2: Düşünceler

202 45 22
                                    

~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~

Kızı görmese bile Suguru Geto; Y/n L/n'nin sonsuz konuşması, bir aristokrat leydisi sayılmayacak kahkahaları, içtenliğine bakılacak olursa onun hala genç bir kız olduğunu söyleyebilirdi.

İkinci kez Y/n odasına girdiğinde, kulakları ikinci kez onun yumuşak adım seslerini işitti. İlk kez fark ettiği şey ise Y/n'nin çiçek kokusuydu. Kendi ve odasından ne kadar farklı ve güzel bir kokuydu.

Erkek kardeşinin, ona gönderdiği kız hakkında her şey çok gençti. Onun hakkında tahmin edeceği her şeyin genç olması daha iyiydi. Onu korkutmak daha kolay olacaktı. Tıpkı daha önce gelenler gibi.

Gün boyunca, onun kendisine baktığını hissediyordu. Ya sessiz bir şekilde onu yargılıyordu ya da ona acıyordu. Ancak, boynunun saf utançtan kıpkırmızı olduğunu hisseti. Sonra odasını hatırladı, odası tıpkı savaş alanı gibiydi.

Görüşünü kaybettiği altı ay boyunca, Buxton'da yaşamını sürdürüyordu. Lanet olası Londra topraklarından uzak. Dürüstçe acımasız eleştiriler yazmak ve sosyalistlerin ondan nefret etmesini sağlamak. İki yüzlü aristokratlarla dolu acıklı balolara katılmak.

Suguru aptal değildi. İlk günden beri, Londra'nın kibar toplumunun sahteliğinin kesinlikle farkındaydı. Kaza nedeniyle görme kaybını Tanrı'nın intikamı ve onlar için bir nimet olarak adlandırdıklarında şaşırmadı. Bunu o toplumun acınası insanlarından bekliyordu. Yine de aptallığı olmasaydı, bu genç kızla bu odada olmazdı ve annesi her zaman ki gibi bir prima donna olarak hala Londra'da olurdu.

Öte yandan Suguru, yarım yıl önceki kaza nedeniyle yaralı vücudunun fazlasıyla bilincindedir. Evet, sadece yüzü ve boynu değil; vücudu, kolları, göğsü, kalçaları ve Tanrı bilir geri kalan hangi uzvu.

Açıkçası Suguru, felaketten çok önce, güzel görünümü ve sevimli kişiliğiyle herkesi cezbeden küçük kardeşinin aksine yakışıklı bir adam olmadığını kendine itiraf ediyor. Ichiro harika bir kardeş, Suguru bunu asla inkar edemezdi. Ichiro, kör ağabeyine bakması için kadınları işe alıyordu ve tam nezaketiyle kendisiyle ilgileniyordu.

Suguru içinse işe alınan tüm kadınlar öylece gelip geçiyor, günlerini duygularının karmaşıklığında isyankarca sürdürüyordu. Ta ki küçük bir kız odasına girdiği ilk andan beri. Kızın bitmeyen sonsuz hikayeleri tıpkı bir masal gibi ilk defa kazadan beri düşünmeyi bırakmıştı.

Doğduğu yer olan Eyam'dan bahsetmişti kız. Elbette oranın veba köyü olduğunu gençliğinden beri biliyordu. Bunu herkes biliyor, değil mi? Yine de, onu dinlediğini düşünmesini istemediği için bu konuda yorum yapmamayı seçti. Y/n tarafından ne kadar eğlenmiş olmasına rağmen.

Eyam'da hatırladığı bulutların şekilleri hakkında konuşmaya devam etse bile, Suguru kendini tatlı yumuşak sesi dinlerken buldu ve ani kıkırdamalarına şaşırdı. Bu tek başına neredeyse dudaklarının köşesinin yukarı doğru kıvrılmasına sebep oluyordu. Ama ne yazık ki, böyle bir rezalet yapmamak için tüm gücünü kullandı.

Suguru onun gibi bir kızla tanışmamıştı. Aşırı iltifatları ve sahte kıkırdamaları ile bayanlara kur yapmaya alışkındı. Kızın bu hallerini sıradışı ve sevimli bulmadan edemedi.

Kolayca kontrol edebileceği, sahte erdemli davranışları olan, bencil, para düşkünü ve ikiyüzlü kadınlar Suguru'nun yatağında alıştığı kadın türüdür. Ne kendini ne de Londra toplumunun kadınlarını suçlayamazdı çünkü böyle yetiştiriliyorlardı.

Yine de şimdi kendini bu genç kızın gevezeliğinin tadını çıkarırken buldu. Ve belki de, sadece belki, kızın bir ay kalmasına izin verir ve bununla birlikte kız veba köyüne ya da Tanrı bilir nereye gidecekse geri döner.

———————————————————————

Oy ve yorumlari unutmayin askitolar

İns suguruyu da adam edicez 👺

𝐀𝐑𝐂𝐀𝐃𝐈𝐀, 𝐬𝐮𝐠𝐮𝐫𝐮 𝐠𝐞𝐭𝐨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin