3.0 (f

2.2K 130 209
                                    

çok olaylı bir düğün ve jeongin'in azgınlığı yüzünden kısa kesilmiş bir after partyden sonra, jeongin ve hyunjin evlerinde oturmuş balayı için plan yapıyorlardı.

hyunjin bir anda heyecanını bastıramadan yüksek sesle konuşmaya başladı.

"jeongin! peru'ya gidelim mi? çocukluğumdan beri gezmek istediğim bir yerdi, kültürü ve tarihine hep çok özenmişimdir. lütfen, lütfen, lütfen."

"aynen gidelim kızılderililere seks şov yaparız, az gözleri şenlensin."

"aynen aşkım sen de doğal yaşam alanını görmüş olursun."

"ew, ew, ew."

"bak, ana dilini de unutmamışsı-" jeongin'in yüzüne doğru geğirmesiyle sözü yarım kalan hyunjin, söverek mutfağa gitti.

yatakta tek başına kalan jeongin, hyunjin'in arkasından sırıttı ve eline yarr- saka saka pc'yi alarak peru için birkaç gün sonrasına bilet bakmaya başladı.

en yakın ve en uygun tarihe bilet alarak hyunjin'in yanına mutfağa gitti. salata yapmakla uğraşan hyunjin'in önüne pc'yi bırakarak belinden sarıldı.

"istekleriniz benim için bir emirdir lordum." diyerek boynundan öptü. biletlerin alındığını gören hyunjin, jeongine dönerek sevinçle kollarını boynuna doladı ve dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı.

ve sonunda o büyük gün gelmişti. şu an havaalanında uçaklarını bekliyorlardı. hyunjin havaalanına geldiklerinden beri, bastıramadığı gerginliğiyle susmadan bir şeyler anlatıyor, jeongin ise yüzünden eksik etmediği sırıtış ve büyük bir ilgiyle sevgilisini sıkılmadan dinliyordu.

bitmek bilmeyen bir yolculuğun ardından, sonunda peru'ya varmışlardı. jeongin, sanki peru'ya değil de aya ayak basacakmışçasına heyecanlı olan eşinin inmesini bekliyordu.

hyunjin sonunda son merdivene gelebildiğinde kendisini bekleyen jeongin'in yüzüne bakarak tek ayağını yere basıyormuş gibi yaptı.

"aşkım bak şu an peru'dayım."

ayağını geri merdivene çekti.

"aşkım bak şu an değilim."

kendi esprisine gülmeye başlayınca jeongin daha fazla dayanamayıp sevgilisini sırtına aldı ve karşıda duran kiraladıkları arabaya ilerlemeye başladı.

bavullar çoktan arabaya yerleşmişti. jeongin hyunjin'i ön koltuğa bırakarak şoför koltuğuna oturdu. telefondan navigasyonu ayarladı ve otele doğru yola koyuldular.

arkada çalan şarkılar, birbirleriyle olan atışmaları ve kahkalarıyla geçen birkaç saatin ardından sonunda otele varmışlardı.

geldikleri otel doğayla iç içe, sobayla ısınan, geleneksel, eski tip bir oteldi. bunu tüten baca dumanından bile rahatlıkla anlayabilirdiniz.

otele doğru yavaşça ilerlerken, jeongin bir yandan görevli ile konuşuyor, bir yandan da sevgilisi başına iş açmasın diye elinden sıkı sıkı tutuyordu.

hyunjin oteli incelerken aklına gelen mükemmel fikirle sevgilisinin kolunu dürtmeye başladı. bir yandan da dikkatini çekebilmek için ritmik bir şekilde ismini tekrarlıyordu.

"jeongin. jeongin. jeongin. jeongin."

jeongin, bir türlü rehberle konuşmasına izin vermeyen sevgilisiyle derin bir nefes alarak rehberden müsade istedi ve hyunjin'e döndü.

"efendim bebeğim?"

hyunjin bacaları göstererek "aşkım şunlara baksana. demek ki peru bacaları da böyle tütüyormuş." dedi.

cum | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin