündeki taburelerden birine oturdum. Fazla kişi yoktu, kör kütük sarhoş olanlar da yoktu. Herkes dozunda içip eğleniyordu, ben hariç.

Arkadaşım, iki sağımda oturan bir adama havalı hareketlerle kokteyl hazırlıyordu. Şovunu bitirene kadar şişeleri havaya atıp tutmasını, büyük ihtimalle farklı alkolleri karıştırmaya yarayan metal shaker ile yaptığı fiyakalı hareketleri izledim. Şovu bitince adam şaşırmış bi ifadeyle arkadaşımı alkışladı. Arkadaşım teşekkür edip bana doğru yöneldi. Bana geldiğini fark edince yaslandığım tezgahta ayrıldım, dik bir oturuşa geçtim.

"Selam Chan hyung. Hoşgeldin, uzun süredir uğramıyorsun."

Bu çocuğun bu kadar güler yüzlü olmasını çok seviyordum.

"Haklısın Jisungie. Çocuklar yaz tatiline girdiği için kurs kalabalık oluyor. Fırsat bulmuşken geleyim dedim. Yoğun musun?"

"Ah, hayır hayır. Gelmekle iyi yapmışsın. Uzun süredir tanıdık bir yüz görmüyorum. Beni çok rahatlattın. 1 saat sonra kapatacağım, beraber çıkalım mı?"

"Olur, ben de zaten boş boş oturmaktan sıkılmıştım. Bana bir şişe su verir misin?"

Onaylar biçimde kafasını sallayıp tezgahın altında dizili olan şişelerden birini uzattı. Teşekkür edip sudan biraz içtim. Şimdi 1 saat beklemem gerekiyordu.

Tanrı yüzüme gülmüş olacak ki yarım saatte bar boşaldı. Kapanmaya 20 dakika kalmıştı ama içeride ben ve Jisung hariç kimse kalmamıştı. Barı temizleyip düzenlemesine yardım ettim. Jisung soyunma odasına gitti. Üstünü değiştirip gelmesini bekliyordum.

Neden bu kadar uzun sürdü? Jisung hâlâ dönmedi. Endişelenmeye başlayınca bende soyunma odasına doğru gittim. Kapıyı tıklatıp seslendim.

"Jisung, iyi misin? Her şey yolunda mı?"

İçeriden ağlama sesleri geliyordu. Panik yapmaya başladım. Hayır, hayır sakin kalmalıydım.

Zar zor konuştuğunu anladım. Kulağımı kapıya dayayıp ne söylediğini anlamaya çalıştım.

"Hyung.. Ben hemen döneceğim. Biraz daha bekler misin?"

"Tabii, beklerim. Acele etmene gerek yok."

Kapıdan uzaklaşıp bir kaç adım uzağımda bulunan armut koltuğa oturup Jisung'u beklemeye başladım. Bir yandan da neden ağladığını düşünmeden edemiyordum.

Çok geçmedi, 2-3 dakika sonra Jisung odadan çıktı. Çıktığını fark edince hemen ayaklanıp yanına gittim. Önüne geldiğimde bakışları yerdeydi. Bir elinde kirlenen kıyafetlerinin olduğu poşet ve telefonunu tutuyordu. Sessizce ağladığını benden gizlemeye çalışıyordu. Fark edince kollarımı iki yana açıp kendi kollarını bana sarmasını bekledim.

Jisung ile 2 yıldır tanışıyoruz. O bana çok güvenirdi. Ne zaman canını sıkacak bir şey yaşasa, geldiği ilk kişi ben olurdum. Bana sarılmanın ilaç gibi olduğunu söylerdi hep. Şu anda öyleydi sanırım. Açtığım kollarımı geri çevirmedi, kollarını bedenime sardı. Bir süre öylece sarıldık. İşe yaramış olacak ki ağlaması durmuştu. Pozisyonumuzu bozmadan konuştum;

"Jisungie~ neden ağladın? Beni çok korkuttun."

"..."

"Konuşmak istemiyorsan zorlama-"

"Hyung.. Yarın müsait misin?"

"Evet, yarın kurs yok yani müsaitim"

"İyi öyleyse, yarın konuşalım olur mu?"

"Tabii olur."

Kollarını bedenimden ayırdı. Bakışları hâlâ yerdeydi. Eliyle hızlıca çıkışı gösterip beni yönlendirdi. Barın elektrik şalterlerini kapatıp yanıma, çıkışa geldi. Kapıyı kilitledi. Artık dışarıdaydık.

Yol ayrımına gelene kadar sessiz sessiz yürüdük. Ayrılma vakti geldiğinde yine sarıldım.

"İyi geceler Jisungie~~" Gülümsedim. Gamzelerimin gözüktüğüne eminim.

Yol boyu yerde olan bakışlarını sonunda kaldırdı. Yüzüme baktı, gülümsediğimi görünce o da güldü.

"İyi geceler hyung. Yarın görüşürüz."

El salladım. Yollarımız ayrıldı. İkimiz de evimize döndük.

/

Ailemle konuşup yeni bir stüdyo için hazırlık yapacağımı söyledim. Şu anki stüdyom çok küçüktü ve ses yalıtımı yoktu. Komşuların sürekli kapıma dayanması canımı sıkmaya başlamıştı. Bu yüzden tüm ilanları inceledim ve bana uygun olan bir tanesini buldum. Fazla yüksek fiyatlı değildi, ailemin de yardımıyla kolayca alabilirdim.

Öyle de oldu. Emlakçıyla stüdyoyu gördükten sonra anlaşıp uygun bir fiyata kiraladım. Bir hafta içerisinde yeni ekipmanlar alıp stüdyoyu düzecektim. Artık hazırladığım parçaları daha profesyonel halde yayınlayabilecektim.

__

O bir hafta bir türlü geçmedi..

••••••• ••••••
AAAAAA OLDUGU KADAR YAZDIM IMDAT
buradan xdinary heroes sunucusuna selamlar🫶🏻🫶🏻😭

sinir koymuyorum kafama gore yazip yazip atarim
👋🏻👋🏻

opia-chanchangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin