~16~

5.4K 251 30
                                    

[guneseroglu]: Bir konuda anlaşalım Yağız Ege Şanlı.
(20.03)

[guneseroglu]: Biz seninle olamayız. Zaten olmadık ama bundan sonra da olamayız.

[guneseroglu]: Bunu aklında tut.

[guneseroglu]: Ve de ben artık rahatsız oluyorum.

[guneseroglu]: Basın beni çok yordu.

[guneseroglu]: En iyisi konuşmamıza bir son vermek.

[guneseroglu]: Kendine iyi bak.
(Görüldü.)

~

Yorgunluktan zar zor açtığım gözlerimi açık tutmaya çalışarak kartı kapıya okuttum. İçeri girip çantamı yatağın üzerine attım, ardından perdeyi açtım ve balkona çıktım. Yüzüme hücum eden temiz hava, biraz olsun vücuduma iyi gelmişti. Hafif serinliğin eşliğinde vuran ılık havada yürüyen insanları izliyordum. Denizin önünde bir grup vardı ve şarkı söylüyorlardı, kenarları palmiyelerle çevrili yürüyüş yolunda yürüyenler vardı, iskeledeyse kavga eden bir çift görüyordum.

Derin bir nefes aldıktan sonra üzerimi değiştirmek için içeri girdim. Yatağın sağ tarafındaki dolabın kulpunu tutmuştum ki kapı çaldı. Oflayarak yüzümü sıvazladım. Ayaklarımı zorlukla hareket ettirerek kapıya yürüdüm ve açtım. Karşımda gördüğüm kişiyle üzerimde ne yorgunluk ne de uyku kalmıştı. Çünkü Yağız buradaydı. Yağız Ege Şanlı resmen buradaydı.

Gözlerimi kırpıştırarak bir Yağız'a bir elindeki içki şişesine baktım. Ağzımı açsam da diyecek bir şey bulamıyordum. Bunca zaman görüşmemiştik -istisnalar kaideyi bozmaz- sonuçta. Üstelik bugün yazmamıştı bile. Şimdi sarhoş bir halde kapıma dayanmıştı. Delirmiş olmalıydı.

"Beni içeri davet etmeyecek misin?" dedi doğru düzgün söyleyemeden –ki ben buna takılmak yerine sesinin karizmatik tonunda kalmıştım.

"Ne yapıyorsun burada?" dedim. Elbette onu içeri almayacaktım.

Almayacaktım... Ancak kendisi, omzunu yasladığı kapıdan doğrularak içeri girdi. Sanki kapıda ben durmuyormuşum gibi davranmasını göz ardı etmeye çalışarak kapıyı kapattım ve peşinden gittim.

"Bu saatte niye geldin?" derken çoktan balkona çıkan Yağız'ı takip ettim. Balkonun kenarına koyduğu şişeyi aldım ve içerideki çöpe attım. Tüm bunları yaparken gözünü benden ayırmamış, sonrasında da "Kötüsün." demişti.

Neyi kast ettiğini anlamak için tek kaşımı kaldırıp dik dik bakmıştım. Bana arkasını döndüğünden dolayı balkona çıktım, yanında durdum. "Bakma öyle." dediğinde az önceye değindiğini anlamıştım.

Ofladım. "Neden sarhoşsun Yağız? Niye geldin ayrıca?" dedikten sonra ona döndüm ve kalçamı balkonun demirine yasladım. İlk gördüğüm şey kıvır kıvır saçlarıydı. Ardından yeşili andıran ela gözleri, belirgin çene kemiği, yutkununca hareket eden adem elması... En sonunda da hafifçe yukarı kıvrılmış dudaklarını gördüm.

"Kötüsün." deyip bana döndü. Yüzündeki hafif tebessüm yerini korurken bana doğru yaklaştı. Karşısında gayet net duruşumu korumuşken yüzüme doğru eğilmesi sıcak basmasına sebep olmuştu. Omzumun arkasında kalan saçlarıma parmaklarını dolayıp oynadı. "Beni mahrum bıraktığın için."

SEN MİSİN ÜNLÜ? | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin