-18-

319 23 12
                                    

Kuzeyin dilinden;

Her zaman içimden bir ses bana onun gideceğini söylüyordu ama onu kaybetmenin ağırlığını taşıyamazdım. Melek teyze yokken uyumasını izleyen bendim... o değil ben.

"Karar tamamen sana kalmış Deniz ama sen istemediğin sürece seni rahatsız edemez emin olabilirsin." dedi babam. Ve annem onu onaylarken Denizin omzunu okşuyordu.

"Hava almak ister misiniz?" dedi ardından annem.

"Teşekkür ederim... ben yatmak istiyorum aslında Gizem teyze gözlerim şişti." yorgun çıkan sesi kulaklarıma geldiğinde çok çaresiz hissettim. Ne fiziksel güç ne para... çözemediği şeyler vardı ve bu beni deli gibi sinirlendiriyordu.

"Hadi gidelim o zaman ben sana masal okurum." dedim neşeyle. Üzgün durarak Denizin moralini iyice bozmak istemiyordum. Onda kafasını sallayarak bana minik bir gülümseme vermişti.

Herkese iyi geceler dedikten sonra odaya geçmiştik.

"Yataklarımızı birleştirelim mi? Bugünlük?" diye sordum, temkinli yaklaşıyordum. Sanki her sözümle kırılabilecek gibi hissediyordum.

"Ama ya-" sözünü kestim, şu an herhangi bir şey düşünmesini istemiyordum.

"Kilitleyeceğim. Sorun yok." dedim. O da onaylayan sesler çıkarmış ve kapıya ilerleyip kilitlemişti. Ben de yatağını benimkinin yanına itelemiştim. Ardından yatağın ortası açılmasın diye yastıkları yana koymuştum.

"Gel hadi." dedim, yatarak kollarımı açmış duruyordum. O da bekletmeden kollarımın arasına gelmişti.

Bir süre öylece sarılmıştık, ilk sessizliği bozan o olmuştu.

"Kuzey?"

"Hmm."

"Ben annemle görüşmek istemiyordum ama yapmadığım bir şeyden pişman olmak da istemiyorum." dedi, bu sırada hafif aramızı açmış ona bakmaya başlamıştım. Şişmiş gözlerini kızarmış burnunu düşündüm. Ardından sebep olan kişiyi düşündüm. Sinirden köpürsem de belli etmek istediğim son kişiydi Deniz. Ben bir şey demeden sözlerine devam etti.

"Sence görüşmeli miyim?"

Bu soruyu bana yöneltmesi öyle zordu ki. Cevabımın ne gibi şeylere sebep olabileceğimi bilmiyordum, çok ağır bir soruydu. Zaten cevap vermem uygun olmaz diye düşünüyordum.

"İçinden nasıl geçiyorsa öyle yap Denizim, biz her zaman yanındayız."

"Her şeyi mahvetti... unutmasam da alışmıştım. Üstünü örtebilmiştim." söylenirken aslında kendi kendine konuştuğunu anlamıştım bu yüzden bir şey demeden bekledim... içini dökmesini bekledim. Saatlerce konuşmuştuk ve bu Denizin içini biraz da olsa rahatlatmıştı.

Bir süre sonra uyuyakalan Denizle başbaşa kalmıştım. Yanağına küçük bir öpücük bırakıp üstümüzü örttüm ve uyumaya çalıştım. Tabii pek uyku girmedi gözüme...

Sabah olduğunda yanımdaki hareketlenme ile uyuma taklidime dönmüştüm. Bir süre izlendiğimi hissettim ardından etrafıma sarılan kollarla gözümü araladım.

"A uyandırdım mı..? Üzgünüm." dediğinde kıkırdadım.

"Hayır, tüy kondu omzuma hoşuma gitti benimde. Uyanayım dedim olamaz mı?"

Gülmeye başladığında sarılmamı sıkılaştırılmıştım. O da sarıldığında sarılmaya devam ederken kalkmıştım. Onu da benimle kaldırmış ve kollarımı gevşetmiştim.

"Hadi kahvaltıya gidelim."

"Tamam." derken kalkmış ve banyoda işlerimizi halledip mutfağa ilerlemiştik. Hazır bir sofrayla karşılaşmayı beklemiyordum. Masadaki notu okumaya başladım.

'Evde olmak isterdik ama maalesef halletmemiz gereken şeyler var afiyet olsun size. Tezgahta simit ve börek var ısıtmayı unutma! <3'

Notu cebime atarken tezgahtaki börek ve simitleri tost makinesinde ısıtmaya başladım. Deniz de sofraya oturmuştu.

"Gizem teyzeler yok mu?"

"Yok not bırakmışlar. Annem toplantıya gitti herhalde."

Annem network siteleri ile pasif gelir elde ettiği için arada bir toplantılara gidiyordu.

"Anladım... gelince konuşacağım. Dün karar verdim bir kere de olsa görmek istiyorum." dediğinde yutkundum. Sadece sonuçları kötü olmasın istiyordum.

"Nasıl istersen." dedim. Ardından kahvaltı etmiştik. Denizin ağzına sokmaya çalıştığım börek ve peynirle geçen bir kahvaltıydı.

"Daha ne yiyeyim ben... doydum yeter!" ağzına uzattığım peyniri yememek için dudaklarını mühürleyen Denize kaşlarımı kaldırarak baktım.

"Hadi son bu."

"Evcilikte çocuğunu doyurmaya çalışan annelere benzi-" sözünü bitirmeden peyniri ağzına yerleştirmiş ve ardından sevimli bir gülümseme sunmuştum.

O da sinirle bakarken sofrayı toplamaya başlamıştım.

"Hain." dediğinde gururla kollarımı birleştirmiştim. "Buyrun benim." demiştim.

"Gıcık." dediğinde gülmüştüm. "Cidden evcilikteki çocuklara benziyorsun." Kafama nişanlanan bezden kaçmıştım bu onu daha da sinirlendirmişti.

Dil çıkarıp içeriye kaçarken peşimden koşturmuştu. Koltuğun kenarında bir sağ bir sol yaparken ellerimi kaldırdım.

"Pes efendim teslim oluyorum lütfen bana acıyın." derken koltuğa çıkıp bana sarılmıştı. Bunun ateşkes olduğunu düşünürken kendini koltuğa doğru geri atınca onunla düşmüştüm. Karnım koltuğun kenarına takıldığı için dengemi sağlayamamıştım. Hayince tasarlanmış bir plandı bu!!

"Asıl hayin sensin!!" dedim ama o gülüyordu.

"Kolay affetmem ben hayinlik cezalandırılmalı." dediğinde şeytanca gülümsedim.

"E sen kendi kuyunu kazdın." dediğimde kaşlarını çatmıştı.

"Nasıl y-" gıdıklamaya başlamam ile ellerimi ittirmeye çalışırken gülmeye başlamıştı. Kahkahalarının arasında "dur, hayin" diyordu. Ben de onun bu haline gülüyordum.

Merhabalar!! Bu aralar telefonuma gelen bildirimler yüzümü güldürüyor, oylarınız için teşekkür ederim hepiniz çoook tatlısınız!!!

Umarım hikaye gidişatı hoşunuza gidiyordur. Hikaye hakkındaki görüşleriniz nedir? Fikirlerinizi duymak isterim.

Kendinize iyi bakın!!

Sevgili Balığım | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin