Sorgu

10 10 0
                                    

Sorgulayan bakışlarını Sirena'ya çevirip kucağındaki William'ı umursamaz bir şekilde sorgulamaya başlamıştı

Andrew:
— Kimsin sen ?

Sirena kucağındaki William'ı göstererek ona cevap verdi

Sirena:
— Merak etme onun haberi var
Andrew cevabında memnun kalmamış bir şekilde sorsunu yenilenmişti
Andrew:
— Sana haberi olup olmadığını sormadım kim olduğunu sordum
Sirena:
— Bence kucağındakini revire götürüp ondan sonra sorgulayan daha iyi olmaz mı kusura bakma ama bu şekilde ciddiye alamıyorum seni.

Andrew'in gözü anlık sinirle parlasa da kendini kontrol edebilmiş ve oldukça ciddi ve sakin tonda konuşmasına devam etmişti

Andrew:
— Pekala dediğin gibi olsun sen de geç otur ben de elimdekini bırakıp geleyim o halde.

Demiş ve yanımdan seri bir şekilde geçerek kaleye girmişti onun arkasından ben girmiş dediği gibi yapıp ortada duran koltuklardan birine oturdum cidden burası çok karanlık neden acaba diye düşünürken bana doğru gelen Andrew ile dikkatim ona yöneldi kırmızı gri zırhını üstünde kırmızı süslemeleri ile uyumlu duran pelerin ile tepeden bağladığı turuncu kahverengi karışımı olan saçlarının bir kısmı önüne gelmiş olan Andrew gelmiş ve karşımdaki koltuklardan birine oturup gözlerini bana diktiği anda farkettiğim yeşil gözleri  bronz teni ile oldukça yakışıklı ve bir o kadar da öfke dolu bakışlar sunan Andrew tüm ciddiyeti ile sorgusuna başlamıştı

Andrew:
— Sen kimsin ?
Sirena:
— Söylesem bile tanımayacağın biri ?
Andrew:
— O yüzden soruyorum ?

Fazla zorlamasam iyi olucak bağırmamak için kendini zorladığı ortadaydı demekki daha tanışmadan sıkıntı çıkartmak istemiyordu gerçi şuan da bile sıkıntı ya benden cevap bekleyen ciddi gözlerden kaçırarak gözlerimi cevaplamıştım

Sirena:
— Ben Sirena ayrıca bu bakışını beğenmedim.

Andrew umrunda olmadığını belli eden gözleri hala üstümdeydi

Andrew:
— Sende soruları düzgünce cevapla ki insanlar sinirlenmesin hem ayrıca merak etme seni öldürecek kadar düşmedim henüz

Demiş ve kollarını birbirine bağlamış arkasına yaslanmıştı beni öldürecek kadar düşmemek ha sağol yani rakibi olamayacak kadar zayıf olduğumu hissettirmesine gerçekten gerek var mıydı ? Bozulmuş bir tavırla ben de kollarımı birbirine bağlamış hafif somurtarak gelecek soruyu bekledim

Andrew:
— Ne o yoksa bozuldun mu ?

Bunu ne kadar alaylı bir şekilde söylese de gözleri ile beni tarttığı ortadaydı tekrardan ciddi tonuna dönerek gözlerini gözlerime dikmişti ben bir şey söylemiyince sözüne devam etti

Andrew:
— Sen cidden bozulmuşsun kusura bakma ama insanların seni ciddiye almasını istiyorsan sen de ona göre davranmalısın neyse ben konumuza dönüyorum.

Demiş ve boğazını temizleyerek sözüne kaldığı yerden devam etti.

Andrew:
— Yeni bir kişi geliceğinden haberim yoktu ve bu durum beni kuşkulandırdı
Sirena:
— Haber mı verilmesi gerekiyordu?
Andrew:
— Tabiki de haber verilsin ki seni şehrin içinde gördüğümüz anda kapı dışarı etmeyelim
Sirena:
— Haber verilme mevzusunu bilmem ama ben buraya tamamen yabancıyım şuan neden sorguladığını bile anlamış değilim zaten ben de kendi isteğim ile gelmedim.
Andrew:
— Nasıl ?
Sirena:
— Of baksana sen gidip efendin uyandığında neden sormuyorsun ki adım Sirena başka ne öğrenmek istiyorsun ki ?
Andrew:
— Öncelikle konumunu bil ve adını bilmem yeterli değil senin bir casus olmadığını nereden bileceğim belki de surun patlamasında senin payın var bana olmaması adına bir kanıt sunabilir misin ?
Sirena:
— Sende iyice saçmaladın ben casusa benzer halim mi var hem ayrıca yatarken nasıl patlatatım suru ?
Andrew:
— Zaten o yüzden casus oluyorsun ya
Sirena:
— Nasıl
Andrew:
— Bana numara çekme yalan veya doğru söyleyip söylemediğini senden daha iyi biliyorum çünkü arkhem doğruluk.
Sirena:
— Neyin neyin doğruluk?
Andrew:
— Arkhem cidden arkhe ne demek bilmiyor musun?
Sirena:
— Sence biliyormuş gibi bir halim mi var ?
Andrew:
— O halde beni iyi dinle

Elementsel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin