Hayat daha normaldi bu son günlerde, en son o gecenin üstünden resmen bir hafta geçmişti.
-" Merhaba"
Kampüsün içinde dalgın dalgın yürüyüşümü bölen biri oldu. Başımı yavaşça yerden kaldırıp karşımdaki kişiye baktım, ve görmemle kan hücrelerimdeki tüm kanın ani basınç ile beynime doluştuklarını hissettim. Yine o kişiydi, yine bembeyaz takım elbise içerisinde ve yüzü çok çekici bir erkekti. İlk kez yüzünü net ve yakından görmüştüm, aman tantım ben ne diyorum çığlık atmam gereken yerde adamın suratını inceliyorum.
"Ağğğğğ"
-"Hey korkma benden kötü niyetli biri değilim, ayrıca attığın o çığkığı kimse duyamaz nefesini boşa harcama. "
"N-Ne demek oluyor bu? "
-" Seungmin ben sadece senin-"
Birden bire kayboldu " Tantım ben deliriyor muyum lütfen öyle bir şey olmasın daha çok gencim lütfen. Bu da neydi böyle ben iyice sapıttım, kahveyi azaltayım iyisi çarpıyor galiba bana, evet en iyisi azaltmak."
Derse girmiştim hemen, az önce yaşadığım olay yüzünden derse bir türlü odaklanamıyordum.
-"Seungmin ne olursun benden korkma, ben kötü niyetli biri değilim, lütfen dersine odaklanmaya çalış. "
"Ya sikecem ha, sende kimsin neden sadece ses duyuyorum, tanrım cidden deliriyorum ben. "
--" Seungmin bir sorun mu var, bir şey mi söyledin? "
Başımı ellerimin arasından kaldırıp "Üzgünüm hocam, elimi yüzümü yıkasam daha iyi olucak kendimi iyi hissetmiyorum. "
--" Elbette. "
Tekrardan özür dileyecek yerimden kalktım. Galiba gerçekten sıyırmaya başlıyordum. Bunun başka açıklamadı olamaz, en yakın zamanda psikoloğa randevu almalıyım.
-" Yeter Seungmin yeter cidden sinirleniyorum delirdiğin veya sıyırdın diye bir şey yok. Gerçeğim ben neden anlamak istemiyorsun? "
" Hayır gerçek değilsin inanmıyorum. "
Bu sefer yine görünür oldum karşısında
-" Bana bak Seungmin cidden sabrımı zorluyorsun şuan ben gerçeğim işte görmüyor musun?! "
"Görmemek için kör olmak lazım ama inanmıyorum. "
Bana başka şans bırakmamıştı, ayrıca bunca zamandır da istediğim bir şeyi yapmaktan hiç çekinmeyecektim inanması için.
Daha fazla korkmaması için uzaktaydım ama giderek yakınlaştım ona ve ellerimle yüzünü avuçlarımın içine alıp onu öptüm. Şaşkınlıktan tüm aklını kaybetmiş gibi bakıyordu, geri çekildim ve tepkisini izledim sadece.
O şey beni öptü mü ben mi yoksa iyice aptallaştım, hayır kesinlikle öptü buz gibi ellerini hissettim yanaklarımda ve d-dudağımda, ne dudak mı??
"Öğğ sen ne yaptığını sanıyorsun, sen sen beni mi öptün? "
Kulaklarımın kızardığını hissediyordum ama bu kimdi ve benimle ilgisi neydi??
-"Bana başka şans bırakmadın gerçek olduğumu ancak bu şekilde kanıtlayabilirdim sana. "
"Sen kimsin? "
-" Şuan bunu sana söyleyemem ama ileride anlayacaksın. "
" Neden şimdi olmaz mış? "
-" Olmaz dediysem olmaz, ayrıca beni bir tek sen görebilirsin başkası göremez. "
"Neden? "
-" Öyle olması gerekiyor, sen çok soru soruyorsun ben en iyisi gideyim. "
Hemen ellerinden tuttum.
"Yok öyle hemen bir yere gitmek, sormam gereken bir şey daha var. "
-" Neymiş sor bakalım laydim?"
Laydim diyor boğazlarım ben bunu!
" Bir hafta önce o sokak lambasının altındaki sen miydin ve o güzel köpeğin bununla bir alakası var mı? "
-" Köpeğin olaylarla hiç bir ilgisi yok sadece köpek senin evini kötü niyetli insanlardan koruyor, benim geldiğimi görünce gitti ve evet o geceki kişi bendim, bu kadar soru yeter. "
Fırsattan istifade o ağzını tekrardan açacakken öpmemle susması bir oldu ve hemen ordan gittim.
"Seni uyuz puşt, pis gay beni niye öpüp öpüp duruyorsun öğğ ve benimle alakan ne? "
Tekrardan sınıfa geçtim ve yerime oturdum derse odaklanmaya çalışırken uyuz piç hocanın yanında belirdi ve bana bakıp öpücük attı ve gitti, sinirden kudurmak üzereydim resmen.
Ders bitti ve herkes sınıfı terk edince yine karşıma geldi.
"Seni bu sefer yakalarsam o dudağını alıp bir yerlerine sokacağım hoşlanmıyorum öyle şeylerden. "
Benim aksine o bu durumdan resmen keyif alıyordu. Ben onu kovalarken merdiven basamağından düşüp bacağımı morartmayı becerdim. Ben yerde acı içinde kıvranırlrn onun gülümseyen o yüzü dehşet verici şekilde ürkütücü bir hal aldı galiba ilk kez bu kadar çok korktum ondan. Yanıma gelip oturdu elimle tuttuğum bacağımı dizlerinin üstüne koydu ve gözlerinden neredeyse alev püskürtecek şekilde bana bakıyordu.
-" Kim dedi sana beni kovala! "
" Bir şeye karar alırken kimseye sormuyorum biliyor musun? "
-"Artık sorucaksın! "
" Oldu paşam başka bir isteğiniz var mı bırak beni rahat. "
-" Yeter bir kere de inatlaşma benimle, bekle azıcık. "
Dediğini yaptım bekledim ve ses çıkartmadım, ellerini dizimin üstünde gezdirdi, ağıran ve morarmış olan dizimden bir eser kalmamıştı bu nasıl olur, normalde düştüğüm zaman o morluk en az, en az bir hafta kalırdı ama o saniyesinde iyileştirdi, nasıl??
Bana dönüp gözlerini benim gözlerimle buluşturdu. Az önceki o alev saçan gözlerinden eser yoktu, onun yerine benim bile çözemediğim bir ifade vardı gözlerinde.
-" Acıyor mu? "
" Hayır acımıyor tam aksine geçti, sen nesin böyle, adın ne? "
Gülümsedi başını eğip.
-" Adım Chan, Bang Chan. "
Ben sadece hayranlıkla bakakalmıştım, ellerini yine yüzüme koydu ve alnımdan öptü, nedense bu beni çok rahatlattı ve içimdeki tüm duyguları silip süpürmüştü resmen.
-" Rahatladın mı? "
" Evet, teşekkür ederim. "
-" Bugünlük bu kadar yeter artık benim gitmem gerek, görüşürüz bay sakar dikkat et kendine canın acısa hissederim bilgine. "
Ve gitti... Kimdi bu Chan, neyin nesiydi?
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere<33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
White Blood~ ChanMin
Fanfictionİki dünya arasındaki bu kocaman boşlukta seni bulduğum için şanslıyım, seni gördüğüme mutlu oldum Seungmin...