Endişeli gözlerle yanımdakine bakarken o devam etti. "Kız benimle birlikte peşini bırak kendi yoluna devam et." Sert bir sesi vardı, sesinin tınısı bana bir şeyler anımsatıyordu ama şuan neler olduğuna odaklanacak vaktim yoktu.
"Bırak kızı yoksa pişman olursun seni uyarıyorum çek git lan nerden çıktın yoluma" dedi peşime takılan serseri.
Şaşkın bir şekilde konuşmaları dinliyor ve yanımdaki çocuğa sığınıyordum onun hemen dibindeydim. Yüzünü net göremiyordum. Sokak zaten ıssızdı üstüne üstelik sokak lambası da hem yanıp sönüyor hem de gürültülü sinir bozucu bir ses çıkarıyordu. Bu ses ortamda ki bir sürelik sessizliği örtbas ediyordu. Ortamdaki bu korkutucu büyüye ayak uydurmuşken yanımdaki çocuk bu büyüyü bozdu ve "Ne olur lan gel göster bakalım asıl kim pişman oluyor görelim." dedi ve çocuğa doğru ilerlemeye başladı. Engel olmayı denerdim ama bu durumda kimin iyi kimin kötü olduğunu kestiremiyordum ve engel olacak cesaretimde yoktu. Emin adımlarla serserinin karşısına geçip kafa attı ,karşısındaki çocuğun burnunun kırıldığının bahsine bile girebilirim. Bu durumda yapılacak şey değildi ama şaşkınlığım ile çığlığı bastım. Uzun boylu çocuğu bile yerle bir etmesinden kaslı olduğu anlaşılıyordu.
Olanları izliyordum çocuğu uzun bir süre hırpaladıktan sonra yanıma geldi ve "Bana borçlandın seni kurtardım ne kadar kaçmana engel olmuş olsam da değil mi?" dedi. "Kendimde halledebilirdim sen engel oldun kurtarmanı isteyen falan yoktu." dedim. Saçmalıyordum tabi ki de kendim halledemezdim ama beni kurtardığı için bir karşılık falan bekleyemezdi sonuçta ben ondan böyle bir şey yapması için ona yalvarmamıştım. O tam konuşacaktı ki o sırada telefonu çaldı ve cebinden telefonunu çıkardı. Bunu fırsat bilerek sokağın başına, daha aydınlık bir tarafa doğru yürümeye başladım.
Koşar adımlarla ilerliyordum bu durumda babamın gelmesini bekleyemezdim babam zaten şehir dışındaydı bir an önce buradan uzaklaşmalıydım. Çocuğun ise sinirli bir şekilde telefonla konuşma sesleri geliyordu onunla aramda bayağı mesafe açmıştım. Nefes nefese aydınlık tarafa ulaştığımda bir taksi çevirdim. Arkamı döndüğümde çocuk koşarak bu tarafa geliyordu, aramızda pek mesafe kalmamıştı. Gerçekten bu çocuğun iyi yada kötü olduğunu bilmiyordum ama tek bildiğim hemen buradan uzaklaşmam gerektiğiydi.
Yüzünü ilk defa o zaman net görebilmiştim ben ona doğru başımı döndüğümde o ise sanki bir güç onu durdurmuş gibi olduğu yerde durdu. Taksinin kapısını açtım oturup kapıyı örtüyorken "Nisaaan!" diye seslendi. Çoktan kapıyı örtmüştüm ve taksi ilerlemeye başlamıştı.
Adımı seslendiğinde sanki içimden bir parça kopmuştu ve nefes almam zorlaşmıştı. İçimde bana acı veren ama yine de beni mutlu eden bir his canlanmıştı. Hatırladığım bir seslenişti bu,masum gözüken ama bir o kadar da can yakan bir sesleniş. O çocuk kimdi beni nereden tanıyordu bilmiyordum ama hissettiklerim boş değil gerçekti bunu biliyordum.
Şoföre evimizin adresi yazan kağıdı çantamdan çıkarıp uzattım. Henüz evimizin adresini bile ezberlememiştim. Sessiz bir şekilde arabada ilerlerken kafamı cama yaslayıp olanları düşünüyordum, birinden kaçarken çarptığım kişi beni tanıyordu. Geçmişim anlattıkları kadar değildi. Benim hatırlamadığım ve ailemin bilebileceği olaylar da vardı .
Saat bayağı geçti. Telefonumu çıkarıp baktığımda bir sürü cevapsız arama ve mesaj ile karşılaştım, annemdi. Bir iki saatten fazla dışardaydım bu ne annemin ne de benim alışık olduğum bir durumdu. Anneme yolda olduğumu mesaj attım ve telefonumu kurcalamaya başladım. Bu telefon bana yeni alınmıştı ne annem babam dışında birinin numarası ne de fotoğrafı vardı. O çocuğun kim olduğunu asla öğrenemeyecekmiş gibi hissediyordum. Olanları kafamda tekrar canlandırdığımda onun yüzü aklıma geldiğimde boğazım düğümleniyor nefes alamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİTİRMEDEN
Literatura FemininaNasıl oldu da bu olay başıma geldi hiçbir fikrim yoktu zaten işin en can sıkan tarafında buydu.Bir gün uyanıp adını dahi hatırlayamamak ve kafanın içinin koca bir boşluk olduğunu hissetmek ise diğer can sıkan taraftı. Retrograd amnezi hastasıydım. O...