Unutmak bu kadar basit miydi? Her şeyi yarıda bırakıp hiçbir şey hatırlamadan yola yeni baştan, en başından devam etmek bu kadar mı kolaydı?
Aslında başıma gelen bu olayların hiçbiri basit değildi. Yaşadığım duygular, acılar bunlara katlanmak en kötüsü en zoruydu .O olayı yaşadığım güne dair her şey bir boşluktu bunu hissedebiliyordum. Her yeni bir güne uyanışımda acı çekiyor hatırlamaya çabalıyordum. Bir trafik kazası geçirmiştim buraya kadar her şey klasik gibi görünüyordu ama o gün birileri tarafından kaçırıldığım düşünülüyordu. Tabi hepsi birer fikirdi ama bileklerimde ki kırmızılık ellerimin bağlandığına ve bu fikre bir kanıt gibiydi.
Her gün olanları hatırlamaya çalışmam kanatları kırılmış bir kuşun uçmaya çalışması kadar anlamsızdı. Beynim yaşanan her şeyi hatırlamama engel oluyor her denemede beni karanlığa sürüklüyordu. Denediğim her çaba umutsuzluğa neden oluyordu.
Ölüm gibi bir şeydi sanki yaşadıklarım. Duygularım, geçmişte yaşadıklarım hepsi bana uzaktı. Her şeyi unutmak belki yeni bir şanstı ama hissettiğim bu acı, bu boşluk katlanılamazdı. Bazen hiçbir şey hissetmemeyi diliyordum.
Günümün çoğunu evde geçirirdim. Bayılmalarımın sıklaşması nedeniyle evden çıkmam zor bir hal almıştı. Yaşadıklarıma neden olan kazanın üzerinden yedi ay geçmişti. Bu yedi ay hayatımda geçirdiğim en uzun günlerdi. Başlangıçta uzun bir süre hastane kalmıştım ama artık evde olmam bile hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Evden çıkabildiğim nadir günlerde hiç bilmediğim sokaklarda saatlerce yürürdüm sonunda ise evi bulamayıp babamı beni gelip alması için arardım. Ailemi bile tanıyamamak hem beni hem de onları üzüyordu. İnsanları hatırlayamamak benim elimde değildi ama en çok benim canımı yakıyordu. Neredeyse her gün beni ziyarete gelen bir arkadaşım vardı. Yağmur bana eskiden onunla yaşadıklarımızı, ne kadar iyi arkadaş olduğumuzu anlatırdı. Ona karşı çok yakın değildim belki de o bana en yakın arkadaş olduğumuzu söylediği için mecburiyetten samimi görünmeye çalışıyordum ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Ona eskiden sevgilim olup olmadığımı sorduğumda beni geçiştiriyordu anlaşılan bir sevgilim felan olmamıştı.
Bugün uzun bir aradan sonra dışarı çıkmak saatlerce yürümek istiyordum. "Anne lütfen bugün bari dışarı çıkayım çok bunaldım evde durmaktan." Annemi ikna etmek çok zordu.
"Hayır Nisan seni sonra yine bir yerlerde baygın bulmak istemiyorum bu sefer olmaz." dedi. En son ki bayılmam evin dışında gerçekleşmişti ama bu sefer kendi isteğimle değil annemin ısrarıyla Yağmur ile beraber çıkmıştım ve eve dönerken olmuştu. Yine de bu dışarı çıkmama engel değildi.
Uzun yalvarmalarım ve duygu patlamasının ardından annem izin vermişti. Kısa sürede hazırlanıp dışarı çıktım. Hava kararmak üzereydi. Etrafa anlamsız bakışlarım eşliğinde caddede yürüyordum.
Bu şekilde rahatça düşünebiliyordum. Geçmişimde kırdığım kalpler, üzdüğüm insanlar ve beni üzen insanlar olabilirdi her şeye rağmen bunları bilmemek şuan benim için en iyisiydi.
On yedi yaşımdaydım gerçi sene olarak on sekize girmiştim ama doğum günüme daha birkaç ay vardı. Kazadan sonra okuluma devam edememiştim. Okulumu arkadaşlarımı çok merak ediyordum. Aslında Yağmur dan başka beni ziyarete gelen başkaları da vardı ama bir kez felan görmüştüm onları o yüzden pek bir anlamı yoktu.
Birileri benim etrafa anlamsız bakışlarımı fark etmiş olmalı ki sesi beni düşüncelerimden uyandırdı.
"Ne o kayıp mı oldun güzelim?" dedi. Kim olduğunu bilmiyordum bence o da beni tanımıyordu. Uzun boyu kahverengi saçları ve gözleri vardı. Serseri bir tipe benziyordu. Cevap vermeden hızlı adımlarla ilerlemeye başladım hava kararmıştı ama yine de cadde kalabalıktı.
Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.Yine dışarı çıkmamda başıma bir olay gelmesini istemiyordum. Başka bir sokağa girmiştim nerede olduğumu bilmiyordum şuan tek amacım arkamdan gelen serseriyi atlatmak ve babamı arayıp beni almasını söylemekti. Koşar adımlarla devam ediyordum ta ki kolumdan tutup beni kendine çevirene kadar. Bu beklenmedik hareket üzerine çığlığı basmıştım.
"Ne oldu korktun mu yoksa güzellik?" dedi. O kadar iticiydi ki hiç iyi niyetleri olmadığı her halinden belliydi. Kolumu tutmayı kesmişti. Boş boş yüzüne bakıyor, kaçmayı planlıyordum ve bunu düşünmemle koşmaya başlamam bir oldu. İyi koşabiliyordum en azından koşmak iyi yapabildiğim nadir şeylerdendi.
Sokağın sonuna doğru ilerlerken hala peşimden o da koşuyordu ama aramızda mesafe vardı. Sanırım onu atlatabilirdim . Sokağın sonundan sağa dönmemle kendimi sert bir şeye çarpmam bir oldu. Bu gerçekten canımı acıtmıştı. Neyse ki bu sefer çığlık atmamıştım.Tam ikaz edecektim ki karşımdaki benden daha hızlı davrandı ve "Hey yavaş olsana biraz, az önce omzumu çıkardın galiba." dedi. Ben ise hızlı hızlı nefes alıyor ve beni takip eden çocuğun gelip gelmediğine bakıyordum.Diğer sokakta kalmıştı şimdilik görünürde yoktu.
Çarptığım çocuk anlamış olmalı ki "Neyden kaçıyorsun sen?" diye devam etti. Yüzünü net göremiyordum ama ses tonu oldukça tanıdık geliyordu."Biri peşime takıldı onu atlatmaya çalışıyordum eğer engel olmasaydın." dedim. O sırada beni takip eden çocuk geldi. Tam koşmaya devam edecek iken yanımdaki çocuk kolumdan tuttu ve kaçmama engel oldu.
Birinin peşime takılmasından daha kötü bir şey varsa o da karşıma başkasının çıkıp o kişiden kaçmama engel olmasıydı. Bu gerçekten kötüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİTİRMEDEN
Chick-LitNasıl oldu da bu olay başıma geldi hiçbir fikrim yoktu zaten işin en can sıkan tarafında buydu.Bir gün uyanıp adını dahi hatırlayamamak ve kafanın içinin koca bir boşluk olduğunu hissetmek ise diğer can sıkan taraftı. Retrograd amnezi hastasıydım. O...