2.3

2.1K 301 111
                                    



dengesiz biriyim evet ama ne yapayim bu fici geldigimde bitmis gormek istiyorum
cunku sadece ozgur ruhlar ve 15dr yazmak istiyorum
bu demek oluyor ki su an onlara bolum yazmayacagim, dedigim gibi yazamiyorum zaten
bosuna beklemeyin🥺

🧸

Ruh gibi gezdiğim bir gündeydik yine. Hafta sonumu hiç böyle mutsuz geçirmemiştim ben. Annemin, kötü gözüküyorsun git bir hava al diyerek kandırdığı market alışverişi için siyah terliğimi yere sürte sürte yokuştan aşağı iniyordum. Bir de bu yokuşu çıkması vardı!

Ellerim sweatimin cebinde, anahtarlığımla oynarken çatık kaşlarımla etrafı inceliyordum. Umarım kimse ile karşılaşmazdım çünkü hazır değildim. O lanetli günden sonra ne kimseyle konuşmuş ne de birini görmüştüm. Sadece evi bana yakın olan Felix arada kontrole gelmişti. Cuma okula gitmediğim için üç gündür kimseden haberim yoktu. Pazar pazar tüm asabiliğim üstümdeydi.

Jeongin aklımdan çıkmıyordu!

Öyle iğrenç bir histi ki bu... Neredeyse iki günümü onun ile anonimin aynı kişi olmasını kabullenmeye çalışmakla geçirmiştim. Aslında aynılardı, sadece ben fark etmemiştim.

Mesela çok gülmezdi Jeongin, güldüğünde de çok güzel bir gamze çıkardı ortaya. Anonim de gülmezdi, öyle söylemişti yani. Elleri güzeldi mesela, ikisinin de. İkisi de sakin öğrencilerdi.

Fakat hala onları birbirinden ayırıyordum, ikisi değildi ki? Onlar zaten aynı kişiydi.

İşte tüm sorun burada başlıyordu. Ben zaten kabullenmiştim anonimden hoşlandığımı. Sorun Jeongin'e olan hislerimi kabullenmekti ve bu en zor olan kısımdı. Onu arkadaşım olarak görmeye başlamışken birden hoşlandığım çocuk olmuştu.

Ama onu düşündükçe tüm parçalar yerine oturuyordu aslında.

Mesela Jeongin okulun sahibinin oğluydu ve kullanılmayan tuvalet ben sıkça kullandığım için es geçilmeden temizleniyor ve tamir ediliyordu. Bunu başka kim yaptırabilirdi ki? Telefon numaramı alabilirdi çünkü en yakın arkadaşıyla arkadaştım. Ev adresimi kısa sürede bulabilirdi çünkü o okulun sahibiydi, istediği gibi benim dosyama ulaşabilirdi.

Ofladım ve güneşli olan gökyüzüne döndüm. Bana inat mı böyle parıldıyordu? Derin bir nefes aldım ve etrafıma bakındım. Sağdaki markete gitmem gerekiyordu ama sola sapıp biraz daha uzak olan markete ilerledim. Annem haklıydı, havaya ihtiyacım vardı.

Markete girdiğimde cebimdeki telefonu çıkardım ve annemin almamı istediği şeyleri kaydettiğim notlar kısmını açtım. Bir market arabası aldım ve hemen girişte bulunan sebze reyonundan kesilmiş ve paketlenmiş bal kabağını alıp sepete attım. Mırıldana mırıldana reyonlar arasında ilerledim. İstediğim ve istediği birkaç şeyi daha arabaya attığımda eksik yazdığı baharatlara göz attım. Annem yazmayı mı biliyordu ki ona not ettirmiştim?

Baharat reyonunun önünde durdum ve bir süre harflerden yola çıkarak ne almam gerektiğine baktım ama bir türlü anlamadım. Almaktan vazgeçtim ve gözlerim diğer alacaklarımda gezinirken sola dönüp arabaya ilerledim.

Ya da ilerledim sandım.

Kafam birinin göğsüne değdiğinde arabanın olduğu tarafa gitmediğimi anlamıştım. Utanarak geri çekildiğimde başımı kaldırıp çarptığım kişiye baktım.

Koca bir siktir.

Çarptığım kişi Jeongbin hyungdı. Jeongin'in abisi olan Jeongbin.

Tanrım, bugün hiç yardımcı değilsin!

dancer in the dark, jeongsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin