Korkular

338 48 70
                                    

Kapalı göz kapaklarımdan içeriye sızmak için ustaca çaba sarf eden gün ışığıyla yerimde rahatsız bir şekilde hareket ettim.

Güneşin vurmadığı tarafa dönüp gözlerimi yavaşça araladım. Rahatsız bir yastıkla ve aynı zamanda koltukta yattığım için boynum tutulmuştu.

Bulunduğum yerde yavaşça doğrulup Felix'in yattığı yere baktım. Yatak boştu ama mutfaktan duyduğum takırtı sesleri hala evde yalnız olmadığımı kanıtlar nitelikteydi.

"Felix?"

Meraklı seslenişimin ardından mutfaktan yanıt geldi.

"Buradayım."

Yerimden kalkıp gözlerimi ovuşturmamın eşliğinde ağır adımlarla mutfağa yöneldim.

Kapının eşiğinde dikilip içeriye baktığımda yüzümde bir gülümseme belirdi.

Felix üzerine sos sıçrattığı önlüğü boynuna geçirmiş ve mükemmel bir kahvaltı masası hazırlamıştı.

"Tanrım..."

"Tanrıyı bu işe karıştırma."

Kıkırdayarak söylediği şeye gülümseyip bütün işlerini hallettikten sonra masaya oturan Felix'e baktım.

"Neden bu kadar zahmet ettin?"

"Sana borçlu hissettim."

"Değildin."

"Kendimi rahatlamış hissedeceğim en azından. Bir yabancıya evini açtın bu büyük bir şey."

Gülümseyip hazırladığı kahvaltıya başladım. Haklıydı hiç kimse evini bir yabancıya açmazdı ama o garip bir şekilde bana yabancı değildi.

O beni ilk defa görüyordu ama ben onu birçok kez görmüştüm.

"Kendini tanıtsana. Yabancı olmayız bu şekilde.

Kıkırdayıp gülümseyerek düşünüyormuş gibi yaptı. Yüzüne bakınca istemsizce tebessüm ediyordum. O kadar temiz görünüyordu ki... Bunu tarif edemezdim. Kar'ı andıran teninin üzerindeki çilleri en yetenekli şairin yazdığı gözde şiiri kadar eşsizdi.

"Resim çizmeyi çok severim, tatlı yemeye bayılırım türü hiç fark etmez tatlı olması yeter. Aklıma pek bir şey gelmiyor sanırım hayatım boyunca kendimi tanıma özgürlüğüne pek sahip olmadım." 

Resim çizmeyi sevdiğini bildiğimi tabiki belli etmeyecektim ama kendisini tanımasının engellenmesi beni üzmüştü.

"Ailen muhafazakar insanlar mıydı?"

Başını olumsuz anlamda salladı.

"Eğer tekrar görüşürsek... Zamanı geldiğinde anlayabilirsin."

Çok fazla özel hayatını sorgulamamın onu rahatsız edeceğini düşünerek konuyu burada kapattım.

"Peki sen? Sen nelerden hoşlanırsın?"

"Teknolojinin kendisine hayranım. Bizden ayrı bir alemmiş gibi hissediyorum. Artık insan teknolojisi değil de sadece teknolojinin kaldığını düşünüyorum. Venüs, dünya, Uranüs, Neptün... Bunlardan ayrı olarak bir teknoloji gezegeni var. Benim de en büyük merakım bu gezegenin içi."

Gözlerindeki hayranlığı gizlemeye çalışmadan bütün dikkatiyle beni dinliyordu. Sözümü bitirdiğimde sanki daldığı derin bir rüyadan uyanmış gibi mimiklerini sergilemişti.

"Bu gerçek bir ilgi alanı."

"Seninki de öyle."

"Benimki sadece bir hobi. Canın sıkıldığında kağıt karalamak."

Higanbana | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin