ღღღ
"Aish... Buranın sıcak çikolatalarına bayılıyorum." Taehyung zevkle önünde duran içeceğini içerken karşısında oturan Jungkook içeceğinden içmiyor, yalnızca Taehyung'u seyrediyordu.
Sonunda gözlerini Jungkook'a çıkaran Taehyung iki eliyle tuttuğu bardağı masaya bırakıp Jungkook'un kahvesine göz attı. Bir yudum bile içilmemişti. Merakla sordu karşısındakine. "Jungkook kahven soğuyacak neden içmiyorsun?"
Kendisine sorulan soruyla birlikte önündeki kahveyi alan Jungkook karşısındakine içtiğini göstermek amaçlı uzatarak dudaklarına çıkardı bardağı. O karşısında öylesine şirin bir şekilde sıcak çikolatasını yudumlarken dalıp gitmemek mümkün değildi bu güzelliğe.
"Yanına yiyecek bir şey istiyor musun kurabiye falan?" diye sordu Jungkook. Esmer olan kısaca düşündükten sonra cevabını belirtti "Olabilir ama sende yiyeceksin. Bir şey içmiyorsun bari bir şeyler ye." Taehyung kendisini ne kadar umursamaz göstermeye çalışsada çok önem veriyordu Jungkook'a ve Jungkook bunun farkında olduğu için rahattı.
Taehyung'un dediklerinin üzerine garsona seslenmiş ve çikolatalı kurabiyeler sipariş etti Jungkook. Bir süre daha orada oturup ara sıra sohbet eden ikili yine sessizliğe büründüğünde Jungkook sıcak olduğunu söyleyerek ceketini çıkardı. Ceketi çıkarmasıyla kolundaki bütün dövmeler meydana çıktı.
Taehyung karşısındaki adamın dövmelerini görebilmek için gözlerini kısıp kafasını öne eğdi. Daha yakından bakmak istiyordu fakat Jungkook izin vermeden yakınına gitmek istemiyordu. Oysa Jungkook bu yakınlaşma için dünden razıydı. Yüzünü, dövmelerine bakmaya çalışan gence yakınlaştırıp karşıdakinin nefesini hissedebileceği bir yakınlık kurdu.
"Neden gelip yakından bakmıyorsun?" Taehyung işittiği cümleden sonra kafasını hızla geriye çekip yavaşça yutkundu. Az önceki yakınlığı hiç beklemediği için aklı karışmıştı. Kısa bir süre sessizce Jungkook'a baktı ardından ayağı kalkıp Jungkook'un yanındaki boş sandalyeye yerleşti. Artık daha yakından görebiliyordu dövmeleri.
Taehyung ilk defa dövme görmüş bir çocuk gibi dövmeleri incelerken Jungkook kafasının hemen altındaki saçlara daldırdı yüzünü ve kokusunu içine çekti. Mutlu olduğu şeylerden birisi de kokusunun hiç değişmemesiydi.
Taehyung tamamen odaklanmış bir biçimde yanındakinin kolunu incelerken dokunuşlarıyla kaslı kolu hapsettiğinin farkında değildi. Yavaş yavaş yukarıdan aşağıya doğru inerken bilek kısmına geldi. Oradaki dövmelere de bakarken Jungkook elinin üstünde dolanan eli nazikçe tutup Taehyung'un vereceği tepkiyi bekledi.
Taehyung bu hareketin üstüne kafasını hafifçe yere eğip Jungkook'un yüzünü görmemesini sağladı. Jungkook ise yalnızca gülümsedi bu sevimli tavrına. Yüzünü ne kadar saklayıp incelemeye devam ediyormuş gibi yapsada elini saran o sıcak ele karşılık verip daha da sıkmıştı parmakları.
"Karar verdin mi nerene ne yapacağına?"
"Kasığıma turuncu ve mavi balık istiyorum."
Jungkook işittiklerine şaşkınlıkla sordu "Ne balığı?" Taehyung önce bu soruya sessizce gülümsedi ardından uzaklara bakarak açıklamaya başladı.
"Hatırlıyor musun iki tane Japon balığım vardı, biri mavi diğeri ise turuncuydu?"
Jungkook'tan hatırladığına dair onay aldıktan sonra devam etti.
"Onlar taşındıktan sonra öldüler, o kadar çok üzülmüştüm ki... Ah, her neyse. Onların dövmelerini istiyorum işte."Jungkook karşısındakini dinlerken kafasını onaylarcasına sallıyor ve gülümsüyordu. Taehyung'un sözü bitince hemen söze atıldı.
"Sürekli onların çocuklarımız olduğunu söylerdin."
Taehyung işittiklerine kıkırdayarak gözlerini etrafta gezdirdi. Bir süredir gözüne takılan kadın yine dikkatini çekmişti. Kadın sürekli sırıtarak masalarına bakıp açık açık kur yapıyordu. Bu duruma sinirlenen Taehyung bakışlarını yanındakine çevirdi. Gördüğü üzere Jungkook'ta bu durumun farkındaydı hatta hoşuna gitmişti. Çünkü kadına gülümsüyordu.
"Kalkayım mı? O gelsin masaya, onunla konuş ne dersin?" Jungkook kendisine hitap eden sözlere anlamsız bakışlarını sergileyerek yanındakine döndü. Hâlâ el ele olsalarda bu Taehyung'un geri çekilmesi yüzünden daha fazla uzamadı. Anlamlandırmak istemediği bir takım hisler huzursuz ediyordu zihnini.
"Neyden bahsediyorsun Taehyung? Gitmiyorsun bir yere."
"Kadınla flörtleşmiyor musun? Gideyim de keyfinize bakın işte."
Taehyung, Jungkook'un başkasıyla flörtleşme ihtimalini söz konusu ettiği için sinirlenmiş ve kaşlarını çatmıştı Jungkook "Kimseyle flörtleşmiyorum Taehyung."
Taehyung hâlâ kendi gördüğüne inandığı için burun kıvırıp sessizce söylendi "Gülüyordun o kadına sanki görmedik..."
Jungkook kadının başından beri farkındaydı fakat asla yüz vermemişti. Taehyung'un gördüğü anda ise kadına değil yine aklına geçmişi getirdiği için ortaya gülümsüyordu. Kadına baktığının farkında bile değildi.
Kadın Jungkook kendisine gülümseyince bundan bir anlam çıkarıp ikilinin yanına gitmek için ayağı kalktı fakat Jungkook bunun yüzünden yanındakinin huzurunun bozulmasına izin vermek istemiyordu.
Taehyung sinirden gözleri dolmuş bir şekilde başını eğerken yanındakinin "bana bak" komutuyla kafasını kaldırdı. Jungkook kafasını kaldıran gencin hızlıca çenesinden tuttuğunda son kez nefesini verip dudakların yıllar sonra tekrar birleşmesini sağladı.
Taehyung neye uğradığını şaşırmış bir vaziyette gözlerini hiç kırpmadan kendisini öpen genci seyretti. Nerede olduklarının farkına vardığı sırada hızla Jungkook'u ittirdiğinde ayrılmak zorunda kaldılar.
Taehyung az öncekileri zihninde tekrarlamaya başladı. İçinden ne kadar sevinsede o an Jungkook'u utançtan ve sinirden pataklamak istiyordu.
Elini, yanındaki bedenin karnına uzatarak etini sıkıp döndürdü hızlıca. Hissettiği acıyla karnını tutan Jungkook kafasını masaya koyup kısa süre bekledi.
"Jungkook sen kafayı mı yedin? Neydi bu şimdi?"
"Kadın geliyordu... Gelmesin diye yaptım ama sen neden beni cimcikliyorsun ki?"
"İstemiyorsan neden gülüyorsun o zaman? Hem istemiyorsan kovardım onu ben bir güzel. Ya öpmek ne rezil ettin bizi?!"
Jungkook sonunda buruşmuş yüzünü düzelterek Taehyung'un yüzüne yaklaştı, yine mesafe denen şeyi yok etmişti. Konuşmak için dudaklarını araladığında gözleri az önce buluştuğu dolgun dudaklardaydı. Tekrar öpmek için nelerini vermezdi ki..
"Hoşuna gitmedi yani öyle mi?"
Taehyung yine oluşan bu yakınlık yüzünden konuşamıyor yalnızca susup ara sıra yutkunuyordu.
"Söylesene Taehyung, sende benim gibi özlemiş misin?"
Taehyung bu sefer gözlerini kapattı ve başını sağa sola yavaşça sallandırarak geri çekti kafasını. Gözlerini açık tutsaydı Jungkook hemen anlardı yalan söylediğini. Hissettikleri midesini ağrıtırken kalbinin de hızla çarpmasını sağlamıştı. Sesi az öncekine göre daha kısıktı.
"Çok durduk burada gidelim mi?"
Jungkook karşısındakinin bu haline gülümserken masaya bir miktar para bırakıp kendisini beklemeden ilerleyen esmer oğlana yetişmek için ceketini alıp hızlıca mekandan ayrıldı.
ღღღ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴅᴇᴛꜱᴛᴠᴏ, ᴛᴋ
Fanfiction"16 yaşında birbirimizi öpmekten yorulurduk, hatırlıyor musun o günleri?" ✰texting+düzyazı