12

306 41 52
                                    

10 ve 11'i okumayı unutmayın ~

-chanyeol'un anlatımı-

hayat gerçekten şaşırmaya şaşıracak kadar enteresan olaylara ev sahipliği yapıyordu. olan hiçbir şey bizim elimizde değildi fakat bu hayat bizimdi.
müdahale edemediğimiz olayları yaşayan bizler, yine müdahale edemediğimiz olaylar sebebiyle üzülüp seviniyorduk.
ne garipti...

lunaparkta eğlendiğimiz günün üzerinden haftalar geçmiş jongin eskisinden çok daha iyi görünür olmuştu. kyungsoo ailesi ile birlikte memleketine giderken, baekhyun da gün içinde uğrayıp sonra gözden kayboluyordu.
bense başladığım ve devam ettikçe bağımlısı olduğum spora devam ediyor, günlerimin çoğunu basketbol sahasında geçiriyordum.

yaz tatilimizin bitmesine bir ay kadar zaman kalmıştı.
akşam yemeği için yemek masasına yerleşmiş vaziyetteyken babam bana seslendi,
"chanyeol, jongin hâlâ sehun'larda mı kalıyor oğlum"

başımı sallayarak yanıt verdim,
"evet baba, orada daha iyi hissettiğini söyleyince ısrar etmedim"

babam çenesinde, yeni çıkmaya yüz tutmuş sakalını kaşıdı.
"yarın jongin'in babası taewoo gelecek. iki aydır yurtdışındaydı, işlerini ayarlaması da mümkün olmayınca anca gelebiliyor."

jongin adına nedense üzülmüştüm. annesi onu tamamen bir projeden ve işten ibaret görürken babası işini bırakıp da gelememişti. aylardır oğlu burada kimin yanında ne yapıyor merak dahi etmemiş gibiydi.

"ben jongin'e söylerim görüşmek isterse-"

konuya annem dahil oldu,
"görüşmek ister mutlaka, hem yarın sehun ve baekhyun'u da çağıralım kendini yalnız hissetmez. yine konuşmak istemezse de en azından babasıyla kahvaltı etmiş olur."

annemin yapıcı teklifini onaylayarak önümdeki yemekten yemeğe başladım. bir yandan da düşünüyordum, jongin'in yerinde ben olsaydım bu görüşmeyi nasıl karşılardım?

odama çıktığımda jongin'in numarasına tıklayarak aramayı başlattım, durumu açıklamadan yarın babasının geleceğini sehun ile birlikte kahvaltıya bize gelmesini teklif ederek telefonu kapattım.

bir süre deneme yazısı çalışmasıyla vakit geçirdim, üniversite sınavı için çözmem gerekenden fazla soru ve denemeyi çok erken saatte bitirdiğim için yarım kalan çizgi romanımı alıp odamdaki balkona çıktım. geniş balkondaki salıncak koltuğu çok seviyordum.

"hey"

duyduğum sesle irkilerek başımı kaldırdım.
baekhyun, balkonumun girişine omzunu yaslamış bana bakıyordu.

"selam, ne zaman geldin duymamışım"
bir yandan geniş salıncak koltukta baekhyun için yer açarken bir yandan da onu inceliyordum. oysa dün görmüştüm.

yanıma oturup sırtını kalın iplere yaslayarak bedenini bana döndürüp bağdaş kurdu. altına giydiği şort anında yukarı toparlanmıştı fakat bunu hiç önemsemiyor gibi rahattı. bense bacaklarına bakmamak için çaba göstermeye çalışıyordum.

"geleli bir yarım saat oldu sanırım. biraz sungjin amcayla konuştuk sonra da buraya geldim işte"

elimdeki kitabı kapatıp baekhyun gibi oturdum ben de. çıplak dizlerimiz artık birbirine değiyordu.
"ne iyi yaptın" demekle yetindim, çünkü ten temasımız ancak bu kadarına izin veriyordu.

"bu gece burada kalacağım, sabah jongin'e iyi hissettirmem için iyi uyumam gerekiyor"

bakışlarım yüzünü turladı, baekhyun'un gözlerinin benim yüzümde yaptığı gibi.
"hâlâ uyku sorunu mu çekiyorsun"

couple of the century | chanbaek-sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin