2.9K 316 171
                                    


merhabalar.

bölüm yine düz yazı, bundan ötürü özellikle yorum bekliyorum.

keyifli okumalar dilerim.

***

"üzerini çıkart."

kulaklarıma dolan, derin ve pürüzsüz ses, ciddi mânâda beni titretebilecek türdendi. bakışlarım, karşımdaki duvara sabitliyken arkamdaki bedene yalnızca başımı sallamakla yetinmiştim. uzun zamandır bireysel ders yapamıyorduk zira ben ayağımdan ötürü birkaç haftadır evdeydim.

o sebep bulamadığım heyecan duygusu yine içime sığmayadururken üzerimdeki yazı baskılı, siyah tişörtümden hızlı bir şekilde kurtularak bir kenara bırakmıştım. onun karşısında çıplak kalmaya artık alışmıştım.

ona doğru döndüm. bugün de çok göz alıcıydı. üzerinde hep olduğu gibi bol bir tişört ile eşofman altı vardı. tanrı aşkına, o eşofmanın en çok yakıştığı insan falan olmalıydı. benden kilolu olduğuna emindim lakin beli oldukça inceydi ve eşofmanı, bağlı iplerine rağmen belinden düşebilirmiş gibi duruyordu. "gel bakalım şöyle." dedi, ben öylece onu izlerken. yere oturdu. birkaç adımda yanına ulaşarak ben de bedenimi yanına bıraktığım sıra o, elindeki karışmış renksiz ipleri açıyordu. gözlerim parmaklarına takılı kaldığı sıra, anlık olarak gözlerimi kapatmadan edememiştim. elleri, tanrım, elleri en usta heykeltıraşın elinden çıkmış bir sanat eseriydi âdeta. "aklında bir şeyler var mı bugün için?"

"hayır." diyerek yanıtladım onu, düşünmemiştim. ne yapacağımız fark etmiyordu zaten bana. kimi kandırıyordum ki? shibari hakkında yeterince bilgi ve tecrübe sahibiydim. hobi niyetine biraz vakit geçirmek ve eğlenmek için katılmıştım buraya. şu an ise gerçekten hiçbir şey fark etmiyordu bana zira amacım yalnızca taehyung ile konuşmak, onu yakından tanımak, tamam, belki biraz da bedenimde dokunuşlarını hissedebilmekti. ondan gerçekten hoşlanıyordum. tanışmamızın üzerinden yalnızca bir ay kadar bir süre geçmişti ve ben ondan gerçekten hoşlanıyordum. tanrım! bunun karşılıklı olduğuna da emindim çünkü defalarca beni yakından tanımak istediğini dile getirmişti ve yarın eğer bir durum çıkmazsa, buluşacaktık!

"pekâlâ, bay jeon. sizin için bir şeyler düşünüyorum." demişti, gülerek. ben de güldüm ve kendime doğru çektiğim dizlerimle beraber öylece onu izlemeyi sürdürdüm. bir müddetin sonunda ayırdığı iplerin bir kısmını yere koymuş ve bana yaklaşmıştı. "pantolonunu da çıkartır mısın?" beklemiyordum bunu ama elbette tereddüt etmedim. etmemem de lazımdı zira bunların zaten olacağını bilerek buraya gelmiştim. ayağa kalkarak, pantolonumdan kurtulmaya başladığım sıra o, "dizlerinin üzerine otur." demişti. dediğini yaptım. sıcak nefesini yüz hatlarımda hissetmeme sebep olacak kadar dibime girdiğinde, neler yapacağını gerçekten çok merak ediyordum.

parmaklarını sol bacağımda hissettim ilk. diğer elindeki ipi dizimin altından geçirdiğinde, ne yaptığını çözmüştüm. bükmüş olduğum bacağımı bağlıyordu, dizimle.

iki bacağımı da bağladı. çok, çok iyiydi. olduğum yerde kıpırdayamıyordum bile, bağlı bacaklarımdan ötürü ve hoşuma gidiyordu bu durum. ayağa kalktığında, başımı yukarı kaldırarak ona baktım. siktir, kabul etmeliydim ki, onunla bu açıdan göz göze gelmek felaketti. yalnızca birkaç saniye süren bakışmamızın üzerine, arkama geçmişti. sessizliğini koruyarak bu kez kollarımı nazikçe kavramış ve sırtımda birleştirerek, kollarımı da işlevsiz hâle getirmişti bu şekilde.

kıpırdanmayı denedim lakin elbet başarısızdım. el bileklerimi, tek eliyle sıkıca tutuyordu. diğer elindeki ipi göğüslerimin üzerinden iki tur geçirerek birkaç düğüm atmış ve bileklerime ulaşarak, orayla ilgilenmeye başlamıştı. sonunda ellerini bedenimden çekti. kollarımın şimdiden uyuşmaya başladığını hissediyordum. az önceki gibi tekrar önüme dolandığı sıra, gözlerimiz yeniden buluşmuştu ve sessizliğimiz sürüyordu.

shibari student Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin