Sufjan Stevens - Fourth of July.
La lecon particuliere.09.06.2020, Ankara, Türkiye.
13 gün olmuştu, 13 gündür Ankaradaydık. Bir şey olmamıştı, babam kötü bir haber vermemişti. Onunla en son 2 gün önce konuşmuştum. Yakın zamanda geleceğini söylemişti. Işlerini hall ettiğini söylemişti. Yine de içimde tereddüt vardı, her şey olabilirdi.
Kaybetme korkusu, en güçlü korku olabilirdi. En yakınlarınızı kaybetmekten korkardınız, canınız kadar sevdiklerinizi, giderse yaşayamam dediklerinizi. Ailemden biri giderse yaşayamam işte, o yüzden bu tereddüt var içimde, kaybetme korkusu var.
"Umut! Kardeşim niye sürekli uyuyor? Sıkıldım ama ben." Buse'nin şikayetlenen sesiyle bakışlarımı gökyüzünden ona doğru çevirdim. Iri kahve gözleriyle merakla abime bakıyordu. Buse ve kardeşi Yıldız babamın kuzeninin kızlarıydı. Yıldız 1 buçuk aylık, Buseyse 6 yaşındaydı ve Umut'a bayılıyordu.
Umut Busenin saçlarını karıştırdı. "Daha çok küçük ya, o yüzden. Sen de böyleydin."
Buse gülümseyerek Umut'un dizlerine uzandı. "Ben küçükken de gelir miydin hep buraya? Artık çok gelmiyorsun, özlüyorum seni."
Umut Buse'nin saçlarını okşamaya başlamıştı. "Çok gelmezdim ama sen doğduğunda buradaydım. Yıldızdan bile daha minnaktın."
Buse kıkırdadı. Ben de onların yanına gidip Buse'yi kendime doğru çektim ve saçlarını karıştırdım. "Şuna bak! Minik cadı bana hiç özlüyorum demiyor, Umut da Umut! Sen sevmiyor musun beni ya?"
Buse ellerimden kurtulup Umutla aramızda oturdu ve burnunu kırıştırdı. "Umut seni herkesten daha çok seviyor. Benden de. O yüzden küsüm sana, özlemiyorum seni."
Istemsizce güldüm ve Umut'a baktım. O da gülümsedi ve Buse'nin yanağından öptü. "Nazlı benim kardeşim, onunla büyüdüm, o yüzden çok seviyorum onu. Sen de Yıldızı herkesten çok seveceksin. Ama ben seni de çok ama çok seviyorum. Küsmek yok, tamam mı miniğim?"
Buse önce kaşlarını çattı ama sonra "Tamam." dedi.
"Barıştık o zaman?" dedim kafamı yana eğip bakarak.
"Barıştık." dedi Buse gülümseyerek.
Sarılıp saçlarını öptüm. "Akıllı minik prenses.." dedim yavaşca...
10.06.2020, Ankara, Türkiye.
Yaklaşık 10 dakikadır abimle bahçedeki salıncakta boş boş oturuyorduk. Bu gün çok garip bir gündü. Akşam uyuyamamıştım, Umut her zamankinden daha durgundu. Ya gerçekten kötü bir şeyler olacaktı, ya da artık kafayı yemiştim."İçim hiç rahat değil." dedi Umut dakikalar sonra.
"Neden?" diye sordum bakışlarımı ellerimden ayırmazken.
"Babam konusunda.." diye mırıldandı.
"Işleri halletiğini söyledi."
"Tam olarak değil, yalan söyledi sana." dedi bıkkın bir sesle.
Kaşlarımı çatıp ona doğru döndüm. "Onu sürekli yargılıyorsun. Babam bize yalan söylemez."
O da bana doğru döndü. "Söyler Nazlı, herkes yalan söyler."
"Nereden biliyorsun?"
"Belki de iyiliğimiz içindir, belki de değil, ama en çok kendi iyilikleri için.. Her kes yalan söyler. Kendilerini küçük düşürmemek için, güçlü göstermek için. Dürüstlük en büyük güçtür ama insanlar gücü başka şeylerde görür, bencilleşir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin külleri.
Short Story"Bazı acılar vardır, hiç dinmez. Bazı yaralar vardır, hiç iyileşmez. Bazı yangınlar vardır, hiç sönmez.. Ve bazen gözle gördüğünüz, her zerrenize kadar hissettiğiniz gerçek yangınlar sönse bile ruhunuzu yakmaya devam eder. Ruhunuzda hiç dinmeyen ac...