3.3'

2K 262 88
                                    


slm jeongsungda birinci olmamızın şerefine bir bölüm 🥱🥱


🧸

Heyecanla atan kalbim sayesinde sırıtarak merdivenden iniyordum. Bugün Jeongin ile sevgili olarak uyandığımız ilk gündü. Her şey öyle hızlı ama güzel gelişiyordu ki ben heyecandan ölecek gibi oluyordum. Dün gece geç saatlere kadar konuşmuş ve birbirimizden bahsetmiştik. Onu ondan dinlemek öyle keyifliydi ki her seferinde ona daha fazla çekiliyormuşum gibi hissediyordum.

Jeongin'in sevgisinin sahibi olmak bir başkaymış.

Anonim birinin sizi sevmesinden çok farklıydı. Öyle güzel hissettiriyordu ki bana bir de bana bunları hissettirenin o olması daha özeldi. Yang Jeongin benim yıllarca çektiğim sınavın ödülü gibiydi. Öyle saf bir sevgisi vardı ki her seferinde biraz daha şaşırıyordum.

Merdivenleri sonunda bitirdiğimde gözlerimle arkadaşlarımı aradım. Sınıf arkadaşlarım sayesinde sınıftan çıkamadığım için ne onlarla ne de sevgilimle buluşmuştum. Şimdi öğle arasını fırsat bilip sınıftan çıkmıştım. Onları çimlerin üzerinde otururken bulduğumda içimdeki heyecana engel olamadan hızlı adımlarla yanlarına ilerledim. Gerginlikten bana selam veren diğer arkadaşlarımı bile neredeyse görmezden gelecektim.

Sonunda yanlarına ulaştığım arkadaşlarımın başında dikildim ne yapacağımı bilemeyerek. Anında sohbetleri bölündüğünde yedisi de gözlerini üzerimde gezdirdi.

"Gerizekalı ne dikiliyorsun başımızda otursana." dedi cümlesi yarım kalan Seungmin. Ona takılmadan kendime Jeongin'e çok da uzak olmayan bir yere oturdum.

Jeongin ile göz göze geldiğimizde çocuklar çoktan sohbetlerine devam etmeye başlamışlardı.

Beni süzen gözler ile başını yana yatırdı. Sağ tarafındaki boşluğa eliyle pat patladı. Bu yanına gitmem için bir işaretti. Bunu reddetmedim ve dizlerim üstünde aramızdaki mesafeyi açıp yanına oturdum. Bağdaş kurdum ve ellerimi kucağıma yerleştirdim. Bakışları bir an bile benden ayrılmadığında heyecanlandım ve önüme döndüm.

Utandığımı fark ettiğinde güldü ve o da bizimkilere döndü. Henüz onlara söylememiştik ama sebebini bilmiyordum. Çekinmiyordum aslında ama doğru zamanı bulamamıştık. Tekrar Jeongin'e döndüğümde yan profilini izledim. Öyle yakışıklıydı ki bazen hayret ediyordum. Sert surat ifadesi de gülümsediğinde çıkan gamzelerinden de çok hoşlanıyordum.

Hep ilk adımı atan o olduğunda bu sefer bunu yapan ben olmak istedim. Arkamdan uzanan koldan faydalanıp ona doğru yaklaştım ve bedenimi göğsüne yasladım. Nefesinin kesinleştiğini hissettiğimde gülümsedim ve başımı da omzuna yasladım. Alttan onu izlemeye başladığımda pür dikkat bana baktığını gördüm. Gözlerimi kırpıştırarak güzel yüzünü inceledim.

Bana doğru yaklaştı ve şakağıma yavaş bir öpücük konurdu. Midem kasıldığında yerimde kıpırdadım ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Tepkisiz kalmak çok zordu.

"Rüya mı görüyorum, ne oluyor tam şu an?"

Hyunjin'in konuşması ile sessizleşen çocuklara döndük ikimizde. Bizden bahsettiğini anlamam ile başımı kaldırmak istedim ama bunun Jeongin'i üzeceğini fark edip yerimde kaldım.

"Bir şey olmuyor." dedim kısıkça.

Birbirlerine baktıklarında Jeongin'in arkamdan uzanan eli kucağımdaki elimi buldu ve parmaklarımızı doladı. Bu sanırım çocuklar için yeterli bir cevap olmuş olacak ki birkaç saniye şokla bakmaya devam ettiler.

dancer in the dark, jeongsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin