2.7'

2.4K 324 81
                                    


iftara kadar takilayim burada diye geldim slm😋

🧸

Gerginlik tüm vücuduna nüfus etmişken hırkasının cebine koyduğu elleri yumruk halini almıştı. Yanında sessiz çocuk onu strese daha çok soksa da bunu belli etmemeye çalışarak sessizce onu takip ediyordu. Bunu bir ilk buluşma tarzı bir şey olarak algılamaması için ona yakınlarda bir parkta oturmayı teklif etmişti. Karşısındaki genç çocuğun hiçbir şeyi sorgulayacağı ruh hali olmadığı uzaklardan bile anlaşılıyordu. Karmakarışık hissediyor, konuşmayı bitirdikleri andan beri dört dönerek söyleyeceği şeyleri zihninde toplamaya çalışıyordu. Bu onun için zordu. Yıllarca ona karşı hislerini içinde tuttuğu çocuk şimdi hemen yanıbaşındaydı ama o ne diyeceğini bilemiyordu. Derin bir nefes havaya karıştığında kendisinden kısa olan çocuğun bakışları ona döndü. Garip hissediyordu o da, en az yanındaki kadar. İkiside ne diyeceğini bilmiyor, birinin söze girmesini bekliyordu.

Jeongin sessizliğe derin bir nefes daha verdiğinde üstündeki bakışları fark edip sağına döndü. Yan profilini izleyen çocuk anında bakışlarını kaçırıp tekrardan önüne döndüğünde dudaklarını birbirine bastırdı. Gülmek, sırıtmak istiyordu çünkü Han Jisung ondan hoşlanıyordu. Fakat Jisung'ın rahatsız olmaması için hiçbir tepki göstermemeye dikkat ediyordu.

Parka ulaştıklarında genelde gençlerin oturduğu çardaklardan boş birine ilerlediler yan yana. Jeongin son kez kafasındaki tarttı çünkü sessiz kalmak değil konuşmak izliyordu.

Yeterince sessizce Han Jisung'ın güzelliğini izlemişti zaten. Sıra konuşmaktaydı.

Karşı karşıya oturduklarında Han Jisung bakışlarını etrafta gezdiriyordu. Normalde böyle şeylerden utanan ya da kolay kolay etkilenen biri değildi ama konu karşısındaki çocuk olduğunda her seferinde bu ruh halinde oluyordu.

"Jisung," diyerek söze girdi Jeongin. Jisung utana sıkıla gözlerini karşısındaki çocuğa çevirdi. "Hmm," diye mırıldandı. Jeongin karşısındaki çocukla göz göze geldiğinde ne diyeceğini unutur gibi oldu çünkü ona göre karışısındaki çocuk dudak uçuklatan bir güzellikteydi. Yanakları akşam karanlığına rağmen kızarık görünüyor, arada dudaklarını yaladığından dudakları ıslak görünüyordu. Kirpiklerini sık sık kırpıştırarak ona bakıyordu. Dudaklarından çıkan kısık mırıldanma tüm aklının uçup gitmesine sebep olmuştu. Sahi ne diyecektim ki, diye düşünmeden edemedi Jeongin.

Sanırım, diye düşündü Jeongin. Sanırım yeterince kavramı Jisung'ın güzelliğini izlemek için geçerli değil.

Titrek bir nefes aldı ve zorda olsa kendine geldi Jeongin. Sakin olmalı ve bir şekilde bu kırgınlığın üstesinden gelmeliydi.

"Tekrar tekrar aynı konuları konuşmayacağım. Seni nasıl sevdiğimden falan bahsetmeyeceğim. Sadece kırgınlığın hakkında konuşmak istiyorum. Evet haklısın, söylediğim çoğu şeyde haklısın. Minho da haklı. Senin kötü durumlarını görmeme rağmen sessiz kaldım, kalmamalıydım." Jisung karşısındaki çocuğun titrek sesiyle omuzlarını düşürdü. Öyle karışmış durumdaydı ki ne hissedeceğini bilmiyordu. "Ama bilmiyorum Jisung, o an çok doğru gelmişti. Birilerine söylemenin seni rahatsız edeceğini düşünüyordum. Ama çabalamaktan hiç vazgeçmedim. Elimden geldiğince iyi ol diye çabaladım. Bunları gör ya da görme hiç fark etmedi, sadece iyi ol istedim."

Derin bir nefes verdi tüm söyledikleriyle. Karşısındaki çocuğun ne tepki vereceğini bilmiyordu. Arada gözlerini kaçırsada Jisung'ın ons bakmayı bir saniye bile bırakmadığını biliyordu. Bir süre anlaşmış gibi sessiz kalıp gözlerini kaçırdılar.

"Aslında sana kırılmam yanlıştı Jeongin." diyerek sessizliği bozdu Jisung. "Sana neden kırıldığımı da bilmiyorum aslında ama saçmaydı. Ben ne yaptıysam kendime yaptım. Yeme bozukluğunun sebebi de benim, Matthew'in sevgilisi olmakta benim suçumdu. Bir şeyler saklayan benim ama o an birine kırılmak istedim sanırım, bilmiyorum ve bu sen oldun. İtiraf etmeliyim ama anonim de olsan beni rahatlatıyordun. Kim olduğunu bilmeden bile sayende oldukça mutlu oldum. Sanırım ilk başlardaki kırgınlığımın sebebi buydu, elimden anonimi almışsın gibi hissetmiştim. Sonra ise bu başka şeylere evrildi. Hiçbir şey senin suçun değildi yani."

Jeongin içinin biraz da olsa rahatladığını hissetti. Jisung ne kadar enerjik olsa ve çok konuşsa da konuştuğu şeyler hiçbir zaman hisleri olmazdı. Hislerini dürüstlükle dile getirmesi onun için özeldi.

"Sen dürüstçe açıkladığın için ben de açıklayacağım." Jisung sakince söyleyeceği şeyleri bekledi. Onun yanında anlam veremese de rahat hissediyordu ve dürüst düşünceleri onun için önemliydi. "Çok konuşuyorsun Jisung, bazen birilerini bıktıracak kadar çok konuşuyorsun. Çünkü hayat ile dalga geçmezsen bir şeyler senin için zor olacak gibi hissediyorsun. Herhangi bir şey oluyor ama sen sorunu hep kendinde buluyorsun. Matthew seni aldatıyor, sen sorunun kendine olduğunu sanıp ona layık biri olmaya çalışıyorsun. Baban ile aranızda mesafe olsa da sen onun gururlanacağı bir çocuk olmaya çalışıyorsun. Sorun hep sensin zannediyorsun çünkü sana hep böyle düşündürmüşler." Jeongin gözlerini ondan kaçırdı ve önüne eğdi. "Ben bunu değiştiremem sandım, benim yüzümden de böyle hissedersin sandım. Korktum Jisung."

Jisung ses çıkarmadığından o gücü kendinde bulamadığından başı önüne eğik durdu. Açık konuşmuştu ve onu tetikleyecek şeyler olduğunu düşünüyordu, çekiniyordu ona bakmaya.

"Ben, beni anlayan biri olduğu gün böyle biri olmayı bırakacaktım."

Başını kaldırdı ve karşısında gözleri dolmuş, yanağından bir yaş süzülen Jisung'a baktı. Eli ayağına dolaşmıştı. Onun ağlamasından nefret ediyordu. Onun ağlamaması için her şeyi yapmaya hazırdı.

"Hayatım boyunca birinin bana güvenip sırtını yaslanmasına izin verdim çünkü böyle yaparsam sırtımı birilerine yaslayabilirdim. Ama sen beni anlamışsın Jeongin. Eğer bunu daha önce görseydim bunu yapmazdım."

Pişmanlıkla birbirlerine baktılar. Geç kalınmışlıklar iki tarafında canını sıkıyordu. Jeongin korkaklık ettiği için pişman hissediyordu, Jisung ise onu daha önce görememenin pişmanlığını yaşıyordu.

"Ağlama," dedi ne diyeceğini bilmeyen Jeongin. "Jisung, ben hala buradayım. Sırtını yaslamak istediğin her an ben hep bir adım gerinde olacağım. Orada olduğumu hep bileceksin."

Jisung parmaklarıyla çekiştirdiği hırkasının uçlarıyla yanaklarını sildi. "İstemiyorum," dedi başını iki yana usulca sallarken. Jeongin aldığı cevap ile dumura uğradı. Tüm cümleleri boğazına dizilmişti, hayal ettiği bu değildi.

"Bir adım gerimde ol istemiyorum Jeongin." dedi gözlerini tekrar Jeongin'e çeviren Jisung. "Madem sırtımı sana yaslayayım istiyorsun, gerimde olma. Hemen yanımda ol Jeongin."

🧸

nasildii

onceki bolum sormayi unuttugum icin simdi sorcam sizce changlix iliskisine biraz degineyim mi yoksa bos verelim miii

dancer in the dark, jeongsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin