Y/N: Elis
Y/L/N: BlakeOdasında yatağında oturmuş ayaklarını kendine çekip ağlarken buldu Elis kendini.
Sevdiği kişi onu siktir etmişti. Artık görüşmek istemediğini hatta karşısına bile çıkmamasını istediğini söylemişti.
Elis istemese de kırılıyordu. Sonuçta seviyordu onu. Yine aynı şey oldu diye geçirdi içinden. Hep aynısı dedi.
"Zaten bi kere de güzel bitsin şunun sonu!"
Kız daha çok ağlamaya başladı. Odasında hüngür hüngür ağlıyordu. Ailesi evde olmadığı için şanslıydı yoksa neden ağladığını söyleyebileceğini sanmıyordu.
"Sanki lanetlendim! Sanki lanetlendim bu pislik aşk oyunlarında!"
Gözlerinin içi kıpkırmızı olmuş ağlamaktan başı ağrır hale gelmişti. Kendini toplamak için ayağa kalktı ve elini yüzünü yıkamaya gitti.
Sonra bilgisayarının başına geçti. Blogunu açıp bir yazı hazırladı. Artık sosyal medya kullanmayı istemediğini ve başka bir şey paylaşmak istemediğini yazıp yayınladı.
Yazıya bir saat içinde hesaplarını sileceğini de yazmıştı. Yani yazıyı gören görecekti.
Bilgisayarının başından kalkıp penceresini açtı ve ağlamamak için rüzgardan yardım almaya çalıştı. Hep böyle yapardı. Ağlamak istediğinde ağlamamak için rüzgar olan yerlere giderdi. Soğuk kendini daha iyi hissettirirdi. Sanki yanında biri varmış ve ona ne olursa olsun destek oluyormuş gibi...
Pencereyi açık bırakıp yatağına geri oturdu ve yine bacaklarını kendine çekti. Önünde kapalı olan telefonu duruyordu. Telefonu gördükçe gözyaşı geliyordu kızın gözlerinden.
O kadar kalbi kırılmıştı ki. Onu seveli uzun zaman olmamasına rağmen çok kırılmıştı çünkü değer yüklemişti.
Battıkça batan bir gemiydi sanki. Fırtına da daha fazla dayanamayıp batan bir gemi. Belki de bir gömü olacak kadar dibe batacaktı.
Kendini sorguladı kız. Yine neyi yanlış yaptım diye. Sorunum ne benim diye. Neden olmuyor diye. Bu işler neden bende yürümüyor diye
Ona suç atmadı. Atamadı. Çünkü o kadar kmtü hissediyordu ve o kadar değer vermişti ki yastığını alıp sarıldı. Derin nefes alıp gözlerindeki yaşların düşmemesi için uğraşırken.
"Keşke..." Dedi kız, "keşke bu sefer doğru kişiyi seçebilseydim..."
O gece Elis yorgun düştü. Hastalanacak kadar ağlamış ve kendini harap etmişti. Kısa bir süre de ateşlenmişti. Annesi gelmeden ateşini düşürmek için bir sürü şey yaptı. Ama kafası o kadar dağınıktı ki. Ne yaptığını bilemeyecek kadar dağılmıştı.
Yakın bir zaman içinde iki kişi arasında kalmış ve yeni bir hikayeye başlamak istemişti. Ama elinde patlamıştı. Yine. Hikaye ilerlememişti. Yine. Karakterler yetersiz kalmıştı. Yine. Hikayenin konusu batmıştı. Yine. Yine. Ve yine.
Her seferinde bunu yaşamktan yorulmuştu.
O gece sadece rahatlamak istediğine karar verdi Elis. Sadece uyumak istediğine. Yapmıştı. Korktuğu hatta aptalların yaptığını düşündüğü o şeyi yapmıştı. Evdeki büyük bıçaklardan birini alıp karnına geçirmişti.
Etraf kanlar içindeyken söyledi.
"Bu sefer olmalı..."
Ailesi geldiğinde onu kanlar içinde ve baygın bulmuştu. Nabzı yavaşlamış ölmek için son. Nefesini vermek üzereydi. Annesi çığlık atıp yanına eğildiğinde. Yine söyledi Elis.
"Bu sefer olmalı."
Ve hikayesi son bulmuştu...
_________________________________________
Görüşürüz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Strange Story by Nehir Albay
FanfictionYou have to take a look! Bütün haklarını pesto sürüp yedim hepsi midemde şuan