Üçüncü bölüm:Kardeşlik

15 8 6
                                    

Okula vardığımda ders hâlâ başlamamıştı. Zaten son haftalar olduğundan hocalar ders işlemiyordu. Ama devamsızlık hakkımızı çoktan bitirmiştik. Üniversite sınavı da bitmişti. On iki yılı geride bırakmıştım. İstediğim bölümü kazanmıştım, arkadaşlarımla birlikteydim. Ama beni rahatsız eden bir şeyler vardı ve sırf bu yüzden bir türlü mutlu olamıyordum.

Düşüncelerimi girdiğim kapının ardında bıraktım. Sırama doğru ilerledim. Bizim dışımızda 6 kişi daha vardı. Onlar konuşurken Toprak'ın gözlerini üzerimde hissetsem de umursamadım. Dizlerimin titrediğini fark edince hemen sıraya oturdum. Ellerimi sıraya koydum. Saçlarım bağlıydı ama açıp yüzümü kapattım. Kimsenin gözlerimin dolduğunu görmesini istemiyordum. Tuğçe geldi yanıma.
"Damla yanımıza gelsene daha var dersin başlamasına."

Başımı kaldırıp sesimin titremesine engel olup
"Ben uyuyacağım uykum var." dedim.

"Tamam, o zaman. Sen bilirsin."
Kafamı sıraya koydum.

Birkaç saat sonra uyandığımda başımı kaldırdım kolumdaki saate baktım. 13.42'ydi. Bu saatlerde genelde dışarıda maç yaparlardı. Kalkıp tuvalete gittim yüzümü yıkayıp içeri girdiğimde Toprak'ın sınıfta olduğunu gördüm. "Siz maç yapmıyor muydunuz?" diye sordum.
Hayır anlamında kaldırdı kaşlarını imalı imalı bana dikti gözlerini.

"İyi misin? Baban canını sıkacak bir şeyler mi söyledi?" diye sordu.
Gözlerimden bir şey anlamaya çalıştı ama ona izin vermedim.

"Yok, bir şeyler söylemedi." Delici bakışlarından sıyrılmaya çalıştım.

Sonunda çıkış zili çaldığında stüdyoya doğru yürüyorduk. Toprak bana yetişti.

"Sende bir şeyler var." dedi.

"Ne gibi?"

"Anlatmadığın bir şeyler. Neyin var?"

Ayakta zor duruyordum.
"Boşanacaklar." dedim ve adımlarımı hızlandırdım.

"Ne?" Bana yetiştiğini hissettim.
"Damla..?"

"Ne var?" dedim sesimin yüksek çıkmasına engel olamadım.
"Hiçbir şey sorma ne yapacağımı ben de bilmiyorum zaten aklım karışık lütfen beni daha fazla yorma." dedim.
Onlar sohbet ede ede yürürlerken bizi duymuyorlardı.

"Bana neden öfkelendin ki? Sadece..." derken sustu. Ne diyeceğini bilemedi sanki.

"Bak sen bile bilmiyorsun ne söyleyeceğini." dedim.

Birden durdum. Ne söylediğimi bile duymuyordum elimi başıma götürdüm ve şakaklarımı ovdum
"Özür dilerim, birden sana patladım. Öyle demek istememiştim. Sadece biraz kafam karışık." dediğimde beni hem anlıyor hem de anlamıyor gibiydi. Gözlerim doldu. Başımı başka tarafa çevirdiğimde "Ağlamak istemiyorum artık. Konuşmayalım bunu." dedim.

Diğerlerinin yanına yürürken ben de katıldım. Bana hiçbir şey söylememişti.

"Sonunda bize katılmaya karar verdiniz." dedi Tolga
O an içimden bir ses söyle dedi.  yapacağımı bilmememe rağmen beni rahatlacak şeyi yaptım.
"Size bir şey söyleyeceğim." dedim.

"Söyle bakalım. Sen de bir sıkıntı var zaten sabahtan beri. Neler oluyor?" dedi Tolga. Hafiften tebessüm ettim. Bir sorun olduğunu çoktan anlamışlardı.

"Aslında bir yandan da saçma geliyor ama söylersem rahatlayacağımı düşündüm artık kaldıramıyorum çünkü."

Konuşmamı beklediler.

"Ailem boşanıyor."

"Ne?" İlk tepki Rüzgâr'dan geldi.

"Nasıl yani?" Sonra Tuğçe'den,

Gerçeğin UnutturduklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin