♥︎

35 7 4
                                    

Minho'dan

O ayrıldıktan Seungmin ile lokantadan çıkıp her zamanki kayaya gidiyorduk. Gerçekten çok yorulmuş görünüyordu fakat hâlâ gülümsemeye devam ediyordu.

Bütün bunlar bir yana, gözüne ne olduğunu gerçekten merak ediyordum. Ama rahatsız olduğunu söylediğinden beri hiçbir şekilde soramıyorum. Acaba konu tekrar ailesi mi? Yoksa başka bir şey mi var? Ne yapıp edip onu o evden çıkarmalıyım.

"Seungmin," diye seslendim yanımda yürüyen çocuğa. Yüzünü bana döndü ve gözlerini kırptı.

"Şey, aslında artık benim evime kaçabilirsin diye düşünüyordum. Gerçekten Seungmin, senin için endişeleniyorum. Her geldiğinde o morlukları ve yenilerini görünce ölecek gibi oluyorum. Lütfen Seung. Kaç oradan ve yanıma gel." dedim durarak. Tatlı köpüş gözleriyle bana bakarken hafif gülümsedim.

"Her şeyin bir zamanı var Minho. O zaman daha gelmedi, üzgünüm." dedi.

"O doğru zaman daha ne kadar uzun süre gelmeyecek acaba Seungmin? Seni yiyip bitirmişler senelerce. Hâlâ nasıl bekliyorsun?" diye sordum hırsla. İç çekti,

"Biliyorsun lise hayatım hâlâ bitmedi. Biter bitmez kaçacağım zaten. Şurada kaldı 3 ay. 18 sene buna dayandıysam 3 ay da dayanabilirim." diye cevapladı. Daha fazla itiraz etmeyecektim. Çünkü onu zorlayamazdım, kendince sebepleri vardı.

Bir süre daha yürüdükten sonra her zamanki yerimize geldik. Yan yana oturduk ve o güzel denize tekrardan baktık ve düşüncelere daldık.

Geçirdiğim bu 1 hafta bana hâlâ bir şans olduğunu göstermişti. Normalde tüm umutlarım tükenmişken Seungmin tüm duygularımı değiştirdi. Uzun zaman sonra ilk defa böyle şeyler hissediyordum. İlk defa birini sevmiş ve sevilmiştim.

Abim yaşarken benimle sürekli oyun oynardı. Hâlâ unutmam, en sevdiğim oyuncağım ve aynı zamanda tek oyuncağımın tekeri kırılınca çok ağlamıştım. Abim bunu görünce iki aydır biriktirdiği harçlıklarını kullanarak bana yeni bir oyuncak almıştı. O günün akşamında da babam tarafindan gözlerimin önünde öldürülmüştü.

O günden sonra insanlara hiçbir zaman güvenmedim. Lokantadaki teyze farklıydı sadece. Hayatı da hiç sevmezdim. Kafamda kurduğum bin bir türlü intihar planları vardı. Birini denemeye kalktığımda teyze sürekli beni durdurdu. Yaşamam için gerekli sevgiyi bana gösterdi. Bir anne gibi büyüttü beni.

"Biliyor musun Seungmin? Hayat şah damarıma bıçağı çekmiş, beni rehin tutuyor. Ne kımıldamama izin veriyor, ne de ölmeme." diyiverdim. Sürekli aklımdan geçirdiğim şeyi ona da söylemek istedim.

"Ben seni o hayattan kurtarıp yeni hayatın olacağım."

Elimi tuttu ve bana döndü. Kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı.

"Ne olursa olsun, bir umudumuz var artık Minho. Artık böyle düşünmeni gerektirecek hiçbir şey yok. Sen beni kurtardın, ben de seni kurtaracağım. Bana biraz zaman tanı. Pişman olacağın şeyler yaptırmayacağım."

Ellerimi bıraktı ve sımsıkı sarıldı. Gözümden bir yaş damladı. Ben de ona sarıldım ve ağlamaya başladım. Sırtımı okşadı, nefes aldım ve ağlamamı durdurdum. Kollarından ayrıldım ve gözlerimdeki yaşları sildim.

"Senin gibi birini ilk defa tanıyorum Seungmin. Yaşadıklarına rağmen nasıl da hayat dolusun. Büyük saygıyı hakediyorsun. 1 haftada nasıl buralara geldik bilmiyorum ama umarım ayrılmayız." dedim saçını okşayarak.

"Birlikte yaşamaya başlayınca artık bunları düşünmene gerek kalmayacak. Merak etme en iyi notlar ile bitireceğim okulu ve hemen yanına geleceğim." dedi ve gülümsedi.

"O günü iple çekiyorum Seungmin."

•••

Gecis bolumu olarak sayarsiniz artik :)

Gecis bolumu olarak sayarsiniz artik :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
two pains, 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin