Rüzgarın esintisi saçlarımı uçurdu. Ve iki katlı villamızın içine doğru yürümeye başladım.
Zili çaldığımda evimizin hizmetlisi olan Çiçek abla açtı kapıyı. Yüzünde samimi bir gülümsemeyle "Hoşgeldiniz Ada Hanım." dedi. Aynı gülümsemeyle "Hoşbulduk Çiçek ablacığım." dedim ve içeri girdim.
Çiçek abla bavullarımı odama taşırken salona doğru ilerledim. Kimse yok gibi görünüyordu.
Bir ev genişliğinde olan salonun ortasına doğru ilerlediğimde, dışardan bağırışma sesleri duydum. Bu ses arka bahçeden geliyordu. Büyük ihtimalle havuza girmişlerdi.
Salondan dışarı adım attığımda Ezgi ve Uygar'ın havuzun içinde birbirlerine su fırlatıp bağırıştıklarını gördüm. O sıra da annemde şezlongun üzerinde uzanmış dergiye benzer birşey okuyordu. Kızının eve dönmesine karşılık bu kadar da ilgisiz olamazsın be kadın!?
Yapmacık bir neşeyle gülüp, yapmacık sevimliliği fazlaca belli olan bir sesle "Selam gençlik, ben döndüm!" diyerek bağırdım.
Ezgi "Adaaaa, hoşgeldin seni çok özledim." diyip ıslak bir şekilde yanıma koşarken göz ucumla anneme baktım. Nihayet şezlongda uzanma pozisyonundan kalkmış bana doğru yürüyordu.
Ezgi'ye kıyafetlerimi ıslatmayacak bir şekilde sarıldıktan sonra, Uygarın yanağını sıkıp, sesimi kısarak "Bu yıl da korkulu rüyanız olacağım." dedim. Geçen yıl Uygar ve arkadaşları tüm yaz boyunca bana eşek şakası yapmaya çalışmış ve her seferinde yaptığı şakaları onların lehine döndürmeyi başarmıştım.
Annem nihayet yanıma geldiğinde sarılıp "Hoşgeldin Ada, yolculuk nasıldı?" dedi.
"İyiydi anneciğim, lütfedip beni havaalanından almaya gelseydin daha iyi olurdu belki." dedim.
"Bu yıl belki biraz daha uslanmışsındır, büyümeye başlamışsındır diye düşündüm ama sabahleyin yanıldığımı fark ettim."
"O ne demek şimdi?"
"Sabah okul müdürünüzle görüştüm, okulu yine birbirine katmışsın geçen hafta." Okulda olan şeyleri neden anneme anlatıyorlardı ki?
"Bari geldiğimiz dakikadan tartışmaya başlamayalım, ben yukarı çıkıp biraz dinleneceğim." deyip annem daha birşey söyleyemeden yürümeye başladım.
Üst kata çıkıp odama girdiğimde, gerçekten yorulduğumu fark edip uyumaya karar verdim.
Kalktığımda hava kararmıştı. Halbuki ben yarım saat gözlerimi dinlendirir kalkarım diye düşünmüştüm. Akşam yemeği için aşağı inmeden, duş almaya karar verdim.
Odamın içerisinde ayrı bir banyom olduğundan istediğim an istediğimi yapabiliyordum.
Banyomu yapıp hazırlandım. Ve nihayet hazır olunca aşağı doğru indim.
Üzerime mavili beyazlı yaz elbiselerinden birini giymiştim. Saçlarımda yarı ıslak bir görüntüdeydi ve tarayıp arkaya doğru atmıştım.
Dolabım ben evde yokken yenilenip düzenlenmişti. Son moda yeni kıyafet ve makyaj malzemeleri doluydu odanın içi. Hiç olmazsa bende zenginliğin bu şekilde faydasını görüyordum.
Son olarak yüzüme yeni makyaj malzemelerinden biraz sürdükten sonra, işte merdivenlerden aşağı iniyordum.
Mutfağa doğru girdiğimde kimse yoktu. Havalar sıcaklaşmaya başladı diye dışarıya kurmuşlardı sofrayı büyük ihtimal. Su içip öyle dışarı gideyim dedim.
Tezgahtan bir bardak aldım ve suyu doldururken ayak sesi duyup başımı kaldırdım. Oradaydı. Büyümüştü. Kas mı yapmıştı sanki? Yüzü hafiften terlemişti. Spordan mı dönmüştü acaba? Kesinlikle her zamankinden bile daha yakışıklı olmuştu bu yıl. Yüzüne bakarken bir anda "Selam yok mu Ulaş bey?" dedim.
Hiçbir şey demeden bana bakmaya devam ediyordu. Bakışlarının aşağılara doğru indiğini fark edince "Beni mi süzüyorsun sen?"dedim. Cevap vermeden yandan bir gülüş fırlattı. "Büyümüşsün." dedi. Gözlerimi devirip dışarı doğru yürüdüm.
Dışarı çıktığımda herkes oradaydı. Dikdörtgen masanın bir ucunda annem, diğer ucunda Halit abi oturuyordu. Uygar ve Ezgi de yan yana oturuyorlardı. Ben yerime geçerken arkamdan gelen Ulaş'da yanıma oturdu.
Halit abi "Hoşgeldin Adacığım dinlenebildin mi?" dedi. "Hoşbulduk Halit abi, yolculuk biraz yordu ama uyumak iyi geldi." dedim. Annem bir anda "Okulda bu yıl seni görmek istemiyorlar!" diye ortaya konuştu. Siniri tüm yüzünden okunuyordu. "Ne!" okuldan mı atılıyordum!? Okulda hep yaşadığımız sıradan kavgalardandı en son yaşanan.
"Müdür akşam üzeri arayıp birkaç velinin şikayetçi olduğunu ve artık aldığın uyarılardan dolayı okulda olamayacağını söyledi."
"Yine babamın yanına dönüyorum öyleyse" diye mırıldandığım sıra annem "Hayır artık para teklifi de kabul etmiyorlar" diye kendi kendine söyleniyordu. Sonra bir anda gözlerini dikip "Ne yapacağız? Hayır bu meseleden dolayı hiçbir yatılı okul da seni almak istemez. Ne yapa-"
"Hayat" dedi birden Halit abi. "Ne yapacağız ne demek? Burada kalacak işte. Zaten başından beri yatılı okulu isteyen sensin. Ben Ada'nın her zaman yanımızda olmasından yanayım." Gözlerini bana çevirip "Umarım bu sana bir ders olur Ada-"
Derken annem bir anda "1 hafta cezalısın. Siteden dışarı çıkmak yok." dedi.
Annem hep böyleydi. Kendine bir roman yazardı. Ve dilediği gibi oynardı bu romanda. Ta ki mekanizmayı bozan güçlü bir karakter girene kadar. O karakter bendim. Ve annemin peri masalı gibi olan hayatını tehlikeye atıyordum. Çünkü ben kirli hayatından kalan en büyük hataydım. Bu yüzden hiç istememişti yeni hayatında beni.Ne yalan söyleyeyim yatılı okula gidince eğlenmedim diyemem. Oradaki arkadaşlarımı da özleyecektim. Ama şu zengin hayatının tadını çıkarmak da hiç fena sayılmazdı. "Yani artık burada mı kalacağım?" dedim. Annem "Düşünmem lazım, şuan sana çok sinirliyim tek bir kelime daha edersen cezanı 1 aya çıkarabilirim" dedi.
Yemeğin geri kalanında Uygar almak istediği bir play station oyunundan, Ezgi yakın arkadaşıyla oyun oynarken yaptığı bir kavgayı anlattı. Anlatılanları dinliyormuş gibi yapıyordum ama aslında zihnim doluydu. Bu esnada Ulaş'la birkaç defa göz göze gelip gözlerimi kaçırmıştım.
Yemekten sonra odama çıkıp yatılı okuldaki arkadaşlarıma üzücü bilgiyi verdim.Sonrasında odada dolabıma yeni eklenmiş olan elbiseleri giyip kombin sıralaması yaptım. Yazın burada neredeyse her hafta parti olurdu. Bu yıl aklıma kendi partimi yapmayı koymuştum. Hazır kışın da burada olacaksam insanlara kim olduğumu tamamen göstermem gerekiyordu. Gerçi daha doğum günüme, Ağustos'a çok vardı.
Saat geceye geliyordu. Pijamalarımı giyip, yatağa uzanıp bilgisayardan Gossip Girl açtım. Bu yıl Blair'ın Türkiye versiyonu olmaya karar vermiştim. 3 bölüm izledikten sonra tekrar uykumun geldiğini fark ettim ve yattım.
-Sabah erkenden kalkıp spor kıyafetlerimi giyip saçlarımı at kuyruğu yapıp dışarı çıktım. Koşu yapmaya karar vermiştim. Hem spor yapıp hemde sitede neler olmuş her şeyi gözlemlemek istiyordum.
Ve koşmaya başladım. Dışarından her şey eskisi gibi gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uslanmaz
Teen FictionAda; yatılı okulundan, yaz tatilinden dolayı eve dönüyordu. Bu yaz da annesinin yeni gösterişli hayatına uyum sağlamakta zorlanacak mıydı, yoksa üvey kardeşleri olan Civanoğlu kardeşleriyle güzel bir yaz mı geçirecekti?