Yorganı kafama kadar çekerken içim çıkarcasına bir hıçkırık daha savurdum odamın duvarlarına. Ciğerim sökülürcesine ağlıyor , delicesine acıyla kavrulan kalbimin isyanı ve yine gözden çıkarılan kişi olduğumu bana söyleyen beynimle çatışıyordum.
Aslında çatışmıyordum. Çünkü beynimin haklı olduğunu biliyordum. Ama yine de toparlanıp kendime gelmek yerine , kalbimin bu saf acıyı bir kez daha çekmesine izin veriyordum.
Son bir kez.
Çünkü biliyordum ki toparlanabilmem için önce sağlam bir yıkılış yaşamalıydım.
Böylece saatler saatleri kovaladı. Ben izledim. Zaman akıp gitti , hiçbir şey yapmadım. Bazen kan akışımın yavaşlar gibi olduğunu hissettim. Ama bekledim.
Kendime saydırdım çok kez. Tam da bu sefer gerçekten beni seven birini buldum derken , böyle birinin hiç varolmamış olduğunu öğrenmiştim.
Aslında var olmuştu. Annem.. beni kendinden çok seven ve bir başına herkese savaş açan annem.. dulsun bir başına bu çocuğa bakamazsın , bir koca bul diyen anneannemlere inat , bütün hayatını bana adayan annem..
Ama artık o da hiç varolmamış gibi geliyordu. Yavaş yavaş yüzünü unutmaya başlıyordum çünkü.
Aklıma doluşan fikirlerle biraz daha ağladım.
En sonunda kendimle olan savaşımı sona erdirip yalnızca tavana bakarak sabah olmasını bekledim.
Yavaş yavaş yeni gün doğduğunda ve güneş ışıkları yüzümü tırmalamaya başladığında ensemde annemin nefesini hissettim. Gözlerim kitaplıktaki jiletlere kaydığında , kulağımın arkasından bir ninni gibi söylendi annem.
"Sakın.. sakın Doruk. Bunca zaman seni kaybedeyim diye uğraşmadım ben. Ayakta durdum. Senin için.."
"biliyorum.." diye bir fısıltı döküldü dudaklarımdan.
"şimdi iki kıytırık acı seni devirmesin. Güçlü ol çünkü bu güneş senin için doğmadı ve senin için de batmayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
depresif•bxb
Teen FictionDoruk: Annem hep derdi ki.. Doruk: Sevgi gösterdiğin sürece , kimse canını yakmak istemez. Doruk: Sen nasıl kalbimi paramparça edebildin ki?