♥︎

90 13 15
                                    

Minho'dan

Alarmın çalması ile yatağımdan kalktım. Her sabah saat 5'te uyanır, hemen koşuya gider, bir buçuk saat koştuktan sonra eve gelirdim. Eve geldikten sonra 1 saat spor yapar, düş alırdım. Geri kalan zamanımda da okula hazırlıklarımı yapip yürüyerek okula giderdim. Hiçbir zaman bir değişiklik olmazdı.

Her zamanki gibi kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Üzerine bir şeyler geçirip evden çıktım. Her zamanki gibi kulaklıklarımı da yanımdaydı. Koşmayı da şarkı dinlemeyi de çok severdim. Bu da kafa dağıtma yöntemlerimden birisi. Hem de okula karşı hazırlı olmam için ideal.

Evet, arkadaşım yok. Gerek de yok. İnsanlar kötü, kaba, saf ve salaklar. Özellikle okulumdakiler. Müdürden tut hizmetlisine kadar herkes benden nefret eder. Başımı çok belaya sokuyorum diye.

Beni zayıf biri sanıyorlar. Hayır, onlardan kat ve kat daha güçlüyüm. Sadece okuldan atılırsam diğer okulların beni kabul etmeyeceklerini biliyorum.

Bir buçuk saatin sonununda eve geldim. Elimi yüzümü yıkadım ve sporumu yapmak için odaya geçtim.

Evim küçücüktü. Ama benim için idealdi. Gerekli her şeyim vardı. Genelde 100 şınav, 150 mekik çeker ve esneme hareketlerimi yapardım. Tabii bazen bu sayılar değişebiliyordu. Bugün pek değişecek gibi durmuyordu.

Sporumu yaptım, okul için hazırlandım ve evden çıktım. Saat 08.33'dü. Ders 09.00 da başladığı için yavaş yavaş yürüyordum.

Okula geldim ve sırama geçtim. Sıramın üzerindeki yazılar, diğer sıralar arasında benimkini göze çarptırıyordu.

Ucube, psikopat, katilin oğlu, sürtük...
Bunlar masamda yazanların sadece birkaçı.

"Bizim sürtük yine erken gelmiş." diye sınıfa girdi bir ucube zorba. Kendisi bu okulun müdürünün oğlu. Ne zaman bir şey yapsa hemen bana suç atar. Onun yüzünden tutanak bile yemiştim. Hiçbir şey söylememe rağmen.

Yanıma doğru yürüdü ve sıramın yanına gelince durdu. Saçımdan tuttu ve kafamı yukarıya kaldırdı. Ani acıyla hafif inledim.

"Olanlardan sonra bir daha okula geleceğini sanmıyordum. Ama gelmişsin. Süprizlerle dolusun Lee Minho!" dedi ve karga sesi ile kahkaha attı. Bunu dedikten sonra ayağa kalkıp yüzüne bir yumruk indirmek istedim. Ama bunu yaparsam okuldan atılırdım. Bu yüzden sessiz kalmaya karar verdim.

"Neden bir şey söylemiyorsun Lee Sürtük? Dilini mi yuttun? Yoksa korkuyor musun?" dedi ve o piç sırıtışını yaptı. Sabrımı zorladığını biliyordum. Bu yüzden sakinliğimi korumaya çalışıyordum.

"Konuşsana!" diye bağırdı ve kafamı sıraya çarptırdı. Sanırım okuldan atılacağım.

Saçlarımdaki elini tuttum ve geri çektim. Ayağa kalktım ve üzerine yürümeye başladım. Hâlâ sırıtmaya devam ediyordu.

"Vay, bizim Minho sinirlenmiş!" diye güldüğü anda yanağına sert bir yumruk indirdim. Yumruğun etkisi ile yere düştü ve yanağını tutup bana şaşkınlıkla baktı. Bunu firsat bilip üzerine çıktım ve yakalarından tutup o ucube suratına kafa attım. Dudağı ve burnu kanamaya başlamıştı.

"Kimmiş bakalım sürtük?" dedim altımda kanlar içinde yatan şahsiyete. Kaçmaya çalıştı ama öyle bir hırs ile tutuyordum ki kolumdaki damarları hissedebiliyordum.

"Babam birazdan seni çağırır. Sırana son kez bak ve vedalaş!" dedi gülerek. Kahkaha attım ve diğer yanağına bir tane daha yumruk indirdim. "Senin o ucube suratını bir daha görmektense ölürüm daha iyi." dedim ve yakalarını iterek bıraktım.

two pains, 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin