Sabah uyandığımda Defne daha uyanmamıştı. Mışıl mışıl uyuyordu prensesimiz.
İyi bir arkadaş olarak onu " Hadi uyan sabah oldu." diye uyandırmam gerekirdi. Ama ben farklı bir yol tercih ettim.
Defne her sabah kalktığında duş alır ve en az bir saat içeride şarkı söyler. Ama eğer ben üstüne soğuk su dökersem Defne hem uyanmış olur hem de duşla zaman harcamaz. Su faturasına büyük iyiliğim.
Tabi bunu yaparken video çekmeyi de ihmal etmem.
Hemen elime bir kova aldım ve banyoya ilerledim. Kovayı olabildiğince su ve buzla doldurdum. Güne başlamak için ideal bir yöntem.
Koltukta huzurla uyuyan kankamın yanına gittim ve video çekmeye başladım.
"Sevgili izleyenlerim, benimki gibi bir arkadaşınız varsa bu çok güzel bir uyandırma yöntemi lütfen dikkatle izleyin." deyip güldüm.
Kovayı elime aldım ve içimden üçe kadar saymaya başladım. bir... iki... üç...
Kovadaki suyu Defne'nin üzerine boşalttım. Defne bağırarak uyandı ve odasına doğru koştu.
Ben gülmekten boğulurken Defne, sırılsıklam olmuş tişörtünü sıkıyordu. O sıktıkça sular yerlere akıyor daha çok gülmeme neden oluyordu. Defne işini bitirince ' sen mahvoldun kızım, bitircem seni' bakışı attı ve kovayı Alıp banyoya ilerledi.
Banyodan çıkınca kovanın dolu olduğunu, Defne'nin de bir manyak gibi Üstüme geldiğini gördüm.
Bağırarak kaçmaya çalıştım ama sonra kaçacak yerim kalmadı. Defne kovadaki suyu kafama boşaltırken ayağı kaydı ve yere düştü. İkimizde deliler gibi gülüyorduk sonra telefonumla video çektiğimi hatırladım. Hemen gidip videoyu kapattım ve Defne'yle izlemeye başladık.
Her saniyesinde gülüyorduk ve Defne ' bu ben miyim?' Bakışı attı. Kafamı salladıktan sonra izlemeye devam ettik ve WhatsApp grubumuza videoyu gönderdim. Altına da günaydın yazmayı ihmal etmedim tabi ki.
Sonra aklıma Selin'in bize dün Gönderdiği mesaj geldi. Evine gelip gelemeyeceğimizi sormuştu, bende Defne'ye sormadan geliriz demiştim.
"Defne, dün Selin mesaj atmıştı bizi evine çağırıyor." dedim. " Neden şimdi söylüyorsun, bizde su Savaşı yapıyoruz, kız bizi bekliyordur şimdi hadi kalk da giyinelim." deyip beni kolumdan tuttuğu gibi odasına götürdü.
Ben şort ve tişört giymiştim, Defne'yse siyahlara bürünmüştü. " Azrail misin nesin kızım ya dün izlediğimiz korku filminde bile daha çok canlılık belirtisi var, sabah sabah ne siyahı giyiyorsun, siyah Güneş çeker." dedim. " Aynı annem gibi konuştun tebrik ederim." dedi aldırmaz bir tavırla.
Aslında haklıydı ama bende haklıydım. Siyah Güneş çekiyor. " Uff be kızım bi günde Şort giysen ölür müsün? Eğer bugün bunlarla oraya gidersen yemin ederim o Çığlık attığın videoyu bütün okula atarım!" Tehditim üzerine gidip üstünü değiştirdi ve bir şort bir de tişört giydi.
"Aferin bak ne güzel oldu. Her gün bir gotiğin yüzüne bakamam, saçının rengi de kırmızı iyice şeytana benziyorsun." dedim.
Uflayarak evden çıktık ve Selinlerin evine geldik. Defne kapıyı çaldı ve Selin kapıyı " Sürpriz! " Diyerek açtı. Evde okuldan birkaç kişi vardı ve hepsi bizim gelmemizi bekliyordu. Defne'ye baktığımda bana ' seni geberticem' bakışı attı ve ona bunları giydirdiğim için pişman oldum.
"Defne sen misin? Çok değişmişsin hiç şort giydiğini görmemiştim." dedi Selin ve Defne kolumu adete koparıcakmış gibi sıktı. " Ahhhh!" Diye bağırdığımda Defne kolumu bıraktı ve ikimizde Selin'e merakla baktık. Elbette bir açıklama istiyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyunculuk Akademisi
Teen FictionBEKLE BİZİ HOLLYWOOD SENIN İÇİN GELİYORUZ!!! Damla en yakın arkadaşıyla beraber Hollywood'a gider ama şanssızlık peşini bırakmaz. Oyuncu olmak sandığından da zordur. Özellikle işin içinde aşk varsa.