İş Görüşmesi

123 12 43
                                    

Her gün aynı geçer benim için. Uyan, kahvaltı et, iş ilanlarına bak, soonie doongie ve dorinin mamalarını kontrol et, tuvaletlerini temizle, markete git ve eve gelip uyu. Buna sanırım insanlar "düzenli hayat" demeyi seviyorlar. Ama benim açımdan bu gerçekten sıkıcı bir hayat. Üniversiteden bu yıl menzun oldum. Ama hala bir iş bulamadım. Her ne kadar uğraşsam da 4 yıl okuduğum hayalimin mesleğine hala başlayamadım. Bugünüm de aynı geçiyordu. Her iş görüşmesine giydiğim takımımı giyip telefonumu ve cüzdanımı cebime atıp son kez kedilerime bakıp kapıyı kapattım.

Koştura koştura yetiştiğim otobüste kulaklıklarımı takıp en sevdiğim şarkılardan oluşan listemi açtım. Gerginliğimi söküp atmıştı. Sonunda inmem gereken durağa yaklaşınca dur tuşuna basıp derin bir nefes aldım. İçimden geçen tek cümle "umarım kabul edilirim." idi.

Sonunda kulaklıkla bile duyabildiğim yaşıtım gibi duran erkeklerin gülüşmelerinden kurtulduğumda iç çektim ve sadece kendimin duyabileceği bir şekilde kendime yemin ettim.

"Asla bu ihtiyarlarla çıkmam. kendimden küçük bir sevgilim olmayacaksa ayrılırım direk."

Tabii ki de pedofili değilim! Sadece büyümek düşüncesinden nefret ediyorum.. aynı şekilde yaşlılarda da nefret ederim. Bir anda paragöz oluyorlar. Televizyon bağımlılıklarından bahsetmiyorum bile. Yemin ediyorum iğreniyorum. Keşke hep 14 yaşında kalsaydım. Genceciktim arkadaşlarıyla kapıları çalıp kaçan afacan çocuklardan olmak gerçekten çok eğlenceliydi. Ama o zaman da içimden geçirirdim. "Büyümek istemiyorum! Ama büyürsem kesin öğretmen olurum! Yoksa ben o koskoca şirketlerdeki hyunglarımın nazını çekeceksem 18 yaşında intahar ederim daha iyi!" Yürü be miniho! Ne güzel söylemişim. Ah neyse çok şükür ders çalışmayı severdim. Yoksa rüyamda üniversite kazanırdım.

En sonunda yarım saatlik bir yürüyüşten sonra okulun önünde duruyordum. Dostum burası gerçekten kocamandı. Adımımı atsam kaybolurum diye düşünüyordum. Sonunda cesaretimi tam toplayıp adımımı atmıştım ki bir anda gelen bir "HEY!" sesiyle irkildim.

"GEL LAN BURAYA VELET!"

"HAHAHA ÇOK İSTİYORSAN YAKALA APTAL İHTİYAR!"

"HEY!" Sesi benim için değildi en azından. Tam rahat bir nefes almışken üzerime doğru koşan küçük bedeni gördüm. Benden en az 8 santim kısaydı. Saçları koşmanın etkisiyle savruluyordu.

Bir anda kollarımın üzerinden kollarını bana sardı ve yalvaran gözlerle bana baktı. Bana sarıldığında ilk biraz afalladım ama çok güçsüz olduğu için sadece ayağımı bir adım geriye atınca dengemi geri kazandım. Sonra bir anda yalvaran bir ses tonuyla gözlerime bakarak konuşmaya, daha doğrusu çığlık atmaya başladı.

"HYUNG HYUNG!! NOLURSUN YARDIM ETT!! BU İHTİYAR BENİ KAÇIRMAYA ÇALIŞIYOR!!"

Ben daha ne olduğunu anlamadan adam yaklaşmıştı. En sonunda nefes nefese kaldığından dolayı ellerini dizlerine koydu ve eğilerek soluklanmaya çalıştı. Tabii biraz önceden hatırladığınız üzere yetişkinlerden nefret ettiğimden kollarımı kurtardım ve küçük bedeni kollarım arasına sardım. Onu korumaya çalıştığımı anlamış ki ellerini göğsüme koyup kafasını boynuma gömdü. Bende adama bağırmaya başladım.

"HEY PİS SAPIK SEN KENDİNİ KİM SANIYORSUN ÇOCUĞU RAHAT BIRAK! YOKSA.. YOKSA!... Yoksa?"

Gaza gelip sıçmıştım. Adama karşı tek avantajım boyumdu sanırım. Tabii her zamanki aptal minho olduğum için adamın üzerindeki hayvan gibi "GÜVENLİK GÖREVLİSİ" yazısını yeni fark etmiştim. Kollarımdaki küçük beden tırsmış bakışımdan anlamıştı sanırım. Çünkü bir anda beni tüy kadar hafif bir şekilde itip koşmaya devam etti. Sonra arkama baktığımda el sallayarak bana bağırmaya başladı.

Detention. [MINSUNG] 📖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin