•on sekiz

299 30 24
                                    

Ertesi gün

Minho X hanji

Minhom
Sincabım
Geleyim mi?

_hanjiii
Ay evet evet gell

Minhom
Hazırlan hadi 15 dakikaya ordayım

Jisung
Tamamm
Görüldü

•••••••••••••••••

Heyecanla yatağımdan doğruldum. Dolabımı açıp üstüme mavi bir palazzo pantolon ve oduncu gömleğini giymek için aldım. Giydikten sonra, saçıma elimle biraz şekil verdim. Aynamla bakışmayı kestikten hemen sonra evden çıktım. Evin mahallesinden biraz uzaklaşınca, karşıdan minhonun geldiğini gördüm. Sikeyim, çok yakışıklı olmuştu.
Beni görünce gülümsemesini büyüttü ve yanıma geldi. Bana bakarken gözleri parlıyordu.

"Oh, sincabım çok güzel olmuşsun"

"Ah, teşekkür ederim"

Utanarak gözlerimi kaçırdım. Ardından konuşmaya başladı.

"Nereye gitmek istersin?"

"Bilmem"

Bir yere gitmeme gerek yoktu. Sadece o yanımda olsun. O bana yeterdi.

"Hm, kafeye gitmiyor muyduk?

"A evet doğru! Oraya gidecektik!"

"Gel gidelim o zaman"

Dedikten sonra, elini elimle buluşturdu. Tanrım, elleri sıcacıktı.
Elimi tutarken utanarak yürüdüğümü fark ettiğinde yüzünde yine bir gülümseme oluştu. Galiba utanmamı seviyordu.

"Neden öyle gülüyorsun!"

"Utanman çok tatlı"

Bunları söyleyince daha da utanıyordum.

"İşte geldik"

Dediğinde, karşıya baktığımda kafeyle karşı karşıya geldim. Eli elimde kafeye doğru yürüdük. İçeri girdiğimizde bize biraz tuhaf baksalarda, umursamadan, köşede bir yere geçtik.

"Hoşgeldiniz, ne sipariş etmek istersiniz?"

"Ne yemek istersin jisung?"

"Farketmez, sen ne yersen bende onu yerim"

Dedikten sonra minho bir şeyler sipariş etti. 5-10 dakika sonra garson elinde tatlılarla geldiğinde çok şaşırmıştım. Bu benim en sevdiğim tatlıydı. Limonlu cheesecake, bayılırım.

"Minho! Bu benim en sevdiğim tatlı!

"Ah, öyle mi benimde en sevdiğim tatlı miniğim!!"

Miniğim mi, bu kelime kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Utanarak cheesecakemi yemeye başladım. O kadar çok seviyordum ki yemeğe dalmıştım. Bi an minhoya baktığımda, elini yüzüne dayamış beni izliyordu.

"Ama bana öyle bakarsan yiyemem!"

"Nedenmiş, çok tatlısın, yanaklarını yiyesim var!!

"Hadi ama sende yesene ya"

"Tamam tamam"

Cheesecakelerimizi yedikten sonra ödemeyi yapıp, kafeden çıktık. Yine elleri ellerimde yürüyorduk. Sonra minho sessizliği bozdu.

"Sinemaya gidelim mi miniğim?"

"A olurr!"

Minho beni yine o güzel gülümsemesiyle yanıtladı. Sinema salonuna vardığımızda, hemen birer bilet aldık. Romantik bir filme girmiştik. Salona geçtiğimizde yan yana oturduk, ve beklemeye başladık. 1-2 dakika sonra film başladı. Filmi dikkatli bir şekilde patlamış mısırimla yiyiyordum. Sonra üzerimde bakış hissedince, minhoya baktım. Yine bana bakıyordu. Hayran gözlerle...

Bende ona biraz şaşkınlıkla bakarken, filmin en güzel ve loş ışıklarının olduğu yerde, dudaklarını hafifçe dudağıma dokundurdu. tüm sevgisini dudaklarında yansıttı, o an.

Galiba yaşadığım en güzel anlardan biriydi. Bu anı aklımın en güzel yerin en ince detayına kadar kazıdım.

Dudaklarını dudaklarımdan çektikten sonra, biraz utanmışlıkla, yan bir gülüş atıp filmi izlemeye devam etti. Ama emindim ki o da bu anı aklının en güzel yerine kazımıştı.

Sonra, mısırımı bir köşeye bırakıp, başımı omzuna yasladım. O da başını başıma Yasladı. Ve böylece filmi izleyip bitirdik.

"Teşekkürler minho, her şey için!"

"Rica ederim miniğim!

Saat gece 10 suları, minhonun eli elimde, ıssız sokaklarda, iki birbirine muhtaç genç, öylece yürüyorduk.

Evin mahallesine geldiğimizde, minho elimi istemsizce bıraktı. Sonra yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.

"İyi geceler miniğim, kendine dikkat et!"

"İyi geceler minhom, seni seviyorum!"

Yine o güzel gülümsemesini sundu, şapkasını başına geçirdi, ve beraber geçtiğimiz sokakta, gözden kayboldu..





























Yüz yıllar sonra selam!
Bölümü gec atmamim sebebi telefonum bozuldu aq
Bir ay gelmedi aw
Neyse finale yaklasiyoruz yaa
Heycanlandim bi
Neyse gorusuruzz

snowball || minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin