Eveeet selamlar pandacıklarımmm. Kış Güneşi'nin yeni bir bölümü ile daha karşınızdayım. Bu bölüm ikinci bölümün Ayaz' kuşumuzun ağzından ağaaaağaa bu bölümde onunla tanısmış olacaksınız azıcık. Bu arada 2. Ve 3. Bölümler biraz kısa farkındayım bunun sebebini sonraki bölümlerde açıklayacağım. Oy verip yorum yaparsanız çoook mutlu olurum. O zaman size iyi okumalar...
Ayaz'dan
Hani bazı anlar olur ölmek istersiniz ya. Ama aslında ölmek istemezsiniz. Beklersiniz.
Sessizce kendiliğinden.
Neyi mi beklersiniz?
Sizi kurtarabilecek kişiyi beklersiniz efendim. Evet sizi bu durumdan kurtaracak, hayatınızı o bok çuvalının içinden çıkaracak olan kişiyi beklersiniz.
O kim mi? İşte biz bunu bilemeyiz. Ama bekleriz çünkü elimizden başka hiçbir şey gelmez. Ve ne zaman geleceklerini de bilemeyiz ama gelecekler bunu bilebiliriz.
Elimizde yağlı urgan olabilir, belki ufak bir jilet parçası, belki de bir kutu ağrı kesici tüm bu umutsuzlukların arasında bile onu bekleriz.
Belki saatlerce, belki günlerce, belki yıllarca ama değer neden biliyor musunuz?
Çünkü o sizin can kurtarıcınız.
3.BÖLÜM:Güneş
31 ARALIK - 1 OCAK
10 YIL ÖNCENe kadar zamandır bu duvarların arasındaydım bilmiyorum. Yüksek uzun, çoğunluğu yılların neminden küflenen duvarlar meğersem benim yuvam değilmiş.
En son ne mi olmuştu?
Uyuyordum sakince. Evet uyuyordum. Annemin kollarındaydım rüyamda. O yüzünü hiç göremediğim annemin. Ben onun yüzünü kendi hayal dünyamda çizmiştim. Hayal olsa bile o kadar güzel bir kadındı ki. Bebektim. O bana ninni söylüyordu. Sonra babam geliyordu. Onun yüzünüde çizmiştim. O da yakışıklı bir adamdı. 'Uyudu mu?' diyordu. Annem 'Uyumak üzere.' diyordu. Babam kucağına alıyordu beni bu sefer. Birlikte bana bakıyorlardı. Bana ninni söylüyorlardı. 'Akşem baban gelende önüne atem ben seni'...
Şunu bir kere yaşayabilmek için tüm ömrümü vermeye razıydım. Ne olurdu sanki beni bir kere kollarına alıp sıkıca sarmalasalardı. Doğar doğmaz bu yurdun önüne atmasalardı.
Acaba mecbur mu kalmışlardı? Ama mecburiyetten evlat atılır mıydı ki? Ben mecbur kalsam evladıma kıyar mıydım ki?
Tam 18 sene olmuştu bugün bu yurda ilk geldiğimden beri. 18 sene dile kolay.
Ve şimdi ise gidiyordum.
Rüyamda annemin kucağında uyurken bir ses duymuştum. 'Ayaz' diyordu bir kadın sesi bana. Sesi gayet sinirliydi. İlk başta anlamadım ne olduğunu ya da uykumu dağıtmak istemedim bilmiyorum. Sonra bir dolap açılma sesi duydum birisi hışımla bir şeyleri alıp bir yerlere fırlatma sesini. Ben rüyamdan sanmıştım. Dedim belki babam anneme sinirlenmiştir. Ama bu çok uzun sürmedi yüzüne sert bir şey atıldı işte bu rüyadan değildi. Basbaya fiziksel acı hissetmiştim. Biri hala bana sesleniyordu. Sesi daha sinirliydi. Üzerime atılan şey bir valizdi. Benim valizim. İçinde yalan yanlış doldurulmuş kıyafetlerim vardı birde oyuncak küçük ayıcığım.
"Kalk hadi. Kalk canı cehenneme!"
Bana bunu diyen yurt müdiremizdi. Yine ne olmuştu?
Hoş gerçi bu kadının boğazını sekmesi için bir sebebe ihtiyacı yoktu da orası ayrı bir konu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIŞ GÜNEŞİ
Teen FictionHer ne kadar mutlu görünmeye çalışsam da öyle değildi içim. Yangınlar vardı içimde ama ben diğerlerinide yakmamak için gülmek zorundaydım... Tesadüfen hayatınıza giren bir insan için en fazla ne yapabilirdiniz? Ben ölümü göze almıştım. Kendimi bile...