jungkook'u kullanıyor

13.8K 944 555
                                    



taehyung enayi degil tmm mi sadece jungkook'u cok seviyor





dakikalardır sıkılmadan izlediğim sevgilim, kalemi yanağına doğru bastırıp kaşlarını çattığında tebessüm ettim. "bence cevap..." dudaklarını yaladı. yanağıma yasladığım ve destek aldığım yumruğumu daha da çok sıktım bu hareketiyle, onu öpmek istiyordum.

şu an, öğle arasında sınıfta, sıramızda otururken yapmadığımız tarih ödevini yapmaya çalışıyor olmasaydık belki onu öpebilirdim. belki dudaklarını ilk defa dudaklarıma bastırıp dudağına sürdüğü böğürtlenli nemlendiricinin tadını alabilirdim, belki bana izin verirdi.

"cevap a." bana döndüğünde benim gözlerim onun dudaklarında olduğundan o da, ilk gözlerime sonra da dudaklarıma bakmıştı. istemsizce dudaklarımı ıslattım. "hm?" gözlerine baktım daha sonrasında. elim yanağına gittiğinde kafasını hafifçe geri çekecek gibi oldu ama çekmedi. "taehyung..." gerilmişti ama neden gerildiğini anlayamamıştım sınıfta sadece ikimiz vardık ve kapı kapalıydı. "jeongguk, çok güzelsin." gözlerime bakmıyordu, kafasını eğdiğinden bakışları tişörtümün iliklemediğim düğmelerinde gezinip duruyordu.

yanağındaki elimin baş parmağımı çenesine götürüp usulca çenesini okşadığımda yutkundu. parmağım çenesinden alt dudağına gittiğinde dişlerini sıkıp başını geriye çekti ve önüne döndü. "okuldayız." alt dudağını ısırıp elindeki kalemi kitabın üstüne bıraktı. ellerini kucağında birleştirdi ve başını eğdi. "kapı kapalı jungkook. ayrıca yaptığım bir şey de yok, sadece yüzüne dokunmak istedim." birleştirip kucağına bıraktığı ellerine bakarken titrek bir nefes çekti içine. "yapma işte. yapma taehyung." sesi sinirli çıkmıştı, rahatsız olmuştu. "özür dilerim." kafasını hızla kaldırıp bana döndü. dudaklarını araladı fakat söyleyeceği şeyden vazgeçip dudaklarını birbirine bastırdı.

ilişkimiz garipti, gerçi bir ilişkimiz var mıydı bilmiyordum bile. onu seviyordum, çok seviyordum. bu fazlasıyla canımı yaksa da çoğu zaman umrumda değildi. onun yanında olmak istiyordum, dokunmasam da, öpemesem de yanındaki sandalyede oturabilmek güzel hissettiriyordu. onunla arkadaş olmak, uzaktan izlemek, sadece konuşmak bile yeterdi benim için. sadece canı sıkkın olduğunda, bir şeye üzüldüğünde ya da bir şeye çok mutlu olduğunda gelip anlatabileceği o arkadaşı bile olabilirdim. buna bile razıydım ama o, ona yazdığımda beni geri çevirmemiş ve ona sevgilim olmasını istediğimi söylediğimde bunu kabul etmişti.

beni sevdiğini düşünüyordum, benimle olmaktan mutlu olduğunu düşünüyordum. fakat öyle olmadığını da biliyordum. her hareketinde, bana yazdığı her mesajda ve bana her bakışında bunu hissediyordum.

jeongguk, beni sevmiyordu.

ona olan aşkım ona yetmiyordu belki de. yine de yanında olmak istiyordum işte. en azından o beni yanından kovana kadar yanında kalıp bakışlarındaki korkaklığın ve kollarındaki birkaç çiziğin sebebini öğrenmek istiyordum.

kitaptaki soruları çözmeye devam ederken ben onu izliyordum yine. büzdüğü dudakları ve yukardan topladığı saçlarıyla çok güzel görünüyordu her zamanki gibi. "yine sana çözdürdüm hepsini değil mi?" kafasını salladı bana dönmeden. kapı açıldığında ve jeongguk'un arkadaşları sınıfa girdiğinde gözlerimi devirip arkama yaslandım, arkadaşlarını sevmiyordum. "jungkook, hadi gel." eunwoo seslendiğinde jungkook elindeki kalemi bırakıp ayağa kalkacaktı ki "cevapları kendi kitabına geçirebilirsin." dedi bana dönerek. hiçbir şey demedim, gitmesini istemiyordum.

i make sacrifices, you make lies upHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin