Yüzündeki gülümsemeye bakılırsa doğumgünümü maf etmeye gelmişti. Hadi ama, lanet olası bir doğumgününde bile rahat bırakmayacak mısın beni? "Selam kardeşim." dedi. 'Kardeşim' lafını bastırarak söylemişti. Herkes kapıda ki Emre'ye odaklanmıştı. Kimseyle takılmayan, egosu tavan yapmış, fakat bir o kadar da çekici. Selen Emre'ye yiyecekmiş gibi bakıyordu. Ben mi? Ben bu gecenin daha nasıl maf olabileceğini düşünüyorum. "Cevap vermeyecek misin? Sana hediye aldım." diyen Emre'ye odaklandım tekrar. Kapıyı kapattı ve ağır adımlarla bana doğru gelmeye başladı. Elindeki küçük ama sevimli hediye paketi dikkatimi çekmişti. Tam önümde durdu,önüme gelen saçı kulağımın arkasına itti. Hediyeyi bana doğru uzattı. Tam alacakken, cıkladı. "Hayır ben açmak istiyorum." Dedi. Sesinde ikna edici bir ton vardı. İlk kez ona inanmak istedim. İlk kez gerçek anlamda kardeşim, abim olduğunu hissetmek istedim. Kafamı olumlu anlamda salladım. Gülümsedi, ama gözlerine kadar ulaşamamıştı. Paketi bir çırpıda açtı. İçinden çıkan şeyle gözlerimi kocaman açtım. Siyah bir südyen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİŞ
AléatoireYandan muhteşem bir yüzü vardı. Yüz hatları zarifti. İnsanı kıskandıracak bir güzelliğe sahipti. Birden, düşüncelerimi okumuş gibi bana döndü. Ağzım hafif aralanmıştı, yüzünün sol tarafında bir yara vardı. Derin bir yaraydı. Fakat ona öyle güzel yak...