on beş

1.6K 164 29
                                    

ღღღ

benteyung
bir buçuk gün oldu
yeterince yedin mi kafayı bakalım
15.23

jeonkoo
henüz yemedim
22.32

benteyung
neredeydin bu saate kadar?

jeonkoo
ne yapacaksın?

benteyung
sordum sadece

jeonkoo
yurt dışından arkadaşım geldi
onun hoş geldin partisindeydim

benteyung
parti demek
ne güzel
eğlendin mi bari

jeonkoo
eğlendim tabii
eski dostların hepsi oradaydı
özlem giderdik

benteyung
bizde giderelim|
bana gel|
sarılalım yine|
aferin size

jeonkoo
bir şey demeyeceksen gidiyorum

benteyung
nereye gidiyorsun

jeonkoo
yurt dışından gelen arkadaşla baş başa sohbet edeceğiz

benteyung
partide etmediniz mi

jeonkoo
parti başka
parti sonrası başka

benteyung
sarhoş musun

jeonkoo
ne dedim de buny soruyorsun

benteyung
bir şey dediğinden değil
bir şeyler demediğinden soruyorum
bir an önce konuşmayı bitirip gitmek istiyor gibisin
hiç böyle yapmazdın

jeonkoo
bunu istemek için sarhoş olmama gerek yok
ve fazla da sarhoş değilim zaten
şimdi müsaade edersen gidiyorum

görüldü

×××

taehyung:

saat gecenin birini bulmuştu bile. jungkook ile konuşmamın ardından onu düşünüp duruyordum. baş başa sohbet derken neyi kastediyordu?

sürekli aynı şeyleri düşündüğümden kafamı oyalamak amacıyla film açtım fakat asla odaklanamıyordum, aklım sürekli jungkook'a gidiyordu. öğlene kadar uzun uzun düşünmüş ve aramızı düzeltmek için kesin karar almışken neydi bu şimdi?

zihnimi yoran bu düşünceler gözlerimin dolmasına neden olacak raddeye geldiğinde uyumam gerektiğini fark ettim. zihnimi susturmanın en iyi yoluydu uyumak. yatağıma gitmek için ayaklandığımda dış kapıdan gelen ses olduğum yerde irkilmeme neden oldu.

gecenin bu vakti kim olabilirdi ki? tedirgin adımlarla kapıya adımladım ve kapı deliğinden kim olduğuna baktım. jungkook?

kapıyı hızla açmamla ağır bedeninin üzerime yüklenmesi bir oldu. güçlükle dengemi sağladığımda kapıyı kapadım ve yanımda taşıdığım bedeni oturma odasına götürüp koltuğa attım.

"delirdin mi sen, ne bu hâlin?"

"evime gelmek istedim" diye mırıldandığında gözlerini kapamıştı uzanırken.

"burası evin değil ama jungkook"

"burası benim evim değil zaten taehyung. benim evim sensin, sana geldim ben"

dedikleri nefes almayı unutturmuştu sanki. şaşkınca açılan gözlerimle seyrediyordum uyuklayan adamı. bu haldeyken bile nasıl kalbimi ısıtabiliyor diye düşündüm kısaca.

hemen yanına gidip vücut ısısını kontrol ettim. sarhoşluğun etkisiyle olmalı ki bedeni deli gibi yanıyordu.

"duş alabilecek kadar ayık mısın?"

"duş aldırabilecek kadar cesaretli misin?" sözlerini söyledikten sonra işaret parmağını dudaklarıma bastırıp "şşş" diye bir ses çıkardı "bizi bulamayacaklar.. burada yalnızca sen ve ben varız sevgilim"

son sözleri yıllar önce yakalandığımız güne aitti. ben yakalanacağız diye tuttururken o şimdi de yaptığı gibi işaret parmağını dudaklarıma bastırıp aynı kelimeleri fısaldamış ve öpmüştü dudaklarımı. gözlerim dolmuştu yine.

"teknik olarak şimdi seni öpmem gerekiyor daha sonra annen gelecek" kendi kendine konuşmaya devam ediyordu "annen nerede taehyung? yakalanmamız gerek.."

daha fazla dayanamadım avucumun içiyle bastırdım asla durmayan dudaklarına. dayanamazdım böyle konuşmasına, ağlardım.

çok geçmeden dudaklarını elime bastırıp öptü nazikçe. içim titremişti resmen. elimi dudaklarından çekip aşağı indirdiğinde bırakmadı. hâlâ tutuyorken gözlerini tamamen kapadı. birkaç dakika sonra düzene giren nefesleriyle anladım uyuyakaldığını. elimi çekmeye çalışıyordum fakat bırakmıyordu. anlaşılan zor bir gece geçirtecekti bana koca bebek.

×××

jungkook:

yorgunlukla gözlerimi araladığımda bir süre etrafı inceledim. evimde değildim, tanıdık bir yerdi olduğum yer. gözlerimi tamamen açıp dikkatle baktığımda fark ettim, taehyung'un eviydi burası. elimi ağrıyan başıma götürmek istediğimde hissettiğim ağırlık gözlerimi üzerine çekti. taehyung dizlerinin üzerine otururken elimi tutarak kafası bacağıma yaslanmış uyuyordu.

ne yani tüm geceyi bu şekilde mi geçirmişti? tam bir aptalım diye kızdım kendime.

önce onu rahatsız etmemeye çalışarak kalkmaya çalışmıştım fakat taehyung en ufak hareketimde irkilip uyanmıştı. meraklı gözlerle bana baktığında uyanık olduğumu fark edince gözlerini başka yöne çekti. elimi çoktan bırakmıştı.

o ayaklandığında peşinden hızla kalkıp konuşmaya çalıştım "taehyung ben özü-" hemen lafımı böldü "sorun değil, kendine geldikten sonra git buradan"

bu sözlerine anlam verememiştim ve biliyordum ki bu gözlerimden anlaşılıyordu. ama o, umursamamazlığa verdi ve odadan çıkarak gözden kayboldu. gece bir şey mi dedim veya yaptım diye düşünürken içim içimi yiyordu. dayanamayıp peşinden gittim

"taehyung neredesin? dün gece seni incitmedim değil mi?"

kısa süre sonra lavabodan çıktığını görür görmez yanına gittim. gözleri yüzümde değil, başka yerlerdeydi sürekli "neyin var senin?" diye sordum. cevapsız kalırım diye tahmin ediyordum fakat yanılttı bu sefer.

elini boynuma çıkarıp iki parmağı arasına aldı ve sıktı. pek acıtmadığından tepki vermedim "içip geleceksen gelme bir daha evime"

cevap vermeme izin vermeden "git hadi" diye söylendiğinde daha fazla zorlamak istemedim. son kez somurtkan yüzüne baktıktan sonra çıktım evden. ardımdan işittiğim "aptal" diye haykıran ses bir şeylerin olduğundan emin olmamı sağlamıştı.

ღღღ

uff bıktım ben bunlardan

ᴅᴇᴛꜱᴛᴠᴏ, ᴛᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin