Sabah oldugunu sandigim,öglen bir gibi kalka bilmiştim.Annemin salonda ayakta,elinde kahvesiyle birkaç adamı idare ettiğini söyleyebilirim,adamları selamlayıp annemin yanına geçivermiştim.
"Günaydın,iyi hissediyor musun?" Diye sordum kollarımı yavaşça beline sararken.
"Evet,evet daha iyiyim,bu hafta için fazlasıyla enerji toplamam gerekecek"dedi yüzüne sahte bir gülümse takıp saçlarımı koklayarak öptükten sonra.
"Bu adamlarda neyin nesi?"
"Tatlım"diye başladı söze "Tanışınmak zorundayız bu ev çok anılarımızla dolu çok mutluluk üzüntümüzle doldu."
Birşey demeyecektim burayı ne kadar sevdiğimi biliyordu en azından babam ile ilişkimin kesilmeyecegine emindim ve burayı ziyaret etme sansımdan dolayı agzımı bu konuda açmayacaktım.
"Nereye gidiyoruz?" Umarım Canada'dan fazla uzak degildir çünkü..."California,teyzelerinin yanına taşınmayı seçtim böylece yanlız kalmamış oluruz bize destek olan birileri olur"
Öylece kalıvermiştim aklımın içindekileri düşünmeme bile izin vermedi babam gider sanırdım o yüzden hiç bu konuda kafamı yormamıştım. "Haklısın senin için mükemmel olur" dedim ellerime belinden çekerek.
En sevdiğim ballı mısırgevregi bile iştahlanmamı saglayamamıştı.
Odamda kafamı dağıtacak birşey arayacagım sırada dısarıyı çıkıp burasının havasını koklayıp tek arkadaşım olan komşunun köpeği Sindy ile vedalaşmak geldi aklıma,fakat ben
James'e ne diyecektim?Sevgili olmamıza ragmen normal arkadaşlar gibiydik.
Kendimi James'in kapısının önünde bulunca garip hissettim ne diyecegimi az önceye kadar hepsi aklımdaydı ama şimdi kafamda kurdugum cümlelerin hepsi silinmişti.
Kapıyı çalmak veya çalmamak arasında gidip geliyordum.Yumruk şeklindeki ellerim kapıyı yavaşça tıklattı.
Kapı açıldıgında önümde bir kız vardı."Sende kimsin?"diye sordum hayretle önümdeki sahte sarışına.
"Kız arkadaşıyım bir sorunun mu var?"dedi alaylı bir ses tonuyla.Hızlıca ordan uzaklaşıp kaldırımın üzerine oturmuştum.Vay canına!Şuan kendimi yerle bir olmuş hissediyordum.Yanımda neredeyse kimse yoktu aslında kimse yoktu ne bir arkadaşım ne bir aile ferdi.
Bahçemizin önünde dikilen birkaç tane mahallenin dedikoducu kadınlarını gördüğümde kendimi buradan hawaiiye ışınlamak istedim neden hawaii bilmiyorum.
"Mars tatlım,duyduklarımız dogru mu taşınıyormuşsunuz?" Hepsi meraklı gözlerle beni incelerken içimden hepsine yumruk atasım vardı.
"Evet" yanlarından geçerken yuzlerinde alaylı bir ifade vardı.
Eve girdiğimde kapının açılış ve ayak seslerim evde yankı yapıyordu.Hiçbir mobilya yoktu etrafta tablolar hala duvarda asılıydı.Evde kimse olmayınca beni bırakıp gittiklerini sandım ki annem üst kattan bana seslendi.
"Efendim""Pizza yiyoruz hadi gel"
Pizzadan sonrasına kulak asmamıştım pizza bu,hayatta beni mutlu edebilecek tek seydi kutsal çikotalardan sonra.
Pizza ile evlenebilirdim sonsuza dek mutlu yaşardık çikolatayılardan birinide evlatlık olarak alırdıkNe saçmalıyordum ben!
Patlayacak bir biçimde tıkındıktan sonra yataga yattım.Annem ve kardeşim uyuya kaldıklarını yeni fark etmiştim elimde telefon tumblrda çocuk kesiyordum.
Yarın bizim için yeni bir başlangıç temiz bir sayfa olucaktı herşeye baştan başlayacaktık hep birlikte.Yeni okul,yeni ev,yeni şehir fakat arkadaşlarımın hatta arkadaşımın olacagından bile emin degildim."Arkadaş olma"konusunda feci derecede berbattım.
-
Geri kalan birkaç mobilyalarda kamyona taşındıktan sonra ölen kuşumun mezarını ziyaret edip arabaya dogru yönelmeden önce Sindy'nin kulubesine dogru gidip, onu koklayıp sevdikten öpücükler bıraktıktan sonra arabaya dogru yöneldim Sindy'nin arkamdan mırıldandıgını duydum,insanlardaki agladıktan sonraki iç çekiş seslerine benziyordu.National Geography'nin köpekler hakkında dedikleri dogru olsa gerek.Kimseyi duymak istemediğimden kulaklığımı takarak,koltuga gömülüp Avenged Sevenfold'dan A Little Piece Of Heaven dinlemeye başlamıştım yolculuk boyunca yuksek sesle müzik dinlediğim için kulaklıgı çıkardıgımda kendimi sagır olmuş gibi hissetmiştim,daha önce sağır oldugumdan degil tabii.
Yolculuk sandıgımdan uzun sürdüğünden çok halsızdım annem ve kardeşimde öyle görünüyordu.
Oturacagımız evin önüne geldiğimizde bu kadar güzel olacagını sanmıyordum,çok şirin bir evdi bahçesine büyülenmiştim resmen.
Annem adamların eşyaları nerelere koyucagını söylüyordu kardeşim Naruto izliyordu ben ise etrafı keşfetmeye karar vermiştim fakat annem bunu onaylamayarak beni burda tutmuştu kaybolacagımı sanıyordu,sekiz yasındaydım sanki.
Sıra odamı düzenlemeye gelmişti.Odama dogru çıktıgımda,odamdaki parkelerin eskitme sarı ve duvarların bordo ile boyanmış ve duvarlara tuğlalarla yapılan 3D bir görüntü ile karşılaşmıştım bayılacakmışım gibi hissettim.Bu hayallerimi zorlayan bir döşemeydi,hayallerimin odasıydı diyebilirim.
Eşyalarımın tek tek tozunu silerek uygun gördüğüm yerlere koymuştum herşeyi yerleştirmeyi bitirdiğimde elime gitarımı aldıp birşeyler mırıldandım notalar bana eşlik ederken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Planet
Romance"Ölmüs birini nasil geri diriltebilirsin?" Diye sordum bugulu olan gözlerimi ona çevirerek. Söyleyeceği sözleri merak ettiğimden gözlerim dudaklarına kaydı "Sevgiyle"dedi kiraz rengideki dudaklarını benimkilerin üzerine bastırarak.