"kovaladıkça geri gelmez hatıralar"

492 40 7
                                    

✩ ✫ ✬ ✭ ✮ ✯ ✰

Bazamın altındaki karton kutuyu çıkarıp bağdaş kurarak oturmuştun yere. Bir süre sadece kutuya bakmıştım. Açıp o kapattığım anıları tekrar gün yüzüne çıkaracaktım.
Bunu istemiyordum ama kendimi alıkoyamamıştım.

Büyük bir özenle açtım kutuyu.

İçinde forma, fotoğraflar, kolye, bileklik, kar küresi, notlar, kurumuş bir gül vardı. Hepsinin anısı vardı, hepsinin içinde Barış Alper vardı.

Fotoğraflardan başladım önce. Sinemada çekindiğimiz fotoğraftı elimde tuttuğum. Fotoğrafı Alper çekmişti. Ben de gülerek elimdeki patlamış mısırları göstermiştim kameraya. İkimizin de yüzü gülüyordu.

İlk kez sinemaya onunla gitmiştim.

Okul çıkışıma gelip birlikte sokakları gezerken o bana izlediği sinema filmlerinden bahsediyordu. Ben de büyük bir ilgiyle onu dinliyordum. Hep öyleydi zaten; Alper gezdiği yerleri, yediği yemekleri, izlediği dizileri, konserine gittiği sanatçıların müziklerini anlatır ben de sıkılmadan dinlerdim onu. Benim sıkıcı hayatıma nazaran onun hayatı daha renkliydi. Ben de kendi hayatımı onunla renklendiriyordum.

En son arkadaşlarıyla gittiği sinemayı anlatmıştı. Bir tane adam onun yerinin kendisinin yeri olduğunu iddia etmişti. Ben de buna şaşırıp "Her koltuğun sahibi mi oluyor?" demiştim. Alper önce şaka yaptığımı sanmış ve buna gülmüştü fakat sonra gerçekten de bilmediğimi görünce gülmesi anında solup gitmişti.
"Sen hiç sinemaya gitmedin mi?" diye sormuştu. Yaşantımdan utanmazdım asla. Hatta çoğu şeyde göğsümü kabarta kabarta söylerdim yaşam standartlarımın ne boyutta olduğunu. Yine de Alper dünyanın en tuhaf şeyi sinemaya gitmemekmiş gibi sorunca yerin dibine girmiş gibi hissetmiştim. Cevapsız bıraktığım sorusu ona cevap niteliğinde olmuştu.

"Anladım." demişti. "İlk sinemana benimle birlikte gideceksin." diye de devam etmişti sözlerine büyük bir neşeyle.

Dediği gibi de oldu ilk ve son kez onunla gitmiştim.

Başka bir fotoğrafı elime aldım bu sefer. Fotoğrafta sadece ben vardım. Üzerimde Alper'in forması vardı. Aynı zamanda bu forma kutudaki formaydı. Sırtım dönük, futbol sahasında çekilmişti fotoğraf. Ayağımın hemen altında da futbol topu.

Fotoğrafın çekildiği gün Alper beni antrenmanına çağırmıştı. Ben de zar zor evden çıkıp gitmiştim yanına. Isınma hareketlerine kadar her detayına izleye izleye hakim olmuştum antrenmanın.

Kendi aralarında yaptıkları maçla o da gol atıp beni göstermiş ve kalp yapmayı da ihmal etmemişti. Onca insanın içinde, kendisinden yaşça büyük insanların yanında bunu yapması beni hem utandırmış hem de heyecanlandırmıştı. Benim için büyük bir olaydı bu.

Nasıl olduysa beni de almıştı yanlarına. Nereden bulup geldi bilmediğim formasını giydirdi özenle bana. Antrenman bitmişti yavaş yavaş dağılsa da insanlar bazılarının gözü üzerimizdeydi ve bu beni fazlasıyla strese sokmuştu.

O, formayı kafamdan geçirirken kulağıma beni çok sevdiğini fısıldamış ve tüm gerginliğimin uçmasına sebep olmuştu.

İlk hamburgerimi yediğimiz fotoğraf, ilk pizzamı yediğimiz fotoğraf...

Her ilkim onunlaydı benim.

Bankta omzuma kafasını koyduğu ve benim çektiğim fotoğrafa denk gelmiştim şimdi de. İkimizin de gözlerinde bariz bir şekilde görünüyordu heyecan. Bu bizim ilk fotoğrafımız, ilk buluşmamızdı.

Ben tüm gün okulda çıkışıma Alper gelecek diye heyecandan duramamıştım. Gözüm hep duvardaki saatte duruyor, elimde olsa saniyeleri bile sayacak konuma gelmiştim. Sınıfın tiki kızına az da olsa makyaj yaptırmıştım. Sabah da saçlarıma normalin aksine fazla özen göstermiştim.

yıldızlar geçmişte parlar - b.alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin