Fairy Tale Shop.
Sihirli aynalar, büyüleyici eşyalar, etkileyici büyü kitapları.
Eski, döküntü, küçük bir mekan.
İşte burası, Fairy Tale Shop.
Sihirli ve Sihre Dair Eşyalar Dükkanı.Burada pek çok sihirli eşya var.
Sahibi Bae Joohyun; genç, güzel ama ruhu yaşlı bir hanımefendi. Üstünde siyah, ortaçağ döneminden gibi görünen kabarık elbisesi, siyah eldivenleri, siyah şapkası ve siyah ayakkabılarına eşlik eden siyah saçları bana dinlediğim Mademoiselle Noir şarkısını hatırlatıyor.
Şuan az önce bana seslenen kadına, yani Bae Joohyun'a bakıyorum. Boğazını temizleyip konuşuyor."Hanımefendi, o oyuncak bebeği almayın."
"Neden,satılık değil mi yoksa? Ama oldukça güzel bir bebek. O kadar güzel ki, onun için arabamı ve evimi satabilirim."
İçimde derin bir hüzün hissediyorum. Bu bebek, gerçekten çok güzeldi. Pembe saçları, mavi gözleri, pürüzsüz teni ile bu bebeğin şimdiye kadar nasıl satılmadığın sorguluyorum. Bayan Bae çalıştığım bankanın amblemini taşıyan çıkarmayı unuttuğum yaka kartıma bakıyor.
"Lalisa Manobal... Bakın Bayan Manobal, bu bebek satılık değil. Odamı toparlarken eşyalarımı buraya koymuştum. Bebeği burada unutmuşum. Onu size satamam."
"Bu bebek için size yüklü bir ödeme yaparım. Lütfen satın."
"Bayan Manobal, bu bebek sihirli ve çok tehlikeli. Hiç kimseye satamam. Başka bir şey seçip alın."
"Neden tehlikeli ki? O sadece bir bebek. Daha doğrusu şimdiye kadar gördüğüm en güzel siluet."
Bayan Bae oturmam için koltuğu işaret edip karşımdaki koltuğa oturuyor. Ve anlatıyor.
"Zamanında kasabanın birinde Kim Jennie adında bir kız çocuğu dünyaya gelmişti. Doğduğu günü iyi hatırlarım, yaşadığım kuleden kasabayı izliyordum. Bu genç kız büyüdü, çok güzel büyüdü. Güzelliği dillere destan olmuştu. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna herkes bu genç kızı bilirdi. Ressamlar sadece onu resmeder, şarkılar sadece ona yazılır olmuştu. Hatta pek çok kişi Jennie'nin, Tanrıça Aphrodite'den daha güzel olduğunu iddia etmeye başlamıştı. Bunları duyan saf ve masum genç kız, bir süre sonra bizzat kendisi Tanrıça Aphrodite'den daha güzel olduğunu iddia etmeye başladı. Bu büyük bir hakaretti..."
Bayan Bae bir bardak su içip sözüne devam etti.
"... Bunları haber alan öfkeli Tanrıça Aphrodite kasabaya geldi ve genç kızı karşısına çıkardı. Her şeyi bilen tanrıça kimseyi dinlemedi, merhamet etmedi. Aşk ve güzellik tanrıçasından daha güzel olduğunu iddia etmek, büyük bir günahtı çünkü. Tanrıça Aphrodite Jennie'nin güzelliğinden başka vasfı olmayan bir kız olduğunu biliyordu. Jennie'ye 'güzelliğinden başka özelliğin yok, oyuncak bir bebek gibisin' demişti. Bu yüzden 28 yaşındaki genç Jennie'yi pembe saçlı bir oyuncak bebeğe dönüştürdü. Bu lanete göre Jennie paketi açılınca canlanacak ama sadece oyun oynayabilecekti. Sahibi ölünce ise, geri kutusuna hapsolup yeni sahibini bekleyecekti. Gerçekten aşık olursa ise, sahibi ölse bile canlı kalıp yaşayabilecekti. Yani senin anlayacağın, o bebek bir katil. Çünkü canlandığı vakit sahibini eve hapseder, yemek yiyip su içmesine bile izin vermez, sadece oyun oynar. Bu bebeği sana satamam. Başka bir şey seç."
Sözlerini bitirince kalktı ve kasaya geçti. Anlattıkları inanılır gibi değildi. Ama burası sihirli eşyalar dükkanıydı. Gerçi bu da bir yalan olabilirdi. Belki de hiç sihir yoktu, müşteri çekmek için bir oyundu. Etrafa bakınır gibi yaparken içeriye bembeyaz bir adam girdi ve nazikçe Bayan Bae'ye sarıldı. Onlar konuşurken fırsatı değerlendirip kasaya yüklü miktarda para bırakıp bebeği aldım ve kaçtım. Bir aralık Bayan Bae'nin arkamdan bağırdığını ve Bayan Bae'nin sarıldığı adamın peşimden koştuğunu hissettim. Bebeğe dikkat ederek kaçtım. Bilmediğim bir sebepten dolayı oyuncak bebeği delicesine istiyordum. Yorgunca eve geldim ve direkt olarak bebeğin kutusunu açtım. Aniden odaya yayılan ışıkla kapattığım gözlerimin açılmasına güzel bir ses sebep oldu.
"Benimle oyna, benimle oyna, benimle oyna..."
Karşımda az önce kutusunda olan pembe saçlı bebeğim duruyordu. Ard arda söylediği cümleler kulağıma ulaşmıyor, uğultu gibi geliyordu. Gözlerim kapanıyordu. Ama hala aynı uğultu.
"Benimle oyna, benimle oyna, benimle oyna..."
×××
Bir hafta. Ne yemek yedim ne de su içtim. Gözlerimi açamıyorum, çok yorgunum. Kilitli kaldığım bu evde karın gurultusu, kuş sesleri, damlayan musluk kulağıma uğultu gibi gelirken, o ses çok net.
"Benimle oyna, benimle oyna, benimle oyna..."
×××
Evde kilitli olduğum 16.gün. Yerimden kalkamıyorum, gözlerimi açamıyorum. Hiç bir şeyi duymaz oldum, o ses hariç.
"Benimle oyna, benimle oyna, benimle oyna..."
×××
"Sayın seyirciler, Jeonju ilimizin merkezinde olan X apartmanının 19.katında yaşayan 26 yaşındaki Lalisa Manobal'ın şüpheli ölümü dikkatleri üzerine çekti. Bayan Manobal'ın 16 gün boyunca bir sandalyede bağlı kalıp resmen terkedildiği ortaya çıktı. Terkedilip terkedilmediği bilinmese de, su bile içmemiş olması pek çok kişi de bu algıyı yarattı. Ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diliyoruz. Sıradaki haber..."×××
Oyuncak bebek Jennie kutusuna hapis olmamıştı. Çünkü o Lalisa Manobal'a aşık olmuştu ve sürekli onu çağırıyordu. Mezarlığa giren insanları sahibi gelmez korkusu ile öldürüyordu. Mezarlığa giren insanların ölü bulunması polisler tarafından çok araştırılsa da giren polislerin hep ölü bulunması sebebiyle hükümet o mezarlığa girmeyi yasaklamış, demir kapı ve duvar ile engeller koymuştu. Artık o mezarlığa hiç kimse giremiyor. Ama yanından geçerken, şu sözleri duyabilirsiniz:
"Benimle oyna, benimle oyna, benimle oyna..."
Bu kitap endingsequence hesabına ithaftır. Umarım sevmişsinizdir. Keyfini çıkarınn💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎀Doll🎀✔️(Jenlisa)
Fanfic(Tamamlandı) 𝙱𝚊𝚜̧ı𝚖 𝚍𝚘̈𝚗𝚞̈𝚢𝚘𝚛... 𝙺𝚞𝚕𝚊𝚔𝚕𝚊𝚛ı𝚖 𝚞𝚐̆𝚞𝚕𝚍𝚞𝚢𝚘𝚛, 𝚗𝚎𝚝 𝚍𝚞𝚢𝚊𝚖ı𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖... 𝙶𝚘̈𝚣𝚕𝚎𝚛𝚒𝚖 𝚔𝚊𝚙𝚊𝚗ı𝚢𝚘𝚛, 𝚊𝚌̧𝚊𝚖ı𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖... "𝙱𝚎𝚗𝚒𝚖𝚕𝚎 𝚘𝚢𝚗𝚊, 𝚋𝚎𝚗𝚒𝚖𝚕𝚎 𝚘𝚢𝚗𝚊, 𝚋𝚎𝚗𝚒𝚖𝚕𝚎 𝚘...