★"Yani diyosun ki; Jungkook, Jin ve ben olmayan bir başka arkadaşın sana senden hoşlanıyor gibi davranıyor..."
"Hoşlanıyor gibi demeyelim de, diğerlerine göre bana farklı davranıyor. Ya da ben öyle hissediyor olabilirim, bilmiyorum" cümlemi tamamlayıp kafamı Jimin'in kucağında aşağı kaydırdım.
Üçümüz yatağıma oturmuş, Jungkook'la olan durumumuzu üstü kapalı tartışıyorduk. Jungkook olduğunu bilmelerine gerek olmadan anlatmıştım çünkü belirsizliklerim vardı.
Jin ensesini kaşıyıp sordu "Bu kişinin Jungkook olmadığına emin miyiz amına koyayım?"
Her Jungkook dediklerinde bıkmış gibi yapıyordum, yoksa kafaları bunun dışında karışmıyordu.
"Hayatımda sadece Jungkook yok ki. Hem ben sınıftakilerden bahsediyorum, Jungkook'la aynı sınıfta mıyız?"
"Öncelikle eğer bu kişi arkadaşın ve sana farklı davrandığını hissediyorsan büyük ihtimalle sen de bir şeyler hissediyor olabilirsin." Jimin ellerini saçımda gezdirirken konuştu.
Sonra Jin ekledi, "Benim arkadaşım durup dururken farklı davrandığını hissetmez. Karşı taraf da bir şeyler besliyordur."
Kafamı Jimin'in kucağında kaldırıp "Gerçekten mi, hissediyo olabilir mi?" dedim heyecanla.
Jimin bir anda değişen hallerime gülüp kafamı tekrar kucağına çekip saçlarımı okşamaya devam etti.
"Bu heyecanlı hâllerine bakılırsa sen pek istiyorsun bu oğlanı."
Gözlerimi büyütüp utandım bir şekilde. Bu kişinin Jungkook olduğunu bilseler ne tepki verirlerdi acaba diye düşündüm. Korktum.
"Hayır, istemiyorum, yani istiyorum ama o kadar çok değil. Sadece, eğer karşılıklı bir şeylerin olduğundan emin olursam neden olmasın. Tamam mı?"
Jin kendi kolasını bitirdiği için benim kola bardağımı alıp konuştu, "Bu kadar yani?" şüpheli tonda kaşlarını kaldırdı.
"Evet! Bu kadardı."
Jimin saçlarımı örmeye başladığı için dik oturmaya başladım. Kucağından kafamı kaldırıp arkamı döndüm rahat görmesi için.
Jin benim kolamı da bitirdikten sonra devam etti konuşmaya "Jungkook'u niye çağırmadık bugün ki toplantıya?"
Ağzımı cevap vermek için açtım ama bir şey söylemedim. Benim yerime Jimin konuştu: "Sence, Jungkook o çocuğun burnundan getirmeden bırakır mı? Önce bize söylemesi iyi oldu, hem çocukla Taehyung'u gözetleyip, çocuğun ondan hoşlanıp hoşlanmadığını öğreniriz, çok iyi olur."
"NE?!" ani tepkimle ağzımı kapatıp düzelttim kendimi. "Evet evet, çok iyi olur."
"O zaman Taehyung'un gizli görevi başlasın"
Arkadaşlarım gerçekten öyle biri varmış gibi planlar kurarken ben ne yapacağımı düşünüyordum. Sıçmıştım, kimi gözetleyeceklerdi ki.
"Hadi anlat bakalım nasıl biri bu çocuk. Tipi nasıl, kaslı mı? Lan adı ne bu çocuğun?"
Jimin, Jin'in kafasına vurup susturdu. "Yavaş sor, yabani. Taehyungcuğum, bak saçlarını da şeker şeker ördüm. Şimdi öt hepsini." Sırtımı sıvaslayan Jimin asla güven vermiyordu şu an. Söylemezsem zihnime girip zorla öğrenecek gibiydi.
Sınıfta en azından bana yakın davranan birini düşündüm. Arkadaşça yaklaşmış olsa bile en azından yakın olabileceğim biri... Kim bu kişi... Hyungsik? Seojoon... Aklıma gelen bir isimle durdum.