Park Seonghwa, Spor Bilimleri son sınıf öğrencisiydi.
Babası vefat etmiş, annesi de oğlunu tek başına yetiştiremeyeceğini düşünüp Seonghwa iki yaşındayken başkasıyla evlenmişti. Seonghwa şanslıydı. Annesinin evlendiği adam ona bir gün bile üvey babalık yapmamış, onu öz evladı olarak büyütmüştü. Yedi yaşına geldiğinde üç kişilik aileye yeni bir üye dahil olmuş ve bu üye evin neşesini ikiye katlamıştı. Seonghwa kardeşi Wooyoung'u çok sevmiş, onu herkesten önde tutmuştu.
Seonghwa okulun gözde öğrencisiydi. Derslerinde başarılı, ilişkileri iyi yönetebilen biriydi. Bunların yanında okulun playboyuydu. Yakışıklılığı ve kendine has tavırlarıyla isteyip elde edemediği kimse yoktu şu zamana kadar. Yakın arkadaşları Jongho ve Yeosang onun bu popüleritesinden bıkmış olsa da bırakamıyorlardı Seonghwa'yı.
Kim Hongjoong...
Hongjoong kendi halinde sessiz bir Tıp fakültesi ikinci sınıf öğrencisiydi. Hakkında oluşan tek dedikodular başarılarıydı. Okumak için küçük bir kasabadan Seul'e gelmiş, ailesine yük olmamak için derslerine dört elle sarılıp mezun olmaya çalışan sıradan bir çocuktu. Okuldan arta kalan zamanlarda bir markette çalışıyor her ne kadar ailesi istemesede bunu onlara borç biliyordu. Kitapları çok pahalıydı, ailesinin gönderdiği paralar yetse bile fazlasını biriktirip kardeşinin çok istediği oyun konsolunu alıp ona sürpriz yapmak istiyordu.
Birbirine tamamen zıt bu iki kişinin bir araya gelmesiyle hayatları tamamen değişecekti..
****
" Seonghwa! Seni orospu çocuğu."
Seonghwa, Yeosang ve Jongho ile çardakta otururken onlara doğru bağırarak gelen kişiye gözlerini devirmiş, yaklaştığında bacak bacak üstüne atmıştı. " Koca okulda o kadar insan varken neden hoşlandığım kişiyle yattın şerefsiz? " Jongho yanında oturan arkadaşına sinirli gözleriyle bakarken, Yeosang sevgilisinin kolunu tuttu. "Bana öyle bakmayı kesin. Sana gelince Chan... Kıza tecavüz etmişim gibi davranma. Bu içini rahatlatır mı bilmem ama teklifi yapan ben değildim. O başlattı bende ayak uydurdum." Chan sinirle Seonghwa'nın karşısına oturup elini saçları arasından geçirdi. " Bu yinede şerefsiz olduğun gerçeğini değiştirmiyor. Onu sevdiğimi biliyordun." Seonghwa dudakları arasındaki dal parçasını çıkarıp karşısındaki adama döndü. " Sürtük seviyorsan yapabileceğim bir şey yok." Yerinden kalkıp antrenman için futbol sahasına doğru ilerlemeye başlayınca arkadaşları da peşinden hareketlendi. " Bu hareketlerin yüzünden başına iş açacaksın Hwa." Yeosang'ın söylediği şeye cevap dahi vermeden yürümeye devam etti.
" İyi böyle devam et!... Bir gün gelir köpek gibi pişman olursun bu hareketlerinden!"
Hoongjoong dersi bittikten sonra arkadaşlarının çağırması üzerine futbol sahasına gelmişti ama onları bulamayınca tribüne oturup beklemeye başladı. Yunho ve Mingi'nin birden bire oluşan futbol sevdası nereden çıkmıştı merak ediyordu. Onları beklerken boş durmamak için çantasından bugün aldığı notları çıkarıp gözden geçirmeye başladı. Mingi ona inek dediğinde kızıyordu ama kendide farkındaydı tam bir inek öğrenci gibi davrandığının. Sahadan gelen sesler üzerine bakışlarını oraya çevirdi. Antrenman için gelen öğrencilerle biraz gerilmişti. Orada tek başına oturmak tuhaf hissettiriyordu.
" Ne demek gelmedi? Kaleye kim geçecek? "
" Ne abarttınız ya tamam buluruz bir kaleci." Seonghwa etrafına bakınırken tribünde oturan mavi saçlı çocuğu fark etmesiyle koşar adımlarla sahadan çıkıp tribünün merdivenlerini tırmanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poison Dream ~ Seongjoong ~
FanficSeonghwa arkadaşıyla girdiği iddianın hayatının hatası olacağını ön görememişti.