Sarayın 3.katında bulunan kendileri için özenle hazırlanmış,duvarları çeşitli nakışlar ile süslenmiş,kitaplıkları en büyük alimler tarafından yazılmış kitaplarla dolu olan,odada oturmuş muallimlerinin verdiği ödevi tamamlıyordu kardeşler.Atıştırmaları için hazırlanmış olan tatlılara el atarken Azerbaycan,kız kardeşinin odanın penceresinden dışarıyı izlerken,derin düşüncelere daldığını fark etti
Azerbaycan : Türkiye?
Türkiye irkildi,ablasına şaşırmış bir ifade ve sorgulayan gözlerle baktı.
Azerbaycan : Ne düşünüyorsun?
Türkiye : Hiç... Öylesine dalmışım...
Azerbaycan : Duygularını gizleme konusunda daha fazla çalışsan iyi edersin.
İmalı bir şekilde yanıtladı Azerbaycan,eline aldığı lokumu ağzına atarken.
Türkiye : Babam ve kardeşleri küçükken bir biri ile ayrılmak zorunda kalmışlar.
Azerbaycan : Eee?
Türkiye : Ya biz de bir gün ayrılırsak ve bir birimizi unutursak?
Azerbaycan : Öyle söyleme...Hem ben seni unutmam!
Türkiye : Ya unutursan?
Türkiye masadan kalktı ve,Çin'den getirilmiş pahalı kumaşlardan yapılan battaniyelerin üzerini örttüğü yatağının yanına ilerledi.Eğildi ve yatağın altından küçük bir sandık çıkardı,daha sonra doğrulup kız kardeşinin yanına ilerledi.
Azerbaycan : O sandıkta ne var?
Merakla sordu Azerbaycan.Türkiye onu fazla bekletmeden küçük sandığı açtı.Sandığın içinde zarif nakışlarla süslenmiş göz okşayan mendiller vardı.Azerbaycan bu mendilleri biliyordu, Türkiye nakış işlemeyi çok severdi,bu işte oldukça becerikliydi.Bu sandıktaki mendiller ise Türkiye'nin kendi elleriyle yaptığı mendiller idi.Türkiye bu mendiller içinde en sevdiği ve diğer mendiller arasında güzelliği ile hemen dikkate çarpan mendili eline aldı.Mendilin üzerine menekşeler tasvir edilmişdi,mendilin kenarları ise özenle işlenmiş küçük nakışlarla süslenmişti.Türkiye mendili Azerbaycana uzattı.
Türkiye : Al bu mendili.Eğer bir gün ayrılırsak bu mendil sayesinde beni asla unutmazsın.
Azerbaycan : Ama bu senin en sevdiğin değil mi?
Türkiye : Evet öyle,ama ben seni daha çok seviyorum.
Azerbaycan bir kaç saniye durup bir mendile,bir de kardeşine baktı,yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu.Elini özenle toplanmış,nar çiçeği gibi kızıl saçlarına attı ve altından yapılma,mücevherler ile donatılmış tokasını çıkardı.Azerbaycan o tokaya oldukça değer verirdi,hiçbir zaman onu kafasından çıkarmazdı.Azerbaycan tokayı eline alıp yokladıktan sonra onu Türkiye'ye uzattı.
Azerbaycan : Madem öyle sende beni unutmayacaksın,bu yüzden ben de bu tokayı sana veriyorum.
Türkiye hiç sorgulamadan tokayı Azerbaycan'ın elinden aldı.Türkiye artık rahatlamış gibiydi,yüzünde neşe saçan bir gülümseme vardı.Lakin muallimin odaya girmesi ile 15 dakika boyunca ödevi yapmak yerine sohbet eden iki kardeşin de yüzü aniden düştü...
Küçük harf hastalığımdan kurtuldum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
┋Two Birds ┋ Countryhumans
General Fiction"özür dilemene gerek yok Türkiye,sen mükemmelsin.Bunların hiçbiri senin suçun değil,hepsi o'nun suçu" "eğer bir az güçlü ola bilseydim" 𝘛𝘶̈𝘳𝘬𝘪𝘺𝘦𝘯𝘪𝘯 𝘤𝘢𝘯ı𝘯ı 𝘦𝘯 𝘤̧𝘰𝘬,𝘰𝘯𝘶𝘯 𝘢𝘤ı 𝘤̧𝘦𝘬𝘪𝘴̧𝘪𝘯𝘪 𝘪𝘻𝘭𝘦𝘮𝘦𝘬 𝘺𝘢𝘬ı𝘺𝘰𝘳𝘥𝘶...